bağımsız kürt devleti

entry86 galeri0
    49.
  1. Mesut Barzani, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme vaktinin geldiğini söyledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani, Pazartesi günü CNN International kanalına özel bir röportaj verdi.
    http://www.gazetevatan.co...lik-mesaji--651230-dunya/

    (bkz: kürt halkının geleceğini tayin etme vakti geldi)

    adım adım geliyor!
    emeği geçen akp'ye .... sunarız!
    1 ...
  2. 50.
  3. günün haberi: iddia israil Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan geldi. Lieberman, dün Paris'te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bir araya geldi.

    Görüşmede gündem maddesi Irak'ta yaşanan krizdi. Edinilen bilgiye göre, Lieberman görüşmede Kerry'ye Irak'taki gelişmelerin "Bağımsız bir Kürt devletinin ilanıyla sonuçlanacağı"nı söyledi. israil Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde de benzer bir mesaj ilettiği belirtildi. israilli diplomatik kaynaklar, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmesi durumunda, israil'in ilk tanıyacak ülkeler arasında olacağını belirtiyor.
    http://dunya.milliyet.com...detay/1903166/default.htm

    edit: bu da israil'den diğer bir haber. iSRAiL Başbakanı Benjamin Netanyahu Kürtler mücadeleci bir topluluktur, siyasi şartları da yerine getiriyor, bu bağlamda bağımsızlığı da hak ediyorlar.
    http://www.gazetevatan.co...tekliyoruz--652998-dunya/
    0 ...
  4. 51.
  5. mevcut ortadoğu şekline bakacak olursak, bir kibritle saman alevi gibi yanmaya ve ortadoğuyu yakmaya meyilli bir sorun var. sunni- wahhabi şiddet sorunu. ırak içinde kendine çok kolaylıkla yer bulan ve suriye'ye doğru yayılabilen bir sorun. afganistan'da bir benzeri var.
    son 40-50 yılda ilmek ilmek işlenmiş bir muhafazakar , siyasal islam olgusu var türkiye'de de.
    dolayısıyla batıyla arayı bulacak demokrat ya da demokrat gibi yapacak, siyasi mekanizmayı işleten ve halkın desteği ile yönetimde olan bir devlet her daim işe yarar.
    bağımsız bir kürt devleti emperyallerin her zaman işine gelir. ancak burada küçük bir detay var. güney kürdistan fiili olarak hayat bulmuş bir bölge ve bir kürt devleti var. ha bu devlet gelecekçi muhafazakar ancak demokrasiyi de işletmeye azami özen gösteriyor.
    diğer yanda kuzey kürdistan (kürtlerin yaşadığı iller anlamında), pkk ve hdp çizgisinde. pkk'nin ise sosyalizme yakın olduğu malum.
    dolayısıyla pkk mantığı ve ideolojisi, barzani'nin aile ile devlet yönetme mantığını kabul etmiyor.

    bu nedenle burada bir birleşme olacaksa bile suni bir kürt birleşmesi olacaktır. kaldı ki bu pek mümkün de değil. 2 ayrı kürt devleti olabilir mi? abdullah öcalan'ın 1997'den beri demokratikleşme ve bölgesel özerklikten bahsettiği malum. gelinen noktada ise türkiye'den bir kopuş değil, türkiye içinde özerk bölgeler ya da belediyelerdeki yetkilerin arttırılması durumu var.

    ha türkiye içindeki bir kürt devleti (bağımsız ya da özerk) batının her zaman destekleyeceği bir projedir. neden mi?
    adamlar zaten 60 senedir bu ülkede iktidarlar eliyle kürt-türk savaşını fıştıkladırlar ve günümüzde türklerin kürtlere karşı olan nefreti neredeyse gözle görülecek bir katılığa ulaştı.

    dolayısıyla türkiye ve herhangi bir kürt devletini birbirine düşürmek ve aralarında bir savaş çıkarmak ortadoğu coğrafyasında çıkarılabilecek en kolay provokasyondur.

    ancak ırak kürdistan'ı abd ile işbirliği halinde bir bağımsızlığa sahip olurken, türkiye kürtlerinin ve siyasi partisi hdp'nin bu tavra yanaşmayacağı ortada.

    barış ve demokratikleşme olması kürtlerin en büyük isteği. ancak bunu türkiye içerisinde bölgesel özerklikle istiyorlar. ayrılarak değil. yağmurdan kaçarken de doluya tutulmak, türkiye'deki diktadan kaçıp amerikanın kucağına oturmak istemezler.

    o yüzden sözlükteki nabız yoklayan akepe sevicilerin ekmeğine yağ sürmeyip sakin olmakta fayda var.
    1 ...
  6. 52.
  7. barzani: Son zamanlarda olanlar, bağımsızlığı elde etmenin Kürdistan’ın hakkı olduğunu gösteriyor. Şu andan itibaren, hedefimizin bu olduğunu gizlemeyeceğiz. Irak artık bölünmüş durumdadır. Ülkenin içinde bulunduğu bu trajik durumda kalmamız mı gerekiyor? Bağımsızlık konusuna karar verecek olan ben değilim, halk. Birkaç ay içinde referandum yapacağız!
    http://sozcu.com.tr/2014/...erandumu-olabilir-545848/

    vay be ister buradan ister ekşi sözlük'ten yıllar öncesinin entry'lerine bir bakın!
    - olmaz!
    - kurdurtmayız!
    - orayı yıkarlar!
    - kırmızı çizgimiz...

    lafları gırla gidiyordu. akp sayesinde hayaldi gerçek oldu!
    1 ...
  8. 53.
  9. rusya'dan da yeşil ışık gelmiş!
    Ria Novosti’ye özel açıklamada bulunan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Kremlin Ortadoğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov, “Rusya, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana. Ancak Moskova, terör gruplarının ülkeyi parçalamaya götürmesi durumunda bağımsız bir Kürdistan ya da bir takım oluşumların ortaya çıkma ihtimalini gözardı etmiyor.” dedi.
    http://www.gazetevatan.co...tan-cikisi--656168-dunya/
    1 ...
  10. 54.
  11. barzo'nun kuracağım dediği devlet.
    1 ...
  12. 55.
  13. 56.
  14. ak'lar döneminde türkiye kürdistan'ın hamisi konumuna geldi diyordum bazıları kızıyordu.
    (bu başlık altında çok örnek var.)

    abd'nin ak'lardan istediği ve ak'ların adım adım yapacaklarını abd sözcüsü bir yazardan dinleyelim!

