akp desteği ile adım adım kuruluyor!
artık ak'lar da ağızlarında peyniri düşüren karga gibiler!
itirafların ardı arkası kesilmiyor!
ihanetlerini maharetmiş gibi anlatıyorlar!
--- alıntı ---
Zaten AKPnin önemli isimlerinden Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Diyarbakırda çözüm süreci nin asıl hedefinin ne olduğunu da açıkladı ve Bu yolculuk, bizim doksan yıl önce dağılan, bütün bu coğrafyadaki kardeşliği, birliği ve beraberliği yeniden inşa etme sürecidir dedi!
--- alıntı --- http://www.yenicaggazetes...fini-acikladi-32565yy.htm
her " bağımsız kürt devleti " lafını duyduğum zaman, garip garip tepkiler verdiğim kürtlerin hayali.
lan, millet artık hümanizm'e geçti, ırkçılık ve milliyetçilik özellikle batıda artık tarihe gömülüyor.
bir işe yaramadığını anladı artık insanlar.
ama kürtler tarihi 10 bin yıl önceden takip ettiği için, daha yeni bağımsız kürt devleti hayalleri kurmaya başladılar.
ümit özdağ hocamın konuya ilişkin güncel makalesi ektedir.
--- alıntı ---
Yıllardan bu yana PKK açılımı çerçevesinde AKP Hükümeti yetkilileri, açılım çerçevesinde atılacak adımlar ile PKKnın terörden vazgeçeceğini ileri sürüyorlar. Ancak bu süreçte şimdiye değin AKP Hükümeti bir çok adım atmış olmasına rağmen, PKK değil terörden vazgeçmek, yurtdışına dahi terörist unsurları -Öcalan emretmesine ve PKK söz vermesine rağmen- çekmemiştir. Örgüt, AKP Hükümetinin attığı adımlar ve Öcalan ile sürdürmüş olduğu müzakerelere rağmen terör eylemlerine de son vermemiştir. PKK, bir süre asker ve polislere yönelik cinayetlerini durdurmasına rağmen, terörle mücadelede en önde savaşmış köy korucularına yönelik cinayetlerine asla son vermemiştir.
Öte yandan AKP Hükümeti, önce ABye Uyum ve sonra PKK açılımı çerçevesinde yapılan yasal ve idari düzenlemeler ve PKKya gösterilen hoşgörü ve sağlanan hareket alanı ile PKKnın taleplerinin küçümsenmeyecek bir bölümü karşılanmıştır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür.
Devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılmaya başlanmıştır.
Üniversitelerde Kürtçe bölümler açılmıştır.
Kürtçe öğrenimi için Kuzey Irak yönetimi ile işbirliği içinde öğretmen yetiştirilmesine başlanmıştır.
Partilere etnik dillerde propaganda imtiyazı fiilen tanınmıştır.
Etnik örgütlenmelerin ve bölücü propagandaların serbest bırakılmıştır.
PKK sempatizanı belediyelerin Kürtçe yazışma yapmaya başlamalarının, Kürtçe ilanlar vermelerinin önü açılmıştır. Pratikte iki dilli hizmete geçmelerinin önü açılmıştır.
Kürtçe bilme şartı ile kamu görevlisi istihdamına başlanmıştır.
Merkezden bağımsız, Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulmuş ve üniter devlet yapısına ağır bir darbe indirilmiştir.
Üniter devlet yapısını zayıflatan ve idari federasyonun alt yapısını kuran Büyükşehir Belediyesi Kanunu bütün itirazlara rağmen kabul edilmiştir.
KCKnın açlık grevine teslim olunmuş ve mahkemelerde anadilde savunma hakkı verilmiştir.
Atatürk döneminde bölücülüğün liderleri olan isimlerin heykeli dikilmiş veya kutsanmaya başlanmışlardır.
ingiliz ordusu ile işbirliği yaparak Erzurum Kongresini basma teşebbüsü içine giren bir işbirlikçinin ismi halk kütüphanesine verilmiştir.
Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Komisyonu kurulmuştur,
Kamuda Etnik ayrımcılığa son verileceği iddiası gündeme taşınmıştır.
Anadolu Ajansı, Kürtçe yayına başlamıştır.
