hem erkeğin hem kadının ayıbıdır. ama elden bir şey gelmemektedir mesele dinin üzerinde bir meseledir "kültür" ve "zihniyet" meselesidir. baş örtülü kadınlar kendilerine "ulan ben neden başımı kapamak zorundayım?" diye sordukları zaman belki değişim olur ama şimdilik kendileri dahi "erkeklerin" saç tellerinden tahrik olabilecekleri varsayımı ile siyasi bir sembol haline gelen bu bez parçasını savundukları için iyiye doğru bir beklenti yoktur.
düşünün erkekler yüzünden saçlarını kapayan kadınlar ya da kendi istekleriyle başını kapatan kadınlar (ki bu daha üzücüdür aslında) ve düşünün bir kadının ahlakını-dinini bilmem neyini başındaki bez parçasına bağlayan koca koca "delikanlılar". ne anladım ben bu işten, yazık...
ek: lütfen kızmayın, pislik olsun diye yazmadım samimi düşüncelerimdir.
böyle bir şeyin yapıldığını dahi düşünmek istemiyorum. okurken yalandır lan olmaz öyle şey diye geçirdim aklımdan sürekli ama iddaalar o kadar yüksek ki söylenecek, diyecek bir şey yok malesef!
henüz 14-15 yaşlarındaki bir kız çocuğunun baş örtüsü battı mı? ağır mı geldi sen yaşayamadığın için? kimden buldun ki böyle bir hakkı sen? okudum bir yerlerin başındayım diye adam olduğunu mu sanıyorsun?
böyle bir boku yediysen eğer, ki inşallah yapmamışsındır, istifanı et de bulunduğun kurumun ismini lekeleme en azından!*
başörtüsü meselesini abartanlar oldukları için. din sömürücüleri abarttıkça laikçilerin dinden çıktıklarını düşünüyorlar. ve şu andaki empozeleri de şu; demokrasi olan, rejimi cumhuriyet olan bir ülkenin haram ülke olduğunu acil şeriata geçilmesi gerektiğini savunuyorlar.
tamam onların hedefi o. fakat çelişki şurda bunu bir cihatmış gibi yapmak. karşısındaki insanlarında müslüman insanlar olduğunu unutmak. ve acımadan insanların, cumhuriyeti savunan insanların din sömürüsü yapılan insanların uyanması için ne yapmamız gerekecek diyen insanlarını, kendi düzenleri bozulacak diye dinsiz ilan eden ki en büyük gunahı işler.
ve bu ülkede ne kadar çok para zimmetine geçirirse helal miş hissiyatına kapılan, türkiyenin müslüman bir ülke olduğunu unutan. nefislerine yenik düşmüş din tüccarlarıdır. uyanışımız devam etsin. değerli müslüman dostlarım. bu örümcek kafalılar tekrar türedi. bunların şıhları şeyhleri iyi insanlar, dini iyi anlatan insanlar olabilir. ama tarikata büründüklerinde o insanın bile istemediği yanındaki şeytanların o adamın bile arzulamadığı şeyleri gerçekleştirdiklerini gördükçe;canım acıyor. yani şeytandan kastım nefistir. insan nefsine uydumu şeytana uymuş sayarım. eğitimli insan bu insanlara meyil vermez. allahın istediği kuralların dışında kalan bir ton yalan var bu insanların sarf ettiği. şeytan düzeni esas bunlardır. başörtüsüne esas bu insanlar karşı çıkıyor laikler değil. bu insanlar başörtüsünü kullanıyorlar çünkü. annem, babaannem değil.
edit: tarikatlar eskiden beri var olduğu için, insiyaki bir hal almış zanneden türkiye cumhuriyetinde yaşayan müslüman kardeşlerime seslenmeye çalıştım bu başlıkta.
artık siyasi bir simgedir. fazlaca abartılmıştır baş örtülülerin bir kısmı açıklara pislik gözüyle bakmaktadır. laflarla taciz edecek, baskı yapacak boyutta bir nefret ve kınama vardır. tabi baş örtüsü kullanmayanlar arasında baş örtüsü kullananlara karşı bu tarz tavırlar gösterenler de bulunmaktadır.bunlar hep dinin siyasete alet edilmesini sonucudur, bizi bizlikten çıkarmış bu hale sokmuşlardır.
türban değildir. anneannelerimizin babaannelerimizin ve onlardan öncekilerin eski zamanlardan beri usulen de olsa başlarına örttükleri örtüdür. o zamanın saygı unsurudur bu çünkü. tek bir saç teli dışarda kalmayasıcaya kadar da uğraşılmaz. ayrıca bir ton makyaj yapılmaz.
türkiye'de baş örtüsüne gösterilen ilgi bitki örtüsüne gösterilse ülke olarak daha mutlu olacağız. ama işte kafaya takanla takmayan arasında dünya kadar fark var.
bizim ülkemiz hariç, dünyanın hiçbir ülkesinde üniversitede yasak olmayan kişisel aksesuar. en laik ülke olan fransa'da bile. üniversiteler özgürlük yuvasıdır. kılıçdaroğlu bu sorunu nasıl çözecekmiş?