    --- alıntı ----
    başkan obama’ya ve onun demokrat partisi’ne yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu center for american progress (cap), geçen hafta kürt meselesi üzerine bir rapor yayınladı. rapor erbil-pkk-pyd’nin, aralarındaki fiili işbirliğini geliştirmek istediklerine dair emareler olduğunu yazıyor.

    bununla birlikte, hem abd’nin hem türkiye’nin bu birlikteliği teşvik etmesi gerektiğini savunuyor. ve bunun için de öncelikle washington ve ankara’nın rojava ile kötü olan ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini. buna gerekçe olarak da, abd’nin eski suriye büyükelçisi robert ford’un “suriye’deki çatışmadan galip çıkacak olan aktör, pyd’dir” sözünü gösteriyor. abd ve türkiye’yi, suriye muhalefetini desteklerken rojawa’yı ihmal etmiş olmakla da suçluyor.

    zaten son günlerde türkiye’nin bunu yapmaya başladığına, müslim’le görüşmelerini hızlandırdığına dair emareler var. ne var ki bu artık yeterli değil. zira ışid tehlikesi hızla büyüyor. türkiye’nin şu anda hem ırak’ta hem suriye’de güvenebileceği tek unsur ise kürtler. dahası, bugün tüm bölgede istikrar ve güven vaat eden tek yakın müttefiki de kürtler. dolayısıyla bölge kürtlerinin uzlaşması, şu anda türkiye için stratejik öncelik. bu nedenle ankara bir an önce gelişmelere ayak uydurmanın ötesine geçip, ırak ve suriye kürtlerini birleştirmeye yönelik somut adımlar atmalı. bu, içeride devam eden çözüm sürecini de destekler. tüm bunların ötesinde, bölge kürtlerinin gittikçe kendi davalarında bütünleştiğini görmek zor değil. ankara hızla şekillenen bu gerçek üzerinden hareket etmeli. ırak ve suriye kürtleri arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik entegrasyonu sağlamak, türkiye’nin etki alanını ciddi şekilde genişletir. * en başa dönecek olursak. asıl iş, ortak düşmandan korkanlarla ittifak kurabilmekte.
    --- alıntı ----
    http://sosyal.hurriyet.co...ye-Kurdistan-Birlikteligi
    0 ...
  15. 57.
  16. ümit özdağ hocamın konuya ilişkin güncel makalesi ektedir.

    --- alıntı ---
    Yıllardan bu yana PKK açılımı çerçevesinde AKP Hükümeti yetkilileri, açılım çerçevesinde atılacak adımlar ile PKK’nın terörden vazgeçeceğini ileri sürüyorlar. Ancak bu süreçte şimdiye değin AKP Hükümeti bir çok adım atmış olmasına rağmen, PKK değil terörden vazgeçmek, yurtdışına dahi terörist unsurları -Öcalan emretmesine ve PKK söz vermesine rağmen- çekmemiştir. Örgüt, AKP Hükümetinin attığı adımlar ve Öcalan ile sürdürmüş olduğu müzakerelere rağmen terör eylemlerine de son vermemiştir. PKK, bir süre asker ve polislere yönelik cinayetlerini durdurmasına rağmen, terörle mücadelede en önde savaşmış köy korucularına yönelik cinayetlerine asla son vermemiştir.

    Öte yandan AKP Hükümeti, önce AB’ye Uyum ve sonra PKK açılımı çerçevesinde yapılan yasal ve idari düzenlemeler ve PKK’ya gösterilen hoşgörü ve sağlanan hareket alanı ile PKK’nın taleplerinin küçümsenmeyecek bir bölümü karşılanmıştır. Bunları şu şekilde özetlemek mümkündür.

    • Devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılmaya başlanmıştır.

    • Üniversitelerde Kürtçe bölümler açılmıştır.

    • Kürtçe öğrenimi için Kuzey Irak yönetimi ile işbirliği içinde öğretmen yetiştirilmesine başlanmıştır.

    • Partilere etnik dillerde propaganda imtiyazı fiilen tanınmıştır.

    • Etnik örgütlenmelerin ve bölücü propagandaların serbest bırakılmıştır.

    • PKK sempatizanı belediyelerin Kürtçe yazışma yapmaya başlamalarının, Kürtçe ilanlar vermelerinin önü açılmıştır. Pratikte iki dilli hizmete geçmelerinin önü açılmıştır.

    • Kürtçe bilme şartı ile kamu görevlisi istihdamına başlanmıştır.

    • Merkezden bağımsız, Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulmuş ve üniter devlet yapısına ağır bir darbe indirilmiştir.

    • Üniter devlet yapısını zayıflatan ve idari federasyonun alt yapısını kuran “Büyükşehir Belediyesi Kanunu” bütün itirazlara rağmen kabul edilmiştir.

    • KCK’nın açlık grevine teslim olunmuş ve mahkemelerde anadilde savunma hakkı verilmiştir.

    • Atatürk döneminde bölücülüğün liderleri olan isimlerin heykeli dikilmiş veya kutsanmaya başlanmışlardır.

    • ingiliz ordusu ile işbirliği yaparak Erzurum Kongresi’ni basma teşebbüsü içine giren bir işbirlikçinin ismi halk kütüphanesine verilmiştir.

    • Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Komisyonu kurulmuştur,

    • Kamuda Etnik ayrımcılığa son verileceği iddiası gündeme taşınmıştır.

    • Anadolu Ajansı, Kürtçe yayına başlamıştır.

    • Abdullah Öcalan’ın siyasal bir figür haline gelmesi ve TiME dergisine göre dünyadaki en etkin 100 kişiden birisi olmasını sağlayan siyasal ortam sağlanmıştır.

    • PKK’nın meşrulaşmasının önü açılmıştır.

    • PKK’nın paralel devlet oluşturma çabaları durdurulmamış, örgütün vergi adı altında haraç toplaması, yargı süreci işletmesi, “polis” ve “jandarma” gücü oluşturması seyredilmiştir.

    Bunlardan daha vahim olan ise AKP Hükümetinin müzakereler devam edebilsin diye, PKK’nın şirretlikleri karşısında sürekli geri adım atarak, taviz vererek, devlet gücünü, haysiyetini ayağa düşürmüş olmasıdır. AKP Hükümetinin vermiş olduğu bütün tavizlere ve meseleyi bir insan hakları ve demokrasi sorunu olarak göstermek istemesine rağmen müzakere yaklaşımı mevcut yapısı içinde çözüm üretmeyecektir. Bir terör örgütünün müzakerede kendisine verilenleri kabul edebilmesi için yılmış olması gerekir. Oysa, PKK müzakere masasına yılgın değil, galip oturduğunu hissetmektedir. Bundan dolayı, müzakere sürecinde talep eşiğini sürekli yükseltmektedir. Yeniden çatışma çıkmasını önemsememektedir. Çünkü, çatışmanın çıktığı noktaya kadar AKP Hükümetinin verdiği tavizleri zaten verilmiş ve cepte olarak görmektedir. Müzakereler tekrar başladığında kalındığı yerden devam edileceğine inanmaktadır.

