türk polisiye edebiyatında özel bir yeri olan ve bir hafta öncesine kadar kendisinin beyoğlu rapsodisi'ndan daha güzel bir roman yazabileceğine inanmadığım edebiyatçının * son klasiği. evet bana yeniden mesnevi'yi okutmaya başlatan, sahaf sahaf gezdirip divan-ı kebir'i bulmama sebep olan ve rumi'nin hiçbir yerde işitmediğim ya da gözümden kaçırdığım, yahut tam da ihtiyacım olan bir şiirle tanışmama vesile olan ve hem ona hem de rumi'ye olan sevgimi ve saygımı katmerleştiren romanın adıdır bu. tartışmasız son yıllarda okuduğum en başarılı türk romanının adıdır. ne zaman canınız sıkılsa rastgele bir sayfasını açıp okumanız size sebebi meçhul bir huzur verir. kim bilir o açtığınız sayfa tesadüf eseri 108'inci sayfaya denk gelir ve şu şiir sizi ve hayatınızı selamlar. içinizi acıtır, kanatır ama mutlu da eder. büyüksün üstad.
--spoiler--
Tatlı bir ömür gibi gitmeye niyetlendin
ayrılık atını eğerledin inadına.
Git, yeni ülkeler gör, büyülü diyarlarda gez.
Ama benimle eğleştiğin toprakları da unutma, hatırla e mi?
Gittin ey sevgili şimdi yollardasın.
Ayın değirmisini başına yastık yapmış uyumaktasın.
güzel uykular, renkli düşler seninle olsun.
ama bir zamanlar dizlerimde yattığını da unutma, hatırla e mi?
diğer kitaplarına nazaran hafif kalan bir ahmet ümit romanı. didaktik bir eser görünümü vermektedir. ve yakıştıramadığım bilgi ve imla hataları vardır. henüz bitirmedim ama bazı hatalar şunlar: "abdest" yerine "apdes" ifadesinin kullanılması; savcının otel yangınıyla ilgili olarak itfaiyeden gelen kaza raporu üzerine yetkisizlik kararı vermesi ki türk hukukunda yetkisizlik kararı diye bir savcılık işlemi bu anlamda yoktur. hadi bunu takipsizlik kararı olarak algılayamadım ama yine olmaz ölümlü bir yangın var ortada ve savcı itfaiye raporuyla hareket etmez. Diğer yandan sabah namazına girenlerle ilgili bir anlatımda güneşin yükseldiğinde bahsetmiş burası da bana ters geldi eksik anlamadıysam bahsedilen vakitte güneşi görmek olası değil. Kurandan bir ayetten alıntı da "hüküm onundur" yazmakta, halbuki "hüküm O'nundur" şeklinde olmalıdır. Garip gelen bir başka durum Şems'in Kimya Hanıma Yahuda iskaryotu örnek vermesi. Sunny ve Şems metaforu pek de orjinal değil. "ne" ne de" uyumsuzluğuna da rastlanmaktadır.
ahmet ümit in son romanının adıdır. diğer romanlarına göre tarzı daha farklıdır. mevlevilik konusuna derin yer vermiştir. okunduktan sonra insanda gidip konya yı görme, mevlana yı yerinde ziyaret etme isteği uyandırıyor.
ilginç, hoş, derin, sürükleyici, harika bir kurgusu olan ve sade anlatıma sahip ahmet ümit kitabı.
"...her var oluşun bir anlamı, bir gereği vardır. çoğu zaman mesele tanrı'nın ne olduğu değil, bizim onda ne gördüğümüzdür. sevgi dolu olanlar merhameti görür, zalim olanlar şiddeti. zeki olanlar aklı görür, aptal olanlar kör inancı, âlimler bilimi görür, cahiller mucizeyi."
Ahmet Ümit'in 2008 Kasım ayında çıkan kitabı.
Olaylar Konya'da geçiyor.Kitabın ana konusu mevlevilik.
Mevlana ve Şemş Tebrizi arasındaki ilişki irdelenmiş.
Bu ilişkiye paralel olarak başkarakter Kimya'nın babası ile olan ilişkisi üzerine gidilirken,gunumuzde Konya'da olan bazı polisiye olaylar buna vesile oluyor.
Roman Ahmet Umit'in önceki romanlarına göre daha az polisiye daha çok felsefe içeriyor.