"takan ömür boyu takacak değil ya."
bak sen şu aklı mantığa. bunu takan bir kişi bile olsa, kişisel hakkıdır.
takılış sebebini takanların değil takmayanlardan öğrenebileceğimiz dini sembol.
aynı şey diğer kıyafetler için geçerli değildir.
dekolte giyen kadın bunu hiç bir inancın ya da ideolojinin gereği olarak yapmaz çünkü o fikirsizin tekidir.sadece kendini öyle mutlu hissettiği için giyer.
ama baş örtüsü takan bunu kesin şeriatı getirmek için yapar.
bu annanelerimiz için geçerli değildir.onların dizlerinde romatizma olduğundan kalkıp da şeriatı getiremezler.
sonuç olarak kıyafetlerden sadece baş örtüsü o da okuyan ya da çalışan bir genç kızın başındaysa ülkeyi bölebilir.karanlık kuyulara atabilir.
hele bir doktorun başındaysa hakimin başındaysa çok fena.
--spoiler--
Kıyafete ilişkin düzenlemeler yapılırken yasal açıdan kadın kıyafetlerine ilişkin bir yaptırım konulmamış ancak CHP tarafından çarşaf ve peçenin kaldırılması yönünde illere talimat yollanmıştır. Çarşaf ve peçenin kaldırılması konusunda temkinli hareket edilirken, halk arasında propaganda yapmaya önem verilmiş ve Belediyelerin hassas tutumları sayesinde çarşaf ve peçe kullanımı büyük ölçüde azalmış ve bunun yerini manto ile baş örtüsü almıştır.
--spoiler--
bence, ne laikliğe ne aydınlanmaya(çünkü akıl önemli burda) engel olabilecek, kültürümüze has olan türbandan farklı şeydir. bu şey öyle bir şeydir ki kimi dini emir, kimi örfün gereği, kimi riya sebebli ahlaklı imajı verme, kimisi de gün geçtikçe artan sapıklardan korunmak için kullanma yoluyla ve bunu psikolojik anlamda tedbir görerek yaptığı davranıştır.
tarihi bilmeden atıp tutan kişilerin bilmesi gereken birşey var. dinen emir oluşu sevabı bir yana, başörtüsü kadının toplumsal hayata katılım vesilesi olmuştur asırlardır. kadının cinsel yönünün setredilip fikrinin öne çıkmasını sağlayan olgudur örtünme. kendimizi kandırmayalım,ayrıca bu sapıklık değil. nasıl açken güzel bir yemeğe gözün düşer. normal fizyolojik vakadır bu. erkeğin güzel kadınlara da gözü düşer. onlara alt olmayıp üst boyut olan fikre,ilerlemeye yönelmek için bu şarttır denebilir benim tezime göre. bahsettiğim hal erkek fıtratıdır. erkeksen durum,gerçek budur.
konuyu detaylandırırsak; hep dillendirilen bu erkek egemen iş dünyası iki kadın arasında güzel olanı mı yoksa ehil olanı mı sekreter veya sunucu yapıyor? bu medyada,insan kaynaklarında duayenlerce tartışılır hep. kasiyerler dahi hep güzellerden alınır hesabdan fazla çakmasa bile. iş-kur müdürü dahi demedi mi "güzeller işe girmede 1-0 önde" diye. bunun haksızlık olduğunu asıl kadınlar söylemeli. cinsel meta veya pazarlama aracı olarak kullanılmanın yanlışlığını feminist kadınlar benden önce haykırmalı.
kısacası doğuştan gelen bir özellikle bu kadar haksızlık vesilesi olmamalı biz erkekler yüzünden. kalkınmayı, aya çıkmayı engelleyen asıl bu...
nedendir anlamam kadınsal bir özgürlük olan bu örtüyü kadınlardan çok erkekler
savunmaktadır. size ne oluyor ben anlamıyorum. bırakın kadınlar konuşsunlar bunu.