    PKK’nın mücadelesinin amacı, insan hakları, demokrasi, her ne anlama geliyor ise Türk-Kürt eşitliği değil, egemenlik ve topraktır. Bunun Türkçesi, bir geçiş aşamasından sonra son kertede Türkiye’nin Iğdır-Mersin hattının doğusunda bir Kürdistan kurmaktır. Nihai amaç ise Türkiye’den kopacak parçanın Suriye-Irak ve iran’daki Kürt bölgesi diye nitelendirdikleri bölgeler ile birleşmesidir. PKK açısından diğer her hedef bu nihai hedefe gidişte ara durak olma niteliği taşımaktadır.

    PKK bağımsız Kürdistan hedefine ulaşmak amacı ile 1990’lı yıllardan bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Türklere, Araplara ve diğer gruplara yönelik “örtülü etnik temizlik” çalışmalarına başlamıştır. Bu bölgelerde yaşayan fakat PKK baskısı dahil değişik nedenler ile göç etmek isteyen Kürt olmayan insanların gayri menkullerinin satın alınması dahi PKK tarafından “nasıl olsa bırakıp gidecekler, satın almayın” telkini ile engellenmeye çalışılmıştır. Ayn El Arap’da IŞiD ile çatışan PKK’lılara yardım edilmediği gerekçesi ile çıkarılan terör olaylarında da Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da Türk esnafın işyerleri bilinçli olarak hedef alınmış ve tahrip edilmiştir. Diğer bir ifade ile özellikle Güneydoğu Anadolu’da Türklere ve kısmen Araplara yönelik “örtülü etnik temizlik” hızla sürmektedir.

    PKK’nın egemenlik ve toprak savaşının parçası olan örtülü etnik temizlik politikası yeni değildir. Sadece Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu ile de sınırlı değildir. Öcalan 1989’da şöyle demektedir, “Kürt nüfusu ikiye katlanırken Türkler yerinde sayıyor. Ve önümüzdeki 2000’li yıllara doğru Kürt nüfusunun Türk nüfusunu aşması işten bile değil. Bu çok önemli. Nasıl bir dönem Türkler doğudan Rum asıllı Anadolu’ya doğru akıp halkı Rum olan devlet içinde yer aldılarsa, hem de saldırı ruhuyla bu topraklarda kendilerine yer açtılarsa, biraz daha değişik de olsa benzer bir tarzda Kürtlerin akışı var. Gene doğudan batıya. Şimdiden istanbulları biliyorsunuz. izmirler, Adanalar milyonlarca Kürt’e sahip. Hem de en aktif en dinamik kesimler... Türkler ise biraz rehavette! Şehir yaşamı, tüketim toplumu, gevşekliğe, tembelliğe ve savaş kabiliyetinin zayıflamasına yol açmakta.” (iki Bine Doğru, 22.10.1989)

    Öcalan’ın “Ya silaha, ya da karına sarıl” şeklinde ifade ettiği Türkiye’yi işgal edilecek bir coğrafya olarak gören ve demografik savaş açan bu açıklamasını, sadece PKK ile sınırlı görmek de yanlıştır. 2011’de Türkiye’yi ziyaret eden K. Iraklı resmi bir grubun Ankara’da bir düşünce kuruluşunda yaptığı toplantıda “Eskiden Mersin üzerinden denize açılan bir Kürdistan istiyorduk, artık vazgeçtik. Çünkü siz Türkler Anadolu’yu 1000 senede Türkleştirdiniz, Biz 100 senede Kürtleştirebiliriz” açıklamaları demografik savaş anlayışının Barzani çizgisinde de hakim olduğunu göstermektedir. Bir süreden bu yana PKK da “istanbul’u, izmir’i size bırakmayız. Diyarbakır’ı biz yöneteceğiz, geri kalan bölümü ise birlikte yöneteceğiz” demektedir. Ancak sonuç itibarı ile PKK’da ortaya çıkacak Türk Sorunu neticesinde bir kopma olacağının farkındadır. Yani hem Güneydoğu Anadolu’da bir Kürdistan’ın kurulması hem de Kürt kökenlilerin istanbul veya izmir’de yurttaş olarak köfte satması mümkün olmayacaktır.

    Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2006 yılı itibarı ile anadili Kürtçe olan kadınlarda doğurganlık 4.1 iken, anadili Türkçe olan kadınlarda 1.9’dur. Bunun anlamı 27 sene sonra Türkçe anadil grubunun nüfustaki payında keskin bir düşüş olacağıdır. Erdoğan’ın üç çocuk talebinin arkasındaki gerekçe de bu keskin düşüşü engellemektir. Erdoğan’ın üç çocuk yapma çağrısı, doğum oranları 1.9 olan, anadili Türkçe olan kadınlaradır.

    Bununla beraber hükümet almış olduğu kararlar ile ayrı bir “Kürt milletleşmesi” sürecini güçlendirmektedir. Hükümet tarafından demokratikleşme adı altında atılan her adım “etnik kimliğin kurumsallaştırılması” sürecinin bir parçasıdır. Etnik kimliğin kurumsallaştırılması, milli kimliği eritecek ve nihayet iki milletli bir yapıya dönüşülecektir. Kısa vadede AKP’nin attığı kolektif kültürel adımlar, televizyon, seçmeli ders olarak eğitim, Dersim söylemi, devlet haksızlık yaptı, özür politikaları, sahte bir rahatlama sağlayacak ancak orta ve uzun vadede Kürtlerde ayrı milliyet bilincini körükleyecektir.

    Zaman içerisinde kendisini Türk milletinin bir parçası olarak gören anadili Kürtçe olan bir çok insanımız veya çocukları, Türk milletinden kopacaklardır. Tunceli’de dedeleri “biz Oğuz Türküyüz” derken, torunların “bırak dede bu saçmalıkları” cevabını vererek PKK’lı oldukları hatırlanmalıdır. Kürtlerin Türklerden ayrı bir millet olduğunu bilinçlere kazımak, PKK’nın stratejik hedefidir. Böyle bir zemin oluştuktan sonra PKK olmasa da Türkiye parçalanacaktır.

    2012 yazında yapılan bir anket bu tespiti doğrular niteliktedir. Ankete göre Kürtlerin %47’si kendilerine farklı davranıldığına inanıyor. % 28’i kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. BDP’ye destek artıyor. %46’sı BDP’ye destek veriyorlar. %72’si kendilerine daha fazla hak verilmesini istiyorlar. %48’i PKK’nın terör örgütü olmadığını düşünüyor. Oysa üç sene önce yapılan bir ankette %6’sı bağımsız Kürt devleti isterken bugün %23’ü bağımsız Kürt devleti talebinde bulunuyor. (Anketin özeti için bkz. Yalçın Doğan, Asıl Sorun: Beş Kürt’ten Biri, Hürriyet, 28 Temmuz 2012)

    Ayrı milletleşme sürecine giren ve demografik savaş duygusu ile hareket ettirilen bir yapının varacağı nokta, son kertede kişi başına milli gelirin Avrupa’da birinci olduğu Belçika’da, Valonlar ile Flamanların vardığı noktadan çok farklı olmayacaktır. Üstelik Irak parçalanmış, kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmiştir. Şimdi Suriye parçalanmakta ve kuzeyine bir Kürdistan yerleştirilmektedir. Bunu iran’ın parçalanmasının izlemesi hedeflenmektedir.