Abdullah Öcalanın siyasal bir figür haline gelmesi ve TiME dergisine göre dünyadaki en etkin 100 kişiden birisi olmasını sağlayan siyasal ortam sağlanmıştır.
PKKnın meşrulaşmasının önü açılmıştır.
PKKnın paralel devlet oluşturma çabaları durdurulmamış, örgütün vergi adı altında haraç toplaması, yargı süreci işletmesi, polis ve jandarma gücü oluşturması seyredilmiştir.
Bunlardan daha vahim olan ise AKP Hükümetinin müzakereler devam edebilsin diye, PKKnın şirretlikleri karşısında sürekli geri adım atarak, taviz vererek, devlet gücünü, haysiyetini ayağa düşürmüş olmasıdır. AKP Hükümetinin vermiş olduğu bütün tavizlere ve meseleyi bir insan hakları ve demokrasi sorunu olarak göstermek istemesine rağmen müzakere yaklaşımı mevcut yapısı içinde çözüm üretmeyecektir. Bir terör örgütünün müzakerede kendisine verilenleri kabul edebilmesi için yılmış olması gerekir. Oysa, PKK müzakere masasına yılgın değil, galip oturduğunu hissetmektedir. Bundan dolayı, müzakere sürecinde talep eşiğini sürekli yükseltmektedir. Yeniden çatışma çıkmasını önemsememektedir. Çünkü, çatışmanın çıktığı noktaya kadar AKP Hükümetinin verdiği tavizleri zaten verilmiş ve cepte olarak görmektedir. Müzakereler tekrar başladığında kalındığı yerden devam edileceğine inanmaktadır.
PKKnın mücadelesinin amacı, insan hakları, demokrasi, her ne anlama geliyor ise Türk-Kürt eşitliği değil, egemenlik ve topraktır. Bunun Türkçesi, bir geçiş aşamasından sonra son kertede Türkiyenin Iğdır-Mersin hattının doğusunda bir Kürdistan kurmaktır. Nihai amaç ise Türkiyeden kopacak parçanın Suriye-Irak ve irandaki Kürt bölgesi diye nitelendirdikleri bölgeler ile birleşmesidir. PKK açısından diğer her hedef bu nihai hedefe gidişte ara durak olma niteliği taşımaktadır.
PKK bağımsız Kürdistan hedefine ulaşmak amacı ile 1990lı yıllardan bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadoluda Türklere, Araplara ve diğer gruplara yönelik örtülü etnik temizlik çalışmalarına başlamıştır. Bu bölgelerde yaşayan fakat PKK baskısı dahil değişik nedenler ile göç etmek isteyen Kürt olmayan insanların gayri menkullerinin satın alınması dahi PKK tarafından nasıl olsa bırakıp gidecekler, satın almayın telkini ile engellenmeye çalışılmıştır. Ayn El Arapda IŞiD ile çatışan PKKlılara yardım edilmediği gerekçesi ile çıkarılan terör olaylarında da Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadoluda Türk esnafın işyerleri bilinçli olarak hedef alınmış ve tahrip edilmiştir. Diğer bir ifade ile özellikle Güneydoğu Anadoluda Türklere ve kısmen Araplara yönelik örtülü etnik temizlik hızla sürmektedir.
