diğer kitaplarına nazaran hafif kalan bir ahmet ümit romanı. didaktik bir eser görünümü vermektedir. ve yakıştıramadığım bilgi ve imla hataları vardır. henüz bitirmedim ama bazı hatalar şunlar: "abdest" yerine "apdes" ifadesinin kullanılması; savcının otel yangınıyla ilgili olarak itfaiyeden gelen kaza raporu üzerine yetkisizlik kararı vermesi ki türk hukukunda yetkisizlik kararı diye bir savcılık işlemi bu anlamda yoktur. hadi bunu takipsizlik kararı olarak algılayamadım ama yine olmaz ölümlü bir yangın var ortada ve savcı itfaiye raporuyla hareket etmez. Diğer yandan sabah namazına girenlerle ilgili bir anlatımda güneşin yükseldiğinde bahsetmiş burası da bana ters geldi eksik anlamadıysam bahsedilen vakitte güneşi görmek olası değil. Kurandan bir ayetten alıntı da "hüküm onundur" yazmakta, halbuki "hüküm O'nundur" şeklinde olmalıdır. Garip gelen bir başka durum Şems'in Kimya Hanıma Yahuda iskaryotu örnek vermesi. Sunny ve Şems metaforu pek de orjinal değil. "ne" ne de" uyumsuzluğuna da rastlanmaktadır.
belki de yansımalar'ın en güzel eseridir. klibi çok sade. vapurları, istanbul'un çehresini ve hayattan kareleri yansıtıyor. tabutta rovaşata filminde kullanılan bu parça; kızın yüzündeki esrarı ve bildiğimiz esrar kapısını aralamaya yetmişti.
ahmet ümit in önceki romanlarında ki müthiş kurguyu tam bulamayacağımız, mistik yönü fazla ve ağız da her zaman ki ahmet ümit romanlarından farklı bir tat bırakan kitap. mevlana ve mevlevilik hakkında güzel bilgiiler veriyor. insanın içinde konya ya karşı da bir merak uyandırmıyor değil.
-halkın mevlana-şems ikilisine olan bakışını ve eleştirisini karen adlı ana karakterin dilinden aktarması
-bu eleştirilere kendi bildiklerini karenin rüyalarına giren şemsin dilinden açıklaması ve savunması
-kitabı çekici yapmak için konulan yetersiz kurgu ile sınıfta kalan bi kitap olmustur. tanıtım filmi ve kitabın kapağında yazanlar kitap bittikten sonra okuru hayal kırıklıgına ugratıyor.
ahmet ümit in son romanının adıdır. diğer romanlarına göre tarzı daha farklıdır. mevlevilik konusuna derin yer vermiştir. okunduktan sonra insanda gidip konya yı görme, mevlana yı yerinde ziyaret etme isteği uyandırıyor.
ahmet ümit' in kasım 2008' de yayımlanan romanının adıdır. roman konya' da geçer. mevlevilik ve mevlana ile ilgili pek çok aydınlatıcı bilgiyi ve mevlana' nın şahane sözlerini içerir.
hem anlatılan hikaye hem de teknik olarak ahmet ümit'in en başarısız romanıdır zannımca. ahmet ümit'i yine de çok seviyor, yeni romanını sabırsızlıkla bekliyorum bittabi.
türk polisiye edebiyatında özel bir yeri olan ve bir hafta öncesine kadar kendisinin beyoğlu rapsodisi'ndan daha güzel bir roman yazabileceğine inanmadığım edebiyatçının * son klasiği. evet bana yeniden mesnevi'yi okutmaya başlatan, sahaf sahaf gezdirip divan-ı kebir'i bulmama sebep olan ve rumi'nin hiçbir yerde işitmediğim ya da gözümden kaçırdığım, yahut tam da ihtiyacım olan bir şiirle tanışmama vesile olan ve hem ona hem de rumi'ye olan sevgimi ve saygımı katmerleştiren romanın adıdır bu. tartışmasız son yıllarda okuduğum en başarılı türk romanının adıdır. ne zaman canınız sıkılsa rastgele bir sayfasını açıp okumanız size sebebi meçhul bir huzur verir. kim bilir o açtığınız sayfa tesadüf eseri 108'inci sayfaya denk gelir ve şu şiir sizi ve hayatınızı selamlar. içinizi acıtır, kanatır ama mutlu da eder. büyüksün üstad.
--spoiler--
Tatlı bir ömür gibi gitmeye niyetlendin
ayrılık atını eğerledin inadına.