    Sonuç olarak, AKP Hükümetinin izlediği açılım adı verilen ve sonuç itibarı ile bütün eksik ve yanlışlarına rağmen kötü niyet ile tasarlanmayan politika, Kürtlerin önemli bir bölümünde ayrı milletleşme sürecini güçlendirmiştir. Bunun en somut kanıtlarından birisi AKP’nin 2007 seçimlerinden bu yana Diyarbakır’da oy oranının düşmesidir. Bunca ekonomik sübvansiyona rağmen, AKP kan kaybına uğramaktadır. Mevcut açılım politikasının uygulanmaya devam edilmesi durumunda Türkiye’nin milli birliği ve toprak bütünlüğünü muhafaza etmesi mümkün görünmemektedir. Ekim 2014’de PKK’nın şehirlerimizi yakan gösterilerine karşı vatandaşın mahalleli kimliği ile eline sopayı alarak dışarıya çıkması, iç çatışmanın Türkiye’nin kapısını çaldığını göstermektedir. AKP Hükümetinin PKK ve destekçisi küçük bir azınlığı üzmemek/mağdur etmemek adına (%6) geriye kalan % 94’ün kendisini mağdur hissetmesine neden olan politikalar izlemesi, iç çatışmaya giden yolun taşlarını en az PKK terörü kadar döşemektedir.

    Bu sürecin durması, vatandaşların devletin tekrar geri döndüğünü anlaması ile mümkündür. Devletin geri dönmesi ise son günlerde AKP Hükümeti yetkililerinin de sık sık vurguladıkları kamu otoritesinin tesisidir. Türkiye’nin Ortadoğu’daki gelişmelere kontrolüz bir şekilde açıldığı bir dönemde AKP Hükümetinin hızlı adımlar atması kaçınılmaz bir gereklilik olarak belirmektedir.

    --- alıntı ---
    http://www.21yyte.org/tr/...-meselenin-ozunu-konusmak
    1 ...
  17. 58.
  18. her " bağımsız kürt devleti " lafını duyduğum zaman, garip garip tepkiler verdiğim kürtlerin hayali.
    lan, millet artık hümanizm'e geçti, ırkçılık ve milliyetçilik özellikle batıda artık tarihe gömülüyor.
    bir işe yaramadığını anladı artık insanlar.
    ama kürtler tarihi 10 bin yıl önceden takip ettiği için, daha yeni bağımsız kürt devleti hayalleri kurmaya başladılar.
    1 ...
  19. 59.
  20. akp desteği ile adım adım kuruluyor!
    artık ak'lar da ağızlarında peyniri düşüren karga gibiler!
    itirafların ardı arkası kesilmiyor!
    ihanetlerini maharetmiş gibi anlatıyorlar!

    --- alıntı ---
    Zaten AKP’nin önemli isimlerinden Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Diyarbakır’da “çözüm süreci” nin asıl hedefinin ne olduğunu da açıkladı ve “Bu yolculuk, bizim doksan yıl önce dağılan, bütün bu coğrafyadaki kardeşliği, birliği ve beraberliği yeniden inşa etme sürecidir” dedi!
    --- alıntı ---
    http://www.yenicaggazetes...fini-acikladi-32565yy.htm
    2 ...
  21. 60.
  22. önce özerklik sonra bağımsızlık stratejisi izliyorlar.

    bizim meclis de utanmadan pkk'nın şartlarını gizli oturumda görüşüyor!

    neymiş 6 madde?

    1- Türkiye'nin 25 eyalete bölünmesi.

    2- Öcalan'ın serbest bırakılması

    3- Özerklik koşularının gündeme getirilmesi

    4- Eyalet başkanlarının TBMM'ye getirilmesi

    5- Özerklik hakkının saklı olması

    6- Her eyaletin kendi özerk güvenlik güçlerinin olması.
    http://www.odatv.com/n.ph...-6-sarti-sundu-2912141200

    edit: hazır akp'nin proje partisi olduğu tv'lerde bile dillendirilirken artık şaşırmıyoruz böyle rezilliklere!
    bakalım akp ABD, ingiltere ve israil tarafından hangi pazarlıkla iktidara getirilmiş?
    (abdurrahman dilipak:)
    1) Biz sizi iktidara taşıyalım.
    2) Size karşı çıkacak olanları opere edelim.
    3) Size gerekli finansal destekleri getirelim. Karşılığında istedikleri ise şunlardı:
    a) israil’in güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız.
    b) Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), yani sınırların değişmesi.
    c) islam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız...

    http://www.odatv.com/n.ph...riyetci-cephe--2912141200
    2 ...
  23. 61.
  24. şimdiye kadar ısrarla bu konu üzerine yazdım.

    yazdığım onlarca sayfadan birkaç ayrıntıyı paylaşacağım.
    ***
    bazılarımız kızsa da türkiye; israil ve abd ile birlikte kuzey ırak'taki kürtlerin hamisi konumundadır.
    kuzey ırak'taki kürtlerin ırak cumhuriyeti'nden bağımsız olarak petrol ihraç ettiği ilk ülke biziz. ayrıca siyasilerimiz ırak cumhuriyeti'ne haber vermeksizin kuzey ırak'a geziler düzenliyor iş anlaşmaları yapıyor.
    (bkz: bağımsız kürt devleti/#18466008)

    ırak cumhuriyetinin hassasiyetleri: adamlar türkiye'nin kürtleri destekleyerek ırak'ın bölünmesine yol açtığı için aylardır köpürüyorlar.
    kuzey ırak'tan tankrle petrol alımı: ırak'ın yer altı kaynaklarının tüm ırak halkı yerine, kuzey'den çıkan petrol'ün gelirinin sadece kürtlere kalmasını sağlayacak girişim.

    halihazırda kuzey ırak'ta bulunan kürt devletinin bağımsızlığını sağlamasına yönelik en büyük katalizörlerden biridir türkiye.
    (kuzey ırak kürt yönetiminin ırak cumhuriyetinden bağımsız olarak ilk petrol ihraç ettiği ilk ülke biz olduk. ırak cumhuriyetinden bağımsız kuzey ırak kürt yönetimi ile petrol anlaşması yaptık.türk siyasilerin bağdat'a uğramadan kuzey ırak'a gitti. barzani akp kongresinde "türkiye seninle gurur duyuyor" nidaları ile karşılandı. dış işleri bakanımız davutoğlu barzani'ye "ırak kürdistanı bölgesi başkanı sayın başkan mesud barzani" şeklinde hitap ediyor.
    türkiye stratejik planını ırak'ın ve suriye'nin bölüneceği bu süreçte bağımsız kürt devletinin kurulacağı yönünde yapmış. bu bağımsızlıktan ekonomik fayda beklentisiyle kartlar bu yönde oynanıyor.
    (bkz: bağımsız kürt devleti/#18668669)

    ahmet cem Ersever 20 yıl öncesinden ne demişti?
    (bkz: bağımsız kürt devleti/#18842251)

    türkiye, kuzey ırak bölgesel yönetimi ile meclis'ten geçirilmemiş bir anlaşmayı fiilen hayata geçirmiş durumda
    ...petrol sevkiyatına cevaz veren anlaşmanın niteliğinin 'devletten devlete' olduğunu ....
    yani türkiye, barzani yönetimi ile anlaşma imzalamak suretiyle, bölgesel yönetimi bağımsız bir devlet olarak tanımış oluyor.
    (bkz: bağımsız kürt devleti/#19147726)
    ***

    hep düşünürdüm bunların gözü bu kadar mı kör diye?
    bop eşbaşkanı olunca vatanı satmak bu kadar kolay mı diye?
    bağımsız kürt devletini sağlayacağını bile bile kürdistan taşlarını döşemenin sebebinin sadece abd'ye uşaklıkları olduğunu düşünürdüm!
    ama daha duygusal sebepleri de varmış?