PKKnın egemenlik ve toprak savaşının parçası olan örtülü etnik temizlik politikası yeni değildir. Sadece Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu ile de sınırlı değildir. Öcalan 1989da şöyle demektedir, Kürt nüfusu ikiye katlanırken Türkler yerinde sayıyor. Ve önümüzdeki 2000li yıllara doğru Kürt nüfusunun Türk nüfusunu aşması işten bile değil. Bu çok önemli. Nasıl bir dönem Türkler doğudan Rum asıllı Anadoluya doğru akıp halkı Rum olan devlet içinde yer aldılarsa, hem de saldırı ruhuyla bu topraklarda kendilerine yer açtılarsa, biraz daha değişik de olsa benzer bir tarzda Kürtlerin akışı var. Gene doğudan batıya. Şimdiden istanbulları biliyorsunuz. izmirler, Adanalar milyonlarca Kürte sahip. Hem de en aktif en dinamik kesimler... Türkler ise biraz rehavette! Şehir yaşamı, tüketim toplumu, gevşekliğe, tembelliğe ve savaş kabiliyetinin zayıflamasına yol açmakta. (iki Bine Doğru, 22.10.1989)
Öcalanın Ya silaha, ya da karına sarıl şeklinde ifade ettiği Türkiyeyi işgal edilecek bir coğrafya olarak gören ve demografik savaş açan bu açıklamasını, sadece PKK ile sınırlı görmek de yanlıştır. 2011de Türkiyeyi ziyaret eden K. Iraklı resmi bir grubun Ankarada bir düşünce kuruluşunda yaptığı toplantıda Eskiden Mersin üzerinden denize açılan bir Kürdistan istiyorduk, artık vazgeçtik. Çünkü siz Türkler Anadoluyu 1000 senede Türkleştirdiniz, Biz 100 senede Kürtleştirebiliriz açıklamaları demografik savaş anlayışının Barzani çizgisinde de hakim olduğunu göstermektedir. Bir süreden bu yana PKK da istanbulu, izmiri size bırakmayız. Diyarbakırı biz yöneteceğiz, geri kalan bölümü ise birlikte yöneteceğiz demektedir. Ancak sonuç itibarı ile PKKda ortaya çıkacak Türk Sorunu neticesinde bir kopma olacağının farkındadır. Yani hem Güneydoğu Anadoluda bir Kürdistanın kurulması hem de Kürt kökenlilerin istanbul veya izmirde yurttaş olarak köfte satması mümkün olmayacaktır.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2006 yılı itibarı ile anadili Kürtçe olan kadınlarda doğurganlık 4.1 iken, anadili Türkçe olan kadınlarda 1.9dur. Bunun anlamı 27 sene sonra Türkçe anadil grubunun nüfustaki payında keskin bir düşüş olacağıdır. Erdoğanın üç çocuk talebinin arkasındaki gerekçe de bu keskin düşüşü engellemektir. Erdoğanın üç çocuk yapma çağrısı, doğum oranları 1.9 olan, anadili Türkçe olan kadınlaradır.
Bununla beraber hükümet almış olduğu kararlar ile ayrı bir Kürt milletleşmesi sürecini güçlendirmektedir. Hükümet tarafından demokratikleşme adı altında atılan her adım etnik kimliğin kurumsallaştırılması sürecinin bir parçasıdır. Etnik kimliğin kurumsallaştırılması, milli kimliği eritecek ve nihayet iki milletli bir yapıya dönüşülecektir. Kısa vadede AKPnin attığı kolektif kültürel adımlar, televizyon, seçmeli ders olarak eğitim, Dersim söylemi, devlet haksızlık yaptı, özür politikaları, sahte bir rahatlama sağlayacak ancak orta ve uzun vadede Kürtlerde ayrı milliyet bilincini körükleyecektir.
Zaman içerisinde kendisini Türk milletinin bir parçası olarak gören anadili Kürtçe olan bir çok insanımız veya çocukları, Türk milletinden kopacaklardır. Tuncelide dedeleri biz Oğuz Türküyüz derken, torunların bırak dede bu saçmalıkları cevabını vererek PKKlı oldukları hatırlanmalıdır. Kürtlerin Türklerden ayrı bir millet olduğunu bilinçlere kazımak, PKKnın stratejik hedefidir. Böyle bir zemin oluştuktan sonra PKK olmasa da Türkiye parçalanacaktır.
