filmi yeni izledim. **
film aynı takva filminde olduğu gibi fitne amaçlı yapılmış.
büşra hanımın söylediği son cümleler çok manidardır.
--spoiler--
"ve masal sona eriyor.tatlı bi rüya sırasında uyanmak gibi.
herşeyin mümkün olduğu bir diyardan uyanmak zorunda olduğumuz soluk bir varoluşa." bu dizelerde sanki bütün kapalı kızlar büşraymış gibi hepsine ders veriliyor. aslında dışarda mükemmel bir hayat seni bekliyor. fakat sen ona ulaşamazsın. çünkü senin hayat tarzın buna engel. aferin. devam edin böyle, sektör ne de olsa elinizde.
"kırık dökük hayaller,ters çevrilmiş kaderler
hep farkında olduğumuz ama reddetiğimiz o mutlak gerçek." bu dizeleri söylerken yobaz denebilecek, katı müslüman genç isteyerek içki içmiş ve bayılmış durumda. burdan aslında hepimiz pisliğiz deniliyor.
--spoiler--
bazen bir su tabancasının bazen de bir türbanın hayat kurtarabileceğini gösteren, sıkıcı ilerlesede, içinde yer yer güzel diyaloglar bulunan film.
--spoiler--
insanlar ilham perisini tatlı, iyi niyetli bir hanımefendi sanırlar. halbuki ne kaltaktır o!
--spoiler--
bahadır boysal'ın baş örtüsü meselesini "kız türbanını çıkarsın her şey hallolur" mantığıyla çözdüğünü zannetttiği filmciği. Değil mi be bahadır herşey ne kadar basit, bak filmin sonunda kız ne güzel çıkardı türbanını herşey çözüldü.
Kendisinin kürt sorunu ile ilgili çözümü kesin kürtler kürtlüğünü bıraksındır. Kendisinin gelecekte siyasete atılmaması dileğiyle. Yanlış anlamasın kendisinden çok var.
Birde kendisine hatırlatmak gerek, senin çizdiğin türbanlı portresi gibi olmayanlarda var diye. Yani baş örtülülerin çoğu senin zannettiğin gibi aynada kendine bakıp iğrenmiyor.
beklediğimi bulamadığım filmdir. bişiler beklediğimden utandığım filmdir.
senaryosunu yazanı bulup odunla kovalamak isteği geldi içimden. yazar olan karakter gibi karakterlerden nefret etmekte haklı olduğumu filmdeki yazar kişisi ispat etmiştir.
mostar dergisi'nde çok doğru bakış açılarıyla kaleme alınan filmdir. dindar ve muhafazakar olunca ev düzeninden tutun da konuşma tarzları bile tek tip olmak zorunda bazı görüşlere göre. yaşamadığın lakin sinemaya aktardığın bir hayat hakkında daha derinlemesine bilgi sahibi olması gerekmez mi insanın? "aytmatov okuyan başörtülü kız" mesela. onlarda bizden biri mesajını vermek için oldukça sığ bir fikir değil mi? sözlük bünyesinde yazar olan başörtülü bayanların olması çok mu garip geliyor mesela?
ayrıca herkesin anlaması gereken en önemli şey kimin ne için örtünüp örtünmediğini biliyor olmasıdır. taklid-i iman ve tahkik-i iman olarak nitelendirecek olursak, gerçekten dinini ve inancını kavramış bayan mahalle baskısı nedeniyle örtünmez. şahsi kararları ve kişisel değerlendirme yetisine sahiptir. bu tür filmler bizim camiamızdan değil de, dışarıdan bize bakanlar tarafından çevrildikçe tam da yazarın dediği gibi "kırık dökük aynalarda kendimizi görmeye çalışmakla" eşdeğerdir.
film bir sömürü örneğidir bu ülkede türban derin siyaset küfür ve sex her zaman dikkat çekmiş ve gereken ilgiyi görmüştür para kazanmak için yapılmış çirkin bi ürün olan büşra amacını açık açık haykıramasada içeriğlede herşeyi anlatmıştır. *
bu gece disko kralı'na konuk olup filmin dikkat çekmemesinden şikayetleri yapanların ağzından buyurulan film. ilgili entryleri okuyunca izlemeyi düşündüğüm halde hevesimin kusağımda kaldığıdır.
ne yalan söyleyeyim büyük bir beklenti ile filme gitmiştim. dünya müminin zindanıdır hikmetinden uzaklaşarak artık daha fazla dünya isteyen dindarlara okkalı bir eleştiri de getirilir diye bekliyordum. büşra'nın ailesi, sözlüsü ve onun ailesi ile arkadaş çevreleri kullanılarak bu yapılabilirdi. defile sahnesinde böyle bir eleştirinin kırıntıları olsa da onu da acayip bir finalle bitirdiler. fakat özellikle ferit karakteri ile zenginleşerek kendinden uzaklaşan müslüman tipi çok iyi bir şekilde çizilebilirdi. fakat inanılmaz sığ karakterler oluşturulmuştu filmde. mesela büşra kendisinden beklenmeyecek yerlere gitmesi başına türlü türlü işler gelmesine rağmen en ufak bir iç hesaplaşma yaşamadı. partiye gidiyor, bilmeden de olsa ot içiyor, bir adamla öpüşüyor ama sanki bunların hiçbiri ilk günahı değilmiş gibi rahatlıkla hayatına devam ediyor. ve ne yazık ki film içinde bir tane bile akılda kalacak ve filmden çıkınca bizi düşünderecek bir diyalog yoktu. yönetmenin derdi bu değilmiş anlaşılan. o dindar olanlar ile olmayanların birbirlerinden nefret etmedikleri bir türkiye hayali ile bu filmi hazırlamış. bu samimi bir çabadır ama ne var ki amaç hoş olsa da çaba yetersiz kalmış.
türbanlıların dünyasıne merak duyan modern kesimin yapmış olduğu ve aslında her zaman yapmış oldukları şey; basit bir senaryo, dışardan bir göz, ucuz görüntüler...
--spoiler--
nasıl bi algıysa artık büşra'nın ailesi eski türkçeyle konuşuyor falan muhafazakar aileler eski türkçe konuşur diğer aileler günümüz türkçesiyle konuşur diye bi kural var da ben mi bilmiorum.büşra'nın da sonunda başını bi şekilde açtırıp herkese derin bi nefes aldırdılar sağolsunlar yoksa napardık. ya bide o değilde adam bıçaklanmış ölecek hala saç kokluyo falan cidden bu kadar büyük bir meselemi bu diye düşündüm adam ölecek kızın saçını gördü diye bi heyecan bi bişi te allam.
--spoiler--