    cumhuriyet gazetesinden tolga tanış kitabını çıkardı (Potus&Beyfendi).
    özet olarak da gazetede yazdı!

    http://www.cumhuriyet.com...adina_petrol_kiyagi.html#

    soner yalçın köşesinde bu kitabın bir özetini alıntıladı.
    http://www.sozcu.com.tr/2...ostlugu-para-para-774067/

    özetini ben vereyim sonra yazıları tamamen paylaşayım!

    haşmetlü hünkar (rte) damadı, çalık holding ve holding'in güvenilir çalışanları vs aracılığı ile şirketler kuruyor!
    kurulan şirketler yurtdışında ve alakasız yerlerde. (izleri sor sürülsün diye)
    bu şirketler barzani (tabi o da güvendiği aileler üzerinden) ile fifty fifty ortak oluyor!
    sonra ırak devletinin olması gereken petrol çıkarılıyor türkiye aracılığı ile uluslararası piyasalara sunuluyor.
    (bir kısmının iç pazarda tüketilmesi de mümkün)
    yetmiyor bu şirketlere hükümet eliyle imtiyaz tanınıyor ki rahatça çalsınlar!

    sonuç ne?
    sadece türkiye'den değil,
    Irak'tan da çalmış tescilli hırsızlar!

    suriye'deki insanların da özgürlüklerini ülkelerini çalmışlardı!

    3 kuruş dünyalık için ülkeyi sattınız ulan!
    3 ...
  25. 62.
  26. okuyun ve rte nin kürdistan sevgisinin nereden geldiğini anlayın!
    eyyy para sen nelere kadirsin!
    --- alıntı ---
    Erdoğan'ın damadına petrol kıyağı
    Gazeteci Tolga Tanış’ın “Potus ve Beyefendi” kitabında yer alan belgelere dayalı iddialara göre Powertrans şirketi, 2011’de Kürt bölgesindeki petrolü taşıma işini üstlendi. Powertrans’ın ve saklanan uluslararası ortaklarının peşine düşen Tanış, Erdoğan’ın damadı Çalık Holding’in o dönemki CEO’su Berat Albayrak’ın da dahil olduğu ilişkiler zincirine ışık tuttu.

    ilk kez ortaya çıkan belgelere göre; Türkiye’nin Kürt Bölgesel yönetimiyle yakınlaşması siyasetin yanında “seçilmiş şirketler” için ekonomik anlam taşıyor.

    Erdoğan 3. kez Başbakanlığı kazandığı 2011 seçiminden sonraki ilk kabine toplantısında bölgedeki petrolün taşınması için imtiyazlı bir karar çıkartıyor.

    Bu karardan en büyük parayı ortakları gizlenen Powertans şirketi kazanıyor. Kitapta şirketin Çalık Grubu’nun olduğu belgelerle açıklanıyor.

    Powertrans’ın yurtdışındaki sahipleri Grand Fortune Ventures ve Lucky Ventures’un işlemleriyle ilgili talimatları Erdoğan’ın damadı Albayrak’ın CEO olduğu dönem Sovereign Trust Danışmanlık’a Çalık Holding yetkililerinin ilettiği ortaya konuyor.

    Hürriyet Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın yazdığı Potus ve Beyefendi kitabının en kapsamlı, araştırmaya dayalı kısmını Kürt petrolü bölümü kapsıyor. Tanış, bu bölümde yerinde yaptığı incelemeler ve belgelerle, Çalık Grubu’na ait olduğunu ortaya koyduğu Powertrans şirketinin hükümetten aldığı imtiyazla Kürt bölgesindeki petrolü taşıma işini haberleştiriyor. Powertrans şirketinin kuruluş zamanlaması ve ortaklarının Singapur ile off shore cenneti British Virgin island’da kurulan şirketlerde gösterilmesinin ardına düşüyor. Saklanan isimleri araştırıyor. Doğal olarak merkeze dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ı ve damadı Çalık Holding CEO’su Berat Albayrak’ı koyuyor.

    BERAT ALBAYRAK: 2004’’te Tayyip Erdoğan’ın kızı Esra ile evlendi. 2007’de 26 yaşında Çalık Holding’in CEO’su oldu. Kitapta; Albayrak’ın CEO’luğunu yaptığı Çalık ile Powertrans’ın bağları “çalışanların geçmişi” ve “yazarın yerinde yaptığı araştırmayla” iki şekilde ortaya konulmuş. Önce çalışanların, yöneticilerin Çalık ile ilişkilerinden bir kaç örnek:

    Powertrans’ın kimliği

    Ahmet Muhassıloğlu: 2011’de Powetrans’ın kuruluşunda yer alan ve sonra hisselerini Singapur’daki Lucky Ventures’a satan isim. 1998-2000 yıllarında Çalık’ın Türkmenistan’daki yatırımlarında çalıştı.

    AHMET ŞADi GÜNGÖR: 2012’de Powertrans’ın genel müdürü oldu. Daha önce Çalık Holding’e bağlı ÇEP Petrol’de koordinatördü. 2007-2011 AKP Milletvekilliği yaptı.

    ŞEVKET ACAR: Acar: Powertrans’ın önce mali işler müdürü, 2013’te Yönetim Kurulu Başkanı. Daha önce Çalık Holding’de Arnavutluk’taki ALBtelecom’unCEO’su. Kitabın yazarı Tolga Tanış, şirketlerin yurtdışındaki adreslerine de ziyaretler gerçekleştirmiş. Ve araştırma sonucunu kitapta şöyle anlatmış:

    “Powertrans’ın sahipleri Grand Fortune Ventures ve Lucky Ventures’un işlemleriyle ilgili talimatları Albayrak’ın CEO olduğu dönem Singapur’daki Sovereign Trust Danışmanlık Firması’na doğrudan Çalık Holding yetkililerinin ilettiğini araştırmam sırasında teyit ettim.”