2012 yazında yapılan bir anket bu tespiti doğrular niteliktedir. Ankete göre Kürtlerin %47si kendilerine farklı davranıldığına inanıyor. % 28i kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. BDPye destek artıyor. %46sı BDPye destek veriyorlar. %72si kendilerine daha fazla hak verilmesini istiyorlar. %48i PKKnın terör örgütü olmadığını düşünüyor. Oysa üç sene önce yapılan bir ankette %6sı bağımsız Kürt devleti isterken bugün %23ü bağımsız Kürt devleti talebinde bulunuyor. (Anketin özeti için bkz. Yalçın Doğan, Asıl Sorun: Beş Kürtten Biri, Hürriyet, 28 Temmuz 2012)
Ayrı milletleşme sürecine giren ve demografik savaş duygusu ile hareket ettirilen bir yapının varacağı nokta, son kertede kişi başına milli gelirin Avrupada birinci olduğu Belçikada, Valonlar ile Flamanların vardığı noktadan çok farklı olmayacaktır. Üstelik Irak parçalanmış, kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmiştir. Şimdi Suriye parçalanmakta ve kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmektedir. Bunu iranın parçalanmasının izlemesi hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, AKP Hükümetinin izlediği açılım adı verilen ve sonuç itibarı ile bütün eksik ve yanlışlarına rağmen kötü niyet ile tasarlanmayan politika, Kürtlerin önemli bir bölümünde ayrı milletleşme sürecini güçlendirmiştir. Bunun en somut kanıtlarından birisi AKPnin 2007 seçimlerinden bu yana Diyarbakırda oy oranının düşmesidir. Bunca ekonomik sübvansiyona rağmen, AKP kan kaybına uğramaktadır. Mevcut açılım politikasının uygulanmaya devam edilmesi durumunda Türkiyenin milli birliği ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmesi mümkün görünmemektedir. Ekim 2014de PKKnın şehirlerimizi yakan gösterilerine karşı vatandaşın mahalleli kimliği ile eline sopayı alarak dışarıya çıkması, iç çatışmanın Türkiyenin kapısını çaldığını göstermektedir. AKP Hükümetinin PKK ve destekçisi küçük bir azınlığı üzmemek/mağdur etmemek adına (%6) geriye kalan % 94ün kendisini mağdur hissetmesine neden olan politikalar izlemesi, iç çatışmaya giden yolun taşlarını en az PKK terörü kadar döşemektedir.
Bu sürecin durması, vatandaşların devletin tekrar geri döndüğünü anlaması ile mümkündür. Devletin geri dönmesi ise son günlerde AKP Hükümeti yetkililerinin de sık sık vurguladıkları kamu otoritesinin tesisidir. Türkiyenin Ortadoğudaki gelişmelere kontrolüz bir şekilde açıldığı bir dönemde AKP Hükümetinin hızlı adımlar atması kaçınılmaz bir gereklilik olarak belirmektedir.
ak'lar döneminde türkiye kürdistan'ın hamisi konumuna geldi diyordum bazıları kızıyordu.
(bu başlık altında çok örnek var.)
abd'nin ak'lardan istediği ve ak'ların adım adım yapacaklarını abd sözcüsü bir yazardan dinleyelim!
--- alıntı ----
başkan obamaya ve onun demokrat partisine yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu center for american progress (cap), geçen hafta kürt meselesi üzerine bir rapor yayınladı. rapor erbil-pkk-pydnin, aralarındaki fiili işbirliğini geliştirmek istediklerine dair emareler olduğunu yazıyor.
bununla birlikte, hem abdnin hem türkiyenin bu birlikteliği teşvik etmesi gerektiğini savunuyor. ve bunun için de öncelikle washington ve ankaranın rojava ile kötü olan ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini. buna gerekçe olarak da, abdnin eski suriye büyükelçisi robert fordun suriyedeki çatışmadan galip çıkacak olan aktör, pyddir sözünü gösteriyor. abd ve türkiyeyi, suriye muhalefetini desteklerken rojawayı ihmal etmiş olmakla da suçluyor.
zaten son günlerde türkiyenin bunu yapmaya başladığına, müslimle görüşmelerini hızlandırdığına dair emareler var. ne var ki bu artık yeterli değil. zira ışid tehlikesi hızla büyüyor. türkiyenin şu anda hem ırakta hem suriyede güvenebileceği tek unsur ise kürtler. dahası, bugün tüm bölgede istikrar ve güven vaat eden tek yakın müttefiki de kürtler. dolayısıyla bölge kürtlerinin uzlaşması, şu anda türkiye için stratejik öncelik. bu nedenle ankara bir an önce gelişmelere ayak uydurmanın ötesine geçip, ırak ve suriye kürtlerini birleştirmeye yönelik somut adımlar atmalı. bu, içeride devam eden çözüm sürecini de destekler. tüm bunların ötesinde, bölge kürtlerinin gittikçe kendi davalarında bütünleştiğini görmek zor değil. ankara hızla şekillenen bu gerçek üzerinden hareket etmeli. ırak ve suriye kürtleri arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik entegrasyonu sağlamak, türkiyenin etki alanını ciddi şekilde genişletir. * en başa dönecek olursak. asıl iş, ortak düşmandan korkanlarla ittifak kurabilmekte.
