bölge

entry3 galeri0
    1.
  1. bir mekan ve arazi parçası olmakla birlikte, sınırları fiziki ve beşeri faktörlere göre çizilebilebilen alanlardan her biri.
    1 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. Sonunda canına tak dedi bu eski dünya

    Çoban kızı ey Eyfel kulesi köprülerin sürüsü meleyor bu sabah
    Bıktın yaşamaktan eski Yunan’da ve Roma’da

    Otomobiller bile kocamış görünüyor burada
    Bir din yepyeni kalmış bir din
    Bir din kaldı Port-Avion hangarları gibi yalın

    Bir sen ey Hıristiyanlık bir sen eski değilsin Avrupa’da
    En yeni Avrupalı da sizsiniz Papa X.Pie
    Ve sen pencerelerin gözetlediği bir utanmadır alıyor seni
    Sabahleyin bir kiliseye girip papaza içini dökemiyorsun
    Bar bar bağıran el ilanlarını katalogları afişleri okuyorsun
    işte bu sabah şiir nesir için de gazeteler var
    25 santime satılan polis serüvenleriyle dolu romanlar
    Sonra büyük adam portreleri ve daha binbir çeşit unvanlar
    Bu sabah güzel bir sokak gördüm adı aklımda kalmadı.
    Yeni ve pırıl pırıldı bir borazan gibiydi
    Müdürler işçiler güzelim steno-daktilolar
    Pazartesi sabahından cumartesi akşamına dek günde dört kez
    buradan geçerler
    Sabahleyin bir canavar düdüğü üç kez inler
    Öğleye doğru kızgın bir çan havlar
    Bağırırlar papağanlar gibi plakalar, ilanlar, tabelalar
    Paris de Aumont-Thiéville sokağı ile Ternes caddesi arasındaki
    Bu sanayi sokağının güzelliğini severim

    Bu işte o yeni sokak ve sen küçük bir çocuksundur hâlâ
    Yalnız mavi ak giysiler giydirir annen sana
    Sen ki koyu bir dindarsındır ve en eskisi arkadaşlarının René Delize’le
    Kilisenin en çok o görkemli törenlerini severseniz
    Saat dokuzda lambalar kısılmıştır masmavi gizlice yatakhaneden
    çıkarsınız
    Bütün gece kolejin küçük kilisesinde dua edersiniz
    Hiçbir zaman sönmeyen sonsuz parıltısıyla o yakut taşı
    Durmadan alev alev utkusunu döndürür bizlere isa’nın


    Bu o güzel zambaktır hepimizin yetiştirdiği
    Bu kızıl saçlı rüzgârın söndüremediği meşaledir
    Bu o kahırlı ananın solgun kızıl çocuğudur
    Bu daima dualarla dolup taşan ağaçtır
    Bu yüceliğin sonsuzluğun çifte darağacıdır
    Bu altı dallı yıldızdır
    Bu Cuma günü ölen Pazar günü dirilen Tanrıdır
    Bu havacılardan daha iyi uçan isa’dır
    Dünya yükseklik rekorunu elinde tutuyor


    Gözün gözbebeği isa
    Yüzyılların yirminci gözbebeği orda ne yapacağını bilir
    Göğe yükselen isa gibi bu yüzyılda kuş olup uçtu
    Başlarını kaldırıyorlar şeytanlar ona bakmak için uçurumlarda
    Uçmasını bilirse ona hırsız densin diye bağırıyorlar
    Melekler bu güzel uçucunun çevresinde uçuşuyorlar
    Icare Enoch Elie Thyanelı Apollonuis
    Bu ilk uçağın çevresinde dönüyorlar
    Bazı yana çekiliyorlarsa azize Saint-Eucharstie’nin taşıdıklarına
    yol açmak içindir
    Bunlar kutsal ekmeği kaldırarak sonsuzluğa değin yükselen
    papazlardır
    Sonunda kanatlarının kapamadan yere iniyor uçak
    Birden milyonlarca kırlangıçla doluyor gökyüzü
    Derken baykuşlar şahinler bir kanat çırpışta geliyorlar
    Afrika’dan mağripler flamanlar karaleylekler geliyor.
    Sonra şu ozanlarla öykücülerin şişirdikleri Rok kuşu hazretleri
    Pençesinde Âdem babamızın o ilk başını taşıyarak süzülüyor
    Derken ufuktan bir kartal beliriyor çığlıklarla
    Amerika’dan o küçük sinek kuşları
    Çin’den de tek kanatlı çift çift uçan uzun kaygan pihiler sökün ediyor
    işte şimdi de Ruhül-Kudüs güvercin
    O lir-kuşu o göz göz süslü tavus cenaplarıyla damlıyor
    Sonra kızgın külleriyle bir anda her yeri örten
    Kendi kendine tutuşan odun yığını zümrüdüanka
    Öte yandan sirenler korkulu boğazları bırakıp
    Üçü birden güzelim türküler söyleye söyleye çıkıp geliyorlar
    Sonra tümü kartal ankakuşu Çinpihisi
    Uçan makine ile kardeş oluveriyorlar
    Sen şimdi Paris’te kalabalığın arasında bir başına yürüyorsun
    Yanı başında böğüren otobüs sürüleri geçiyor
    Aşkın o korkunç acısı boğazını sıkıyor
    Sanki bir daha hiç sevilmeyecekmişsin gibi
    Eski zamanda yaşasaydın bir manastıra kapanırdın
    Dua ettiğini anlayınca kızarıp bozarıyorsun
    Kendine gülüyorsun sonra da cehennem ateşi gibi gülüşün etrafa
    saçılıyor
    Gülüşünün parıltıları yaldızlıyor dibini yaşamının
    Karanlık bir müzede asılı bir tablo bu
    Ona arada bir gidip gidip bakıyorsun

    Bugün Paris’te dolaşıyorsun kadınlar kan içinde
    Şeydi ve hiç anmayı istemezdim güzelliğin bir geçişiydi bu

    Chartres’da kızgın alevler içinde Notre Dame baktık bana
    Montmartre’da Sacré-Coeur’ünüzün kanı boğdu beni
    