    Tolga Tanış, kitabında bir diğer sorunlu noktaya da dikkat çekiyor: Damat Berat Albayrak’ın Çalık Holding ile ilişkisi nedeniyle Powertrans’ın verilen imtiyazın “uluslararası standartlarda yolsuzluğun tam tanımı olduğuna...”

    Politikacı ve yakını

    Bunu da 2005’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler yolsuzlukla mücadele sözleşmesi kapsamındaki siyasi bağlantılarını kullanarak kazanç sağlayan PEP’lerin (Politicaly Exposed Person-politikacı ve yakını) rolüyle ilgilendiriyordu.

    Tanış şu cümlelerle durumu netleştiriyor: PEP, politikacıların yolsuzluğu gizlemek için buldukları yeni yöntemlere karşı geliştirilmiş bir tanım. Ve siyasetçilerin iktidar gücünü kullanarak imtiyaz sağladıkları akraba ve yakınlarına işaret ediyor. Uluslararası örgütler, PEP’ler konusunda son yıllarda öyle adımlar atmışlardı ki... Örneğin, dünya genelinde yılda toplam 1 trilyon dolara ulaştığı tahmin edilen rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmesi istenen dünyanın her yerindeki finans kurumlarına PEP’ler için öyle görevler yüklenmişti ki. Buna göre bankalardan bu PEP’leri yakından takip etmeleri ve PEP’lere ait hesaplardaki şüpheli hareketleri de düzenleyici kurumlara bildirmeleri isteniyordu.

    Barzani’ye yakın aile ortak

    Türkiye’de bu Singapur ve BVI firmalarıyla bağlantılı tek bir şirket açılmamışken, 1 Aralık 2009’da bu durum değişti. istanbul’da Oiltrans Petrol Taşıma Sanayi ve Ticaret Limited şirketi kuruldu. 716551 sicil numaralı şirketin hissedarları arasında ise Powertrans’tan tanıdık olan yüzde 25 ile Lucky Ventures yine yüzde 25’le Grand Fortune Ventures vardı.

    Peki diğer yüzde 50 kime aitti? O da Ankara’daki Yazıcı Hukuk Bürosu’nun, 1998’den beri başta petrol, doğalgaz ve enerji projelerinde çalışan avukatlarından Nihal Berker.

    Tabii 100 bin TL sermaye ile kurulan ve tıpkı Powertrans’ta olduğu gibi, Singapur’daki şirketlerin hisselerini avukat ismail Kınoğlu’nun temsil ettiği Oiltrans’ta Berker’in rolü sadece göstermelikti. Çünkü asıl önemli olan kişi, kuruluş sözleşmesinde Berker’in hisselerini temsil etmek üzere şirket müdürü olarak atandığı belirtilen Irak uyruklu Muhsen M. Nazer Amen Amen’di.

    Başka bir deyişle, tıpkı Reza Zarrab’ın akrabaları gibi, Bakanlar Kurulu’nun 22 Mayıs 2013’te aldığı bir kararla Türk vatandaşlığına geçip Muhsin Nezir adını alacak olan işadamı. Nitekim Oiltrans kuruldu.

    On bir gün sonra... 14 Aralık 2009’da istanbul’da Muhsen M. Nazer Amen Amen’in yüzde 50 ortaklığıyla başka bir şirket daha sessiz sedasız faaliyete geçti.

    Beş bin lira sermayeyle kurulan, 717758 sicil numaralı “Yüksek Enerji Limited”in diğer ortağı da yine Irak uyruklu Adeeb Mohammednadheer Ameen Ameen’di.

    Ve bu uzun isimli kişinin sicil memuruna verdiği “282/40 Ainka- wa St. Erbil, Irak” adresi ise UB Holding’in Erbil’deki ofisinin bulunduğu yerdi. Velhasıl sonunda sınırın öteki tarafındaki ortaklar da bulunmuştu. Barzani Ailesi’ne çok yakın olan ve 1990’lardan beri istanbul’da iş yapan Nezir Ailesi.

    700 MiLYON DOLAR KAZANÇ

    Tolga Tanış’ın Singapur’daki şirketlerin gizlemeye çalıştığı bilançolardan elde ettiği veriler ile bu şirketlerin Türkiye’deki iştiraklerinin finansal sonuçları 31 Temmuz 2013 itibarıyla 673 milyon 953 bin 800 dolarlık bir gelire işaret ediyor. Meçhul kişilere Bakanlar Kurulu kararıyla verilen imtiyazdan ortaya dev bir kazanç çıkıyordu. Bağdat yönetimiyle ihtilaflı yapılan ve her şeyin Barzani’nin iki dudağı arasında olduğu bir operasyon.

    Tanış, gizli kalma isteğini şöyle anlatıyor:

    Powertrans’ın gerçek sahibinin kim olduğunu saklıyorlardı.

    1 Siyaseten elde ettikleri imtiyazları perdelemek için.

    2 Yürütülen ticari faaliyetin Bağdat hükümeti nezdinde Irak Anayasası’nın ihlali olarak görülüp bir kaçakçılık faaliyeti gibi ele alınması nedeniyle doğacak uluslararası hukuki sorumluluktan kaçmak için. Türkiye’deki gizliliği ise dört farklı yöntemle gerçekleştirmişlerdi.

    1 Avukatları hissedar yaptılar. Örneğin Yazıcı Hukuk Bürosu’ndan avukat Nihal Berker’in Oiltrans’ın kurucusu gözükmesi gibi.

    2 Başka hiçbir kayda değer ticari girişimi bulunmayan sıradan insanları hissedar haline getirdiler.

    3 Eskiden Çalık Holding bünyesinde görevler üstlenmiş, kendilerine yakın güvenilir isimleri yönetici yaptılar.

    4 Ve kimsenin gerçek sahiplere ulaşamaması için de Türkiye’deki şirketleri Singapur’da kurulan başka şirketlerin üzerinde gösterdiler.

    1 milyar dolarlık iş hacmi

    Sabah ve atv’yi 1.1 milyar dolar teklifle TMSF’den kamu bankaları kredisiyle alıp, daha sonra AKP’ye yakınlığıyla bilinen Kalyon inşaat’a satan Ahmet Çalık, 26 yıldır iş hayatında ve 2.5 milyar dolarlık Çalık Holding’i yönetiyor. Holding Enerji, telekomünikasyon, finans, tekstil, inşaat, ticaret sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Çalık Grubu son olarak tartışmalı Passolig uygulamasının da sahibi.

    ADIM ADIM iMTiYAZ

    2007 Irak Anayasası 140. Madde ülkedeki dev petrol yataklarının bulunduğu Kerkük’ün statüsüne ilişkin sorunun 2007 sonuna kadar yapılacak referandumla çözülmesini öngörüyordu. Bölgedeki Türkmen nüfusu düşünerek Kürtlerin bu referandumla Kerkük’ü Irak Kürdistan’ına bağlamasına karşı çıkan Türkiye plana karşı çıkıyordu. Barzani “Türkiye Kerkük’e karışırsa bizde Diyarbakır’a karışırız” derken Erdoğan 9 Nisan 2007’de “bedeli ağır olur” diyecekti.