--- alıntı ---- http://sosyal.hurriyet.co...ye-Kurdistan-Birlikteligi
rusya'dan da yeşil ışık gelmiş!
Ria Novostiye özel açıklamada bulunan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Kremlin Ortadoğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov, Rusya, Irakın toprak bütünlüğünden yana. Ancak Moskova, terör gruplarının ülkeyi parçalamaya götürmesi durumunda bağımsız bir Kürdistan ya da bir takım oluşumların ortaya çıkma ihtimalini gözardı etmiyor. dedi. http://www.gazetevatan.co...tan-cikisi--656168-dunya/
barzani: Son zamanlarda olanlar, bağımsızlığı elde etmenin Kürdistanın hakkı olduğunu gösteriyor. Şu andan itibaren, hedefimizin bu olduğunu gizlemeyeceğiz. Irak artık bölünmüş durumdadır. Ülkenin içinde bulunduğu bu trajik durumda kalmamız mı gerekiyor? Bağımsızlık konusuna karar verecek olan ben değilim, halk. Birkaç ay içinde referandum yapacağız! http://sozcu.com.tr/2014/...erandumu-olabilir-545848/
vay be ister buradan ister ekşi sözlük'ten yıllar öncesinin entry'lerine bir bakın!
- olmaz!
- kurdurtmayız!
- orayı yıkarlar!
- kırmızı çizgimiz...
lafları gırla gidiyordu. akp sayesinde hayaldi gerçek oldu!
mevcut ortadoğu şekline bakacak olursak, bir kibritle saman alevi gibi yanmaya ve ortadoğuyu yakmaya meyilli bir sorun var. sunni- wahhabi şiddet sorunu. ırak içinde kendine çok kolaylıkla yer bulan ve suriye'ye doğru yayılabilen bir sorun. afganistan'da bir benzeri var.
son 40-50 yılda ilmek ilmek işlenmiş bir muhafazakar , siyasal islam olgusu var türkiye'de de.
dolayısıyla batıyla arayı bulacak demokrat ya da demokrat gibi yapacak, siyasi mekanizmayı işleten ve halkın desteği ile yönetimde olan bir devlet her daim işe yarar.
bağımsız bir kürt devleti emperyallerin her zaman işine gelir. ancak burada küçük bir detay var. güney kürdistan fiili olarak hayat bulmuş bir bölge ve bir kürt devleti var. ha bu devlet gelecekçi muhafazakar ancak demokrasiyi de işletmeye azami özen gösteriyor.
diğer yanda kuzey kürdistan (kürtlerin yaşadığı iller anlamında), pkk ve hdp çizgisinde. pkk'nin ise sosyalizme yakın olduğu malum.
dolayısıyla pkk mantığı ve ideolojisi, barzani'nin aile ile devlet yönetme mantığını kabul etmiyor.
bu nedenle burada bir birleşme olacaksa bile suni bir kürt birleşmesi olacaktır. kaldı ki bu pek mümkün de değil. 2 ayrı kürt devleti olabilir mi? abdullah öcalan'ın 1997'den beri demokratikleşme ve bölgesel özerklikten bahsettiği malum. gelinen noktada ise türkiye'den bir kopuş değil, türkiye içinde özerk bölgeler ya da belediyelerdeki yetkilerin arttırılması durumu var.
ha türkiye içindeki bir kürt devleti (bağımsız ya da özerk) batının her zaman destekleyeceği bir projedir. neden mi?
adamlar zaten 60 senedir bu ülkede iktidarlar eliyle kürt-türk savaşını fıştıkladırlar ve günümüzde türklerin kürtlere karşı olan nefreti neredeyse gözle görülecek bir katılığa ulaştı.
dolayısıyla türkiye ve herhangi bir kürt devletini birbirine düşürmek ve aralarında bir savaş çıkarmak ortadoğu coğrafyasında çıkarılabilecek en kolay provokasyondur.
ancak ırak kürdistan'ı abd ile işbirliği halinde bir bağımsızlığa sahip olurken, türkiye kürtlerinin ve siyasi partisi hdp'nin bu tavra yanaşmayacağı ortada.