Git, yeni ülkeler gör, büyülü diyarlarda gez.
Ama benimle eğleştiğin toprakları da unutma, hatırla e mi?
Gittin ey sevgili şimdi yollardasın.
Ayın değirmisini başına yastık yapmış uyumaktasın.
güzel uykular, renkli düşler seninle olsun.
ama bir zamanlar dizlerimde yattığını da unutma, hatırla e mi?
hevesle başlanıp hayal kırıklığı ile bitirilen ahmet ümit romanı. hayaller, rüyalar, zamanda yolculuklar, araya biraz felsefe, az tarih bilgisi, entrika, azcık polisiye falan derken sanki biraz saçmalanmış mı ne...
ahmet ümitin, üç yıllık bir araştırma ve kurgulama döneminden sonra yayımladığını söylediği ama okurlarını kesinlikle hayal kırıklığına uğrattığı son kitabı. bu kitabında eskiler gibi ne heyecanlandırıyo, ne meraklandırıyo, ne de şaşırtıyor.eski kitaplarında çıtasını sürekli yükselten bir yazardan böyle bir eser, haliyle okuyucu tatmin etmemiştir.
tarafımdan şems'e dönüşen karen'lı bölümlerin son hızla atlandıgı ve karen'ın mantık küpü bir ingiliz olarak tasvir edildiği bölümlerinin zevkle okundugu kitap..
--spoiler--
öyküye güzel başlar.
ilerledikçe "olm şimdi bu kızın adı kimya, babası da mevlana gibi bir şahıs, e o zaman şems'e ya da şems gibi birine aşık olması gerek.. kesin o siyahlı adam var ya.." şeklinde düz mantık akıl yürütmeler, "nigel'a tekmeyi basıcak .. bassın.. basmalı" serzenişleri; ahmet ümit'in beyoğlu rapsodisi'nde ortaya çıkardıgı sürpriz katille adamın ağzına sıçmasıyla edinilen paranoya sonucu "katil karen mı acaba lan.. yok ya ahmet ümit tekrarlamaz kendini di mi." sallamalarıyla kitap bitmiştir. bitmiştir ama afedersin bok gibi bitmiştir. sonu çok ortadadır, tasavvufla sote edilmiş sağlam bir polisiye bekleyen -ki çok baba bir konu seçimi- kişiyi çok çok hayalkırıklığına uğratmıştır..
yine de bir ara komiser nevzat ve ali'den dem vurulması okur için hoş bir sürpriz olmuştur.. ayrıyetten ne bu ciddiyet, edebiyat dergisine eleştri mi yazıyorum lan.. (şair burada içinde beliren, cümlenin sonuna -dır/-dir koyma arzusundan çok acayip tiksindiğini söylemye çalışmış.)
--spoiler--
--spoiler--
kitap bittiğinde mevlevilik üzerine merak saldıran konya yı gidip görme arzusu uyandıran, söylenenlerin aksine gerilimi gerçekten hissettiren, kitabın sonunu çok güzel bir şekilde bağlayıp kurguyu sağlamış ahmet ümit romanıdır. tek problem son iki sayfasındadır güzel bitmemiş bence son 2 sayfayı yazmadan bitirse çok daha güzel olurdu. uçağın konya ya mı londra ya mı indiği düşüncesi yoksa buda bir çok klişe kitap gibi komple kızın rüyasımıydı, düşüncesini uyandırması hoş olmamış.
--spoiler--
ahmet ümit'in "başkomiser nevzatı"nın en yeni macerası. aslen bu sefer işe nevzat başkomiser karışmıyor, sadece 1-2 adı geçiyor, bu romanda olayı çözen bir sigortacı. kitapta olayı çözümlemekten çok mevlana'nın gizli dünyasına girdiğinizi hissediyorsunuz. ahmet ümit sayesinde "bir şey daha öğrendim!" diyerek kapağı kapatıyorsunuz. boş bir kitap değil yani, faydalıdır da aynı zamanda.
Ahmet Ümit'in bu güzelim kitabı, Elif Şafak'ın aşk'ı ile birlikte okununca, okuyucuya ayrı bir zevk veriyor. Bu kitabı okuyunca bi konya gezisi yapasım geldi vallahi.
3 yıl değil 10 yıl araştırsa Ahmet Ümit başaramazdı. Romanında tek beğendiğim rumi'nin şiirinde anlattıkları. 'Şimdi seninle konuşacağım, söylediğimi herkes duyacak ama bir tek sen anlayacaksın'. Ahmet Ümit duymuş ama anlamamış.