    5 Kasım 2007

    Beyaz Saray’da Başbakan Tayyip Erdoğan ile dönemin ABD Başkanı George W. Bush buluştu. Aynı yılın nisan ayından kasıma kadar geçen sürede ilginç bir şekilde; “Türkiye ile Kuzey Irak’taki Kürdistan yönetimi” arasında, daha doğrusu “Erdoğan ile Barzani arasında” bir yumuşama oldu. Bu yumuşamayı en iyi tarif eden kulisi kitaptaki tanımla “iddiayı” ingiliz Economist dergisi yazacaktı: Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Bush’a, Kürtlerin bölgesel hükümetinin tanınması ve PKK’lilere af için söz verdi.

    Mayıs 2008

    Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gazetecilere “Barzani ile güven oluşuyor” açıklamasını yaptı. 8 Ağustos 2008 “Güven”den 3 ay sonra yurtdışında birbiriyle bağlantılı 3 şirket kuruldu. ikisi Singapur, biri Karayipler’deki off shore cenneti British Virgin island’da.

    Eylül 2008

    Şirketlerin kuruluşundan bir ay sonra Türkiye ve PKK arasında Norveç Oslo’da barış görüşmeleri başladı.

    Ekim 2008-Mart 2011

    Türkiye ile Irak Kürdistan yönetimi arasındaki sıcaklık her geçen gün arttı. Erbil’de 2010’da Türkiye konsolosluk açtı.

    25 Mart 2011

    Powertrans adlı şirket Esentepe’deki Maya Akar Center C Blok’ta yer alan 4/24 numaralı ofiste 50 bin TL sermaye ve 770581 sicil numarasıyla kuruldu. Faaliyet konusu kuruluş sözleşmesinde şöyle belirtilmişti: Türkiye içinde ve dışında petrol boru hatları inşa etmek; ettirmek; inşa edilmiş petrol boru hatlarını devralmak, satın almak veya kiralamak, petrol boru hattı veya diğer taşıma araçlarıyla ülkeler arası ve transit olarak petrol nakliyatı faaliyetinde bulunmak. Kurucular ise yüzde 50’yle Singapur merkezli Grand Fortune Ventures (Büyük servet girişimleri) ile istanbul Ümraniye’de oturan Ahmet Muhassıloğlu gözüküyordu. Her iki ortak da ismail Kınoğlu adlı avukat tarafından temsil ediliyordu.

    29 Mart 2011

    ilk defa bir Türkiye Başbakanı Erbil’e ziyarette bulundu. Erdoğan “Değerli dostum Sayın Başkan Barzani” diye konuştu.

    21 Nisan 2011

    Powertrans firmasının yüzde 50 ortağı gözüken Ahmet Muhassıloğlu aradan bir ay geçmeden hisselerini bir diğer Singapurlu şirkete “Lucky Ventures”a (şanslı girişimciler) devretti. Ortaklar iki ayrı şirketmiş gibi duruyordu. Ancak ikisi de aynı gün 8 Ağustos 2008’de kurulmuştu. ikisi de Singapur Muhasebe Müdürlüğü (ACRA) kayıtlarına göre aynı adresteydi: 112 Robinson Road 12-01 Singapur 068902. Danışmanlık şirketleri de (Sovereign Trust), muhasebe şirketleri de (Red Dot Consult) aynıydı. Powertrans’ın Türkiye’deki ticaret sicil kaydında aynı isim yetkili gösterilmişti: Yong Ngiat Sim. Powertrans yöneticileri bu iki şirketi farklıymış gibi göstermeye çalıştı. Hatta Grand Fortune için sahte bir adres gösterdiler. Ama ACRA kayıtlarına göre şirketlerin faaliyet gösterdiği yer aynıydı. Gösterilen sahte adres ise Singapur’da barlar sokağında, eğlence mekanı olarak işletilen bir binaydı.

    Singapur’daki şirketler daha sonra bugün gizlilik seviyesi isviçre’den bile fazla olan British Virgin Islands’a taşındı. Singapur’daki şirketler kabuk şirket (shell company) olarak kullanılıyor. Özellikle son yıllarda yasadışı iş yapanlar ile servetlerini gizlemek isteyen Rus ve Çinli işadamlarının çok sık yaptıkları gibi.

    12 Haziran 2011

    Tayyip Erdoğan’ın “ustalık dönemi” diye adlandırdığı dönem başladı.

    6 Temmuz 2011

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayından sonra kabineyi 6 Temmuz’da açıkladı.

    7 Temmuz 2011

    61. Hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplandı. Bu toplantıda önemli bir karar alındı. 18 Temmuz 2011’de yürürlüğe girecek bir karardı bu. “Ham petrol ve Jet Yakıtı’nın Türkiye üzerinden kara ve demir yoluyla taşınması.”

    14 Temmuz 2011

    Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 14 Temmuz 2011 tarihli ve 482 sayılı yazısı üzerine 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 55. maddesine göre alınan bir karardı bu. Kararda “Ülke menfaatı açısından gerekli olan hallerde ham petrol ve jet yakıtının Türkiye gümrük bölgesinde karayolu ve demiryolu ile transitinde uyulacak usul ve esaslar” düzenlenmiş ve “işin yürütmesi” Gümrük ve Ticaret Bakanı’na verilmişti. Yani Erdoğan; Türkiye’de kurulu şirketlere ham petrol ve jet yakıtının Türkiye üzerinden transit geçirme izni verme hakkına kavuşmuştu. işin başına da en güvendiği isimlerden Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı’yı koymuştu.

    11 Kasım 2011

    Karar 28109 sayılı Resmi Gazete’den yayımlanarak yürürlüğe girdi

    21 Aralık 2011

    Powertrans şirketi gerekli altyapıyı kurmak için sermaye artırımına gitti. 50 bin TL olan kuruluş sermayesini 10 milyon TL’ye çıkardı.

    4 Haziran 2012

    Ahmet Şadi Güngör şirketin genel müdürlüğünü üstlendi. Bu isim 2007’de AKP’nin Kocaeli milletvekili adayıydı. Şevket Acar da mali işler genel müdürlüğüne getirildi.

    Temmuz 2011

    Sermaye artırımı, ekip değişimi, lisans süresi ardından Powertrans çalışmaya başladı. Ortakları arasında Mehmet Emin Karamehmet ile Mehmet Sepil’in bulunduğu Genel Energy’nin Kürt Bölgesi’nde Tak Tak’taki petrolünü Türkiye’ye taşımaya başladılar.

    Ekim 2012

    Bağdat Yönetiminden ilk itiraz 2012’nin sonlarında duyuldu. Tankerlerin sayısı çok çoğalmıştı.

    11 Aralık 2012

    Tartışmalar Washington’a sıçradı. ABD’liler kamyonlarla başlayan petrol ticareti yüzünden yaşanan Ankara-Bağdat ihtilafında irak yönetiminin yanında durduklarını söylediler.