barış ve demokratikleşme olması kürtlerin en büyük isteği. ancak bunu türkiye içerisinde bölgesel özerklikle istiyorlar. ayrılarak değil. yağmurdan kaçarken de doluya tutulmak, türkiye'deki diktadan kaçıp amerikanın kucağına oturmak istemezler.
o yüzden sözlükteki nabız yoklayan akepe sevicilerin ekmeğine yağ sürmeyip sakin olmakta fayda var.
günün haberi: iddia israil Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan geldi. Lieberman, dün Paris'te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir araya geldi.
Görüşmede gündem maddesi Irak'ta yaşanan krizdi. Edinilen bilgiye göre, Lieberman görüşmede Kerry'ye Irak'taki gelişmelerin "Bağımsız bir Kürt devletinin ilanıyla sonuçlanacağı"nı söyledi. israil Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde de benzer bir mesaj ilettiği belirtildi. israilli diplomatik kaynaklar, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesi durumunda, israil'in ilk tanıyacak ülkeler arasında olacağını belirtiyor. http://dunya.milliyet.com...detay/1903166/default.htm
edit: bu da israil'den diğer bir haber. iSRAiL Başbakanı Benjamin Netanyahu Kürtler mücadeleci bir topluluktur, siyasi şartları da yerine getiriyor, bu bağlamda bağımsızlığı da hak ediyorlar. http://www.gazetevatan.co...tekliyoruz--652998-dunya/
Mesut Barzani, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme vaktinin geldiğini söyledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Pazartesi günü CNN International kanalına özel bir röportaj verdi. http://www.gazetevatan.co...lik-mesaji--651230-dunya/
neyse gelelim günün anlam ve önemini belirten açıklamaya:
AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Rudawa verdiği mülakatta Irakın pratikte üç bölgeye bölündüğünü belirterek, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olduğunu kaydetti.
Kuzey Irak'ın gelişen ekonomisiyle istikrarlı bir bölge olduğunu ve Türkiye ile çok iyi ilişkilere sahip olduğunu belirten Çelik, Kuzey Irak'ın yani Kürdistan'ın dostları, kardeşleri olarak buradaki sürekli ilerlemeden memnunuz. Irak ile ticaretimizin yüzde 70'i Irak Kürdistanı üzerinden yapılıyor.
Irak hükümetinin bundan rahatsızlık duyduğu açık ve bunu engellemeye çalışıyor. Ama biz ilişkimizi geliştirmeye devam edeceğiz diye konuştu. 'Sünni federal bölge de oluşabilir' Yakın gelecekte Türkiye ve Irak Kürdistanı arasında beş sınır kapısının daha açılacağını ve Irak merkezi hükümetinin bundan da hoşlanmadığına inandığını belirten Çelik, Irak Kürdistanı federal bir bölge ve bir Sünni federal bölge daha oluşabilir. Ancak Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyabilecek bir hükümet Irak-Türkiye ilişkileri açısından önemli dedi.
Çelik, Irak Kürdistanı'nın mevcut koşullar altında bağımsızlık ilan etmesi durumunda Türkiye'nin tepkisinin ne olacağına dair soruyu ise şöyle yanıtladı: 'Kürtler kendi kaderini kendi tayin eder' Iraklı Kürtler nerede yaşayacaklarına ve ne sıfat altında yaşamak istediklerine kendileri karar verebilirler. Türkler onlar adına karar vermez. Irak Kürdistanı halkı dostlarımızdır ve onlara her yönden yardımcı olduk. Yardımcı olmaya da devam edeceğiz ve asla rakipleri olmayacağız.
Irak iç sorunlarını çözemez ve Irak'ın pratikteki bölünmesi resmi bir ayrılığa dönüşürse burada yaşayan insanların da diğer milletler gibi kendi kaderlerini tayin hakkı vardır. Tabii ki Irak ile ilgili umudumuz, bütünlüğün sürmesidir. Ama aynı zamanda tüm tarafların insan haklarına, demokratik isteklere ve federal birimlerin kazanımlarına saygı duymasını umuyoruz. Türkiye Irak Kürdistanı'nı her zaman destekleyecektir.
gerekliliği tartışmalı ütopik devlet. akıllı uslu hep birlikte yaşayıp gidelim işte. öyle tuhaf çıkışlara başvurmadan aynı cumhuriyetin insanları olalım. başka bir devlet gereksiz...
kuzey ırakta kurulacaksa sorun gömediğim eylemdir. ama kurulduğunda 10 yıl sonra bölünme sürecine gireceğinizde bilmek gerekir. zira bölme dürtüsü coğrafi şartlar ve sevsede sevmese istanbul ekonomisini bırakamama dürtüsü onları bitirecek kavram olacaktır. kursunlar efendim. kursunlar ve 10 sene sonra acı çekerek bölünsünler israil tasması ile ne kadar yaşayabilirler ki ?
hiç görmediğim, siyasilerin bile seçim zamanı gittiği ve halkının kürdistan 'ı istediği bir coğrafyada gayet normal karşıladığım ülkedir.
tamam abi zamanında kan dökerek aldık o toprakları şehit kanı ama olmuyor işte sırf o eski şehitlerimize saygı için binlerce yeni şehitler verdik.
kursunlar kürdistan'ı mutlu mesut yaşayalım hee ama sonradan gelip "biz mutlu olamadık abi şuralarıda bize verin" derlerse analarını bizzat gider ben sikerim o ayrı bir konu.
neydi o bakayım.. ütopyalar. evet. saksı ekecek toprak yok size demiştim. ailemin son ferdi ölene kadar savaşırım sizle. yine de saat bile kurdurtmam size.
siyahiler, uzakdoğulular, latinler ve beyazların barış içerisinde, ayrı bir devlet olmaksızın yaşadığı amerika birleşik devletleri örneği mevcutken gereksiz ve soru işaretleri barındıran ütopik devlettir. diliyoruz söz konusu olmaz.
eğer gerçekleşirse sıraya devlet kurmak için lazların, rumların, çerkezlerin girmeyeceği ne malum ? bunu da düşünmek ve buna göre hareket etmek şarttır.
adım asım sesleri gelendir.
erbil'deki kürt konferansı sonrasında barzani açıklaması (hedef): "Dört ülkedeki Kürtlerin katılımıyla Kürt devleti." http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24387454.asp
davutoğlu'nun dize kadar gelen stratejik derinliği (!) sayesinde kuzey ırak'tan önce kuzey suriye'de kurulacaktır.
bütün gidişatın kurulması yönünde gittiği devlet. koşulsuz şartsız israel devletine itaat edecek, müslümana kurşun sıkacaktır. tarih yazdı bunları, yine yazacak.
kafalarda soru işaretleri barındıran ütopik, hayali ülkedir. haydi, diyelim ki bir hata yapıldı, bu ülke bir şekilde kuruldu. bu sefer bir başka millet kalkıp '' yahu, benim sayım da hiç azımsanacak kadar değil, 4 il ve ilçelerini birleştirsen ben de orada ülkemi kurarımm '' diyecek. sonra diğerleri... sonra diğerleri... sonra diğerleri... bakın, daha uluslarası güç durumundaki ülkelerin topraklarımızdaki uluslara yoğun ilgisine değinmedim.
bugün amerika birleşik devletleri içerisinde milyonlarca siyahi vatandaş var. işleri var. kendilerine ait evleri var. arabaları var. bazıları şirket sahibi... çoğu nba' da, milyon dolara milyon dolar demiyor. yıllarca olmadık baskılara, işkencelere, iğrençliklere maruz kaldılar. başkaldırıda bulundular. haklarını aradılar, kazandılar da. ancak '' ben burada apayrı bir ülke kuracağım '' demediler. beyaz amerikalılar, uzakdoğu asıllı amerikalılar, hintli amerikalılar ile aynı haklara sahip, aynı şehirlerde, mahallelerde yaşıyorlar.
inanın aynı topraklarda, farklı yönetim birimleri olmadan, aynı cumhuriyet sınırları içerisinde yaşayabiliriz. siyahiler ve beyazlar bugün amerika birleşik devletleri sınırları içerisinde nasıl bir arada yaşıyorsa, türkler ve kürtler de aynı sınırlarda aynı şekilde yaşayabilir. bunu yapmamamız için de bir neden yok.