bir insanın bu kadar büyük hadiselere tek başına imza atamayacağı gerçeğinin hatırlanmasıdır. tamam, eleman tek başına tee tunus'tan telefon açıp bir kanalın altyazısı ile uğraşıyor olabilir, ama nihayetinde o'na bu gücü veren mecliste yasaları geçiren, "tayyip tayyip" diye ortalığı inleten, "emredin efendim" diye istediği haberleri geçiren başka birileri de var. ve yarın bu tiplerin hepsi işler boka sarınca erdoğan'ı işaret edip "suçlu bu" diye kenara çekilecektir.
işte bana en çok koyan mevzu da bu. tıpkı tarihte birçok defa örneği yaşandığı gibi, diktatör devrilince o'nun peşinden giderek her türlü işini gören çıkarcı tayfa "kandırıldık, pardon" diye sıyrılacak. olmaz öyle, herkesin kafası var, tahlil yeteneği var: bu liste çıksın, bugün tayyip ne derse "nasıl olsa sorumlusu recep" diye her isteneni vicdanını ve aklını sorgulamadan yapan tüm şebekler bilinsin: partililerden işadamlarına, gazetecisinden bürokratlarına, "çalıyorsa benim paramı çalıyor sana ne" diyenden başbakanı ile beraber bu yollarda yürüyen herkes bu listeye girsin.
hepsi suç ortağıdır, hepsi hesap vermelidir, "tayyip gitti sorun bitti, hadi cici olalım" diye bir hadise kabul edilemez. eğer bunun adı ülkenin yarısının diğer yarısıyla kötü olmasıysa, bırakın olsun, günahlar ortaya çıksın, eller yıkansın. çünkü bu hesaplaşma yapılmadan yarın birgün bu iki kesim arasında bir ortaklık, bir evlilik falan olursa ortaya çıkacak sonuç zaten yanlış veya sakat olacaktır, hiç olmasın daha iyi.