    Ocak 2013

    Irak Petrol Bakanlığı Türkiye’ye petrol taşıyan Powertrans tankerleriyle ilgili açıklama yaptı. Irak devlet şirketi SOMO’nun Irak’tan petrol ihracına yetkili tek kurum olduğunu, bu kuralı ihlal eden şirketlerin kargolarına el koyulacağını duyurdu.

    Aralık 2013

    Kuzey Irak’tan Türkiye’ye ham petrolü taşıyan kamyonların dışında bir de boru hattı yapılacağı konuşulmaya başlandı. ABD durumdan hoşlanmadı.
    --- alıntı ---

    http://www.cumhuriyet.com...adina_petrol_kiyagi.html#
    4 ...
  27. 63.
  28. tarihte ingiliz ve amerikan kucağından inmemişlerin bağımsızlığı nereye kadar. başlığı düzeltin bari.
    1 ...
  29. 64.
  30. 65.
  31. hani olmazda diyelimki öyle bir devlet kurdunuz ve bizde araya berlin duvarı gibi bir duvar çektik. hani hiç bir şekilde bir bağımız kalmasın diye. eminim açlığınızdan geberirsiniz. birbirinize girersiniz.

    (bkz: alışmadık götte don durmazmış)
    4 ...
  32. 66.
  33. 67.
  34. bu başlıktaki yazılarımda genel olarak adım adım kürdistan'ın ayrı bir devlet olarak kurulduğundan ve akp'nin buna ön ayak olduğundan örnekleriyle bahsettim.

    "bağımsız" sözüne takılanlar olmuş!
    iyi de güzel insanlar Türkiye Cumhuriyeti ne kadar bağımsız?

    - abd "otur oturduğun yerde" dediği için dünya liderimiz hala gazze'ye gidemedi!

    - çin uzun menzilli füzelerinin daha ucuz ve yerli üretimi teşvik ettiğinden dem vuruyoruz. daha parasını verip çin'den füze alamıyoruz!

    - azeri gazını türkiye'ye ve avrupaya getirecek tanap projesine %30 ortağız.
    ama parasıyla doğalgazı kandaşımızdan bile alamıyoruz.
    2018'de azerilerden alacağımız gazın oranı %15'e çıkacağı için seviniyoruz!
    rusya ve iran'a daha çok bağımlıyız!
    ki rusya'nın canı sıkıldığı zaman ukrayna'ya doğalgazı kestiğini unutmuş gibi yapıyoruz!

    - abd ne isterse ortadoğu'da onu yapıyoruz! bi de pek matah bir şeymiş gibi ilan ediyoruz!
    bop eşbakanıyız diye!
    işte gördük bop'un sonuçlarını.
    islam coğrafyası yangın yeri!

    - istihbaratımız evlere şenlik!
    ülkenin üst düzeyini en gizli toplantılarını dinlemeyen kalmamış!
    abd, ingiltere, israil, almanya hatta kanada!

    - yunanistanla savaş planımız adliye koridorlarında!

    - devletin en mahrem yerlerine bile saçma iddialarla girildi! olası bir savaşta işgale karşı koyacak sivil kuvvetlerin (kuvayi milliye) listesini yabancılara "özel" paşaların eliyle teslim ettik!

    - 3-5 tane kıçlarından uydurulan belgelerle savaşlarda şehit olmayacak kadar subayımızı kurban ettik!

    - ülke sıcak para ile dönüyor! gırtlağımıza kadar borçluyuz. adamlar canı istediği anda %20-25 fakirleştiriyor bizi!
    keriz gibi söğüşleniyoruz! faiz lobisi masalları ile uyutulurken "borç yapanın faiz ödeyeceği" gerçeğini atlıyoruz!

    - biz şimdi emir eri olarak büyük ihtimal abd'nin musul'a operaysonunda yer alacağız!

    ***
    Atatürk ne güzel demiş.
    "ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlıktan bahsedilemez" diye.
    biz nato'ya girmişiz.
    sonrasında marshall yardımları vs. derken önce para almışız!
    klasik kural tekrarlanmış "bugün para alan yarın emir alır" 1948-1951'den başlayarak da artık bağımsız bir devlet değiliz!
    önce üretimimizi bitirmişler.
    sonra borçlandırıp ithalata bağımlı hale getirmişler.
    sonra borçları tahsil başlayınca özelleştirebildiğimiz kadar özelleştirmişiz.
    servet satan hayırsız evlat gibi olmamıza rağmen bununla övünmüşüz.
    satacak şey kalmayınca sıra toprağa gelmiş!
    önce inşaat yoluyla başladı!

    sonra ege'de adalarımız yunanistan'a peşkeş çekiliyor!
    kıbrıs'ı rumlara vermek için gün sayıyor akp!
    yakında kürdistan kurulunca güneydoğu gidecek!

    biz hala rüya alemindeyiz!
    1 ...
  35. 68.
  36. IKBY Başkanı Mesud Barzani Atlantik Konseyi'nde konuştu: "Kendi geleceğini belirleme fırsatı referandumla Kürt halkına verilmeli. Bu da şiddetten uzak şekilde, barış, koordinasyon ve anlayış içinde olmalı. Ancak o zamana kadar da sorunların çözümü için elimizden geleni yapacağız. Ne zaman olacağını söyleyemem ama bağımsız Kürdistan geliyor. Referandumumuz olacak ama şimdi IŞiD ile mücadeleyle uğraşıyoruz, o nedenle ertelendi ama yapılacak" dedi.
    http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28937110.asp

    işid için yazdıklarıma bi bakarsanız aydınlanacaksınız!
    birkaç yıl sonrasının dünyası ortadoğu'da işid yok.
    bağımsız kürt devleti var!

    (bkz: akp nin abd ile yaptığı anlaşma)
    0 ...
  37. 69.
  38. Türkiye cumhuriyeti sınırları dışında nerede kurulursa kurulsun s?kimde olmayan oluşumdur. Türkiyede bulunan kürtlerde gidip bağımsız dövletlerinde diledikleri gibi yaşayabilirler.
    5 ...
  39. 70.
  40. kurulsun arkadaş. kurulsun ki sizde rahat edin bizde rahat edelim. herkes kendi evine.
    2 ...
  41. 71.
  42. 72.
  43. icinde kürt kelimesi varsa,kimse beni yanlış anlamasın ırkcı falan değilim lakin küresel dinamikler belli,asla bağımsız ya da maşa olamayacağı kesin olan hayaldir.bir türkiye cumhuriyeti daha bulamazsınız inek gibi sağılacak sömürülecek.
    2 ...
  44. 73.
  45. binlerce yıldır kuramamışsınız yine kuramayacaksınız.

    hadi bizi geçtim sizde böyle bir yetenek yok. yine aynı hüsran. hadi kurdunuz diyelim;

    (bkz: alışmadık götte don durmazmış)
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük