baş belası

    3.
  1. sadri alışık'ın meşhur "orospu çocuğu canum evladum" repliği işte bu filmde geçmektedir. aynı genre'de diğer filmler için:

    (bkz: üçkağıtçılar)
    (bkz: babanın evlatları)
    (bkz: bitirim kardeşler)
    (bkz: bitirimler sosyetede)
    3 ...
  2. 6.
  3. zeki alasya metin akpınar ikilisinin tartışmasız en komik filmidir ayrıca.
    2 ...
  4. 2.
  5. insanın başına bela açan, sıkıntı veren, üzüntü yaratan kişi ya da olay.
    1 ...
  6. 10.
  7. 9.
  8. bazen sevgilidir. ama yine de candır.
    0 ...
  9. 15.
  10. 7.
  11. '' piç rıza '', orospu soziği zanım evladum '' gibi isim ve kelimeleri öğrenmemizi sağlayan. bir sadri alışık şaheseri. işte o filmden replikler.
    ( piç rıza ve baba arasında geçen telefon görüşmesi.. )
    baba : alo, ben baba...
    piç rıza : bende senin büyük oğlun babacım...o iki enayi adamından 500 bini ben çarptım... şimdi senin paracıklarını eziyor dünyanın tadını çıkarıyorum. helal olsunmu
    baba : olsun evladım... ez bakalım evladım... afiyet bal şeker olsun, ben parayı ne için kazanayrum senin için evladum...
    piç rıza : sağol babacım... ömrüne bereket bak yanımda gelinlerin var, seninle konuşmak istiyorlar
    jale : babacım ben gelinin jale...
    baba : öylemi... kızım çok memnun oldum evladum...
    jale : biz burda, bir böcek 3 çiçek geçinip gidiyoruz babacım...
    hale : babacım ben gelinin hale, ellerinden öpreim..
    baba : sağol yavrum, el öprenlerin çok olsun...
    hale : oğlunu çok mutlu ediyoruz babacım...
    baba : mutluluğunuz daim olsun evladım...
    lale : babacım ben gelininiz lale, nasılsınız...
    baba : iyiyim lalecuğum, çok iyiyim ya sizler nasılsunuz...
    lale : bizde iyiyiz babacıgım, yataktayız oğlunun maşallahı var, 3 ümüzü birden idare ediyor. sanamı çekmiş acaba...
    piç rıza : ee nasıl baba, oğlunla iftihar ediyormusun.... senin yerini alırmıyım dersin...
    baba : alırsın... alursun evladum alursun... elbette iftahar edeyrum seninle... orospu sozugu....
    0 ...
  12. 1.
  13. 13.
  14. altındağ tiyatrosunda iki gün önce prömiyeri yapılan olmamış ankara dt oyunu. sezonun en zayıf oyunlarından olduğunu çok rahat iddia edebileceğim baş belası, kişilik bozukluğu olan bir hastanın acil şekilde randevu aldığı kadın psikiyatristi bir kaç dakika içinde zıvanadan çıkarması, sinir krizi geçirmesine ve hastaneye yatırılmasına sebep olması, sonrasında da doktorun yine psikiyatrist olan kocasının, eşinin hastalarına bakmaya başlaması ve aynı hastanın onu da çıldırtması şeklinde devam eden abuk bir hikayeden ibaret.
    abukluğu hikâyenin yetersizliğinden kaynaklandığı gibi sahneye aktarımındaki yapaylıktan da kaynaklanıyor. oyuncular kan ter içinde ruhsuz olan oyuna bir mana katmaya çabalıyorlar fakat özellikle oğulcan arman uslu'nun üst düzey performansı bile oyunu kurtarmaya yetmiyor.
    çok da abartılı olmayan davranışlara sahip bir hastanın tecrübeli psikiyatristleri ilk seansta üç beş dakikada çıldırtabilmesi, psikiyatristlerin bu kadar kırılgan bir psikolojiye sahip olmaları hiç inandırıcı olmamakla birlikte komedi yapmak için bu şekilde olması istendiyse eğer maalesef bunda da pek başarılı olamamışlar. birkaç histerik refleks dışında gülünecek bir şey bulmak mümkün değil.
    lafın burasında devlet tiyatroları genel müdürlüğüne bir çift lafım olacak. be kardeşim nedir bu batı hayranlığınız, bir türlü bitip tükenmeyen batı sevdanız. kıran mı girdi yerli mizaha da her sezon dört beş tane saçma sapan batılı salon komedilerine maruz bırakıyorsunuz tiyatroseverleri. sürekli benzer veya aynı oyunları ısıtıp ısıtıp sahneye sürerek, kendinizi tekrar ederek nasıl gelişecek bu zıkkım. dahası nasıl yetişecek yerli senaristler hiçbir oyunları sahne şansı bulamazsa? şu berbat oyunun yerine iyi bir yeni yazılmış yerli komedi sahnelense kıyamet mi kopardı? nedir bu uyarlama aşkı veya kolaycılığı.
    ayrıca sadece avrupa veya amerika'da mı tiyatro sanatı icra ediliyor? dünyanın diğer tiyatrolarından neden hiç uyarlamıyorsunuz? sürekli aynı oyunlar etrafında dönen bu kısır anlayışla nereye kadar gidilir, nasıl gelişim sağlanır. hangi oyuna baksan 3-5 yıl önce de sahnelenmiş.
    bu kadar yetenekli oyuncu yetiştirip bu tarz oyunlarda o yetenekleri heba edip köreltmek nasıl bir müsrifliktir. kocasını pişiren kadın, baş belası, hedda gabler(yarıda terk ettiğim tek oyun), söylentiler, müfettişler (rezaletin en önde gideniydi), kontrabas, eurudice'nin elleri gibi oyunlarla izleyicilerin beynini iğfal etmekten bir an önce vazgeçersiniz umarım.
    0 ...
  15. 12.
  16. zeki alasya metin akpınar film serisinin en iyi filmidir bana göre. defalarca izlenir tavsiye ederim.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük