daha yaşamayı oğrenemeden hayatın en çirkef yüzlerinden birini görüp, gidiveren bebektir.
bu tür insanları kısırlaştırıp, hayata böyle talihsiz yaşamlar getirmelerini önlenmek lazım.
düşünelim biraz şu son yıllarımızı; annelerini öldüren çocuklar, bebekleri öldürenler, onlara tecavüz edenler, hatta öldürdüğü bebeğe tecavüz edenler, bebeği annesinin gözü önünde öldürenler, yok yere bir anneyle bebeği öldürenler, ve daha sayamayacağım bir çok pislik, şerefsizlik, adilik ülkemizde meydana geliyor. ve bütün bu olaylar olurken bizler hala kürt - türk ayrımı, akp - chp kapışması, türbanlı kızlar, ot, çöp, b.kla uğraşıyoruz...
hani benim ülkem güzeldi, candı...
hani benim ülkem tek yürekti, kardeşti...
hani benim ülkem dünyaya insanlık dersi verirdi, vermişti...
hani benim ülkem insanları bir lokma ekmeklerini bile paylaşırdı...
hani benim ülkem namusu için yaşardı...
hani benim ülkem...
hani...
hani...
son dönemin gözde haber türlerinden "sadizm" kokulu haber örneklerinden biri. sevgilisinin kafasını kesen çocuk, aynı aileden 4 kişiyi öldüren denyo, vs vs... son dönemdeki bu olaylarla ilgili herkes türkiye'de "toplumsal cinnet" yaşandığından bahsediyor da eskiden de* ekranlarımızdan eksik olmazdı bu tür psikopat haberler. yaşı hafif geçkin olanlar hatırlar zaten, bundan 15-16 sene evvel sıcağı sıcağına diye bir program var show tv'de, işte tam o konseptte olaylar bunlar. hatta o zamanlar daha fazlaydı bile diyebilirim, demek ki toplumumuzun genlerinde var bir sadizm. çünkü 13 günlük bir bebeği, hem de kendi öz evladını öldürmek işsizlikle, ekonomik darboğazla falan açıklanamaz, bu düpedüz sadistlik ve ruh hastalığıdır.
üçüncü sayfalarda yerini alacak, kimini hüzne boğacak kimini hezeyanlara vakfedecek en nihayetinde medyanın yönlendirme operasyonlarının bir nesnesi olacak bebek.
uzun zamandır gazete okumayı da bıraktım. zaten tv de seyretmezdim. zürriyet'i okuma gafletinde bulundum bir iki gün önce. verilen haberlerin yüzde ellisi bilmem kimi kestiler, yok efendim komşusunu kazığa geçirdi formatında haberlerdi. sonra oturup düşündüm, düşünmem çok uzun sürmedi. kimsenin durduk yere manyaklaşıp saçmalamayacağını bildiğimden ötürü bu "toplumsal cinnet" durumunu ancak krizle bağlantılandırabildim. tarihten örneklendirmelerde bile bulundum; 15 yıl önce de ciddi bir kizden geçiyordu ülke. işte o anda sıcağı sıcağına vardı. her manyaklığa zoom yapıyorlardı. zoom yapılan olaylardaki tipler ruh hastası "olmuş"lardı resmen fakat dediğim gibi gene kriz vardı. hoş ben bu durumu toplumun sağlığı açısından değerlendirmiyorum, umrumda da değil çünkü bilirim ki kapitalist toplumda bundan daha iyisi olamazdı.
birgün birbirini doğrayan bu kitlenin birleşip kendilerini bu duruma getirenleri kesecekleri yönünde hala umudum var. eğer bu yönde bir umudum olmadan üzülseydim aynı kültüre angaje olmuş olurdum ki bu da kendim için de ağlamamı gerektirirdi.
herkesin istediği gibi anne baba olabildiği bu şerefsiz dünyada çok da şaşırılmaması gereken bir durumdur. psikopatta baba olbiliyor orospuçocuğu (karakter olarak) olan da.
küçücük, uçup gitmiş, "baba" diyeceği yaratık tarafından adice öldürülmüş can.
nasıl kıyılır ki? diye sormuyorum. toplumumuzda psikopatlık, vicdansızlık, ahlaksızlık, canilik artık gözle görülür, elle tutulur şekilde ilerliyor. garipsemiyorum maalesef. öyle de bir kıyılıyor ki bu canlara. çok duyduk; ana-baba dayağından ölen çocukları şimdiye kadar. bu yaratıklar için hapishanede bütün deliklerine özel ilgi uygulanır diye umuyorum, fazla üzerlerinde durma gereği görmüyorum.
böyle bir adam(!) ne diye çocuk sahibi yapılır? böyle bir adamla ne diye evlenilir? bu soruları da geçiyorum. prezervatif kullanmaktan aciz, prezervatifi öcü zanneden, koca himayesi altına girmeyi kurtuluş zanneden zihniyetten, bilinçsizlikten, salaklıktan, çaresizliklerden dem vurmak istemiyorum daha fazla.
gelelim asıl sorunumuza; bu çocuk 3 günlükken gene aynı şekilde şiddet görüyor, hastaneye kaldırılıyor. travma teşhisi konuyor ona. peki bu bebek -canice şiddet gördüğü barizken- neden tekrar o pisliğin evine gönderiliyor? sonuç; bebek aynı şekilde hırpalanıyor, bu kez beyin kanaması geçiyor, kurtarılamıyor. kaybediyoruz.
bu yavru ilk hastaneye geldiğinde ihmal edilmeyip, usulüne uygun şekilde devlet himayesi altına alınsaydı, şimdi yaşıyordu belki de.
hiçbir şey demiyorum. ne denilebilir ki? bir bebek ölüp gitmiş. daha ne denilebilir bunun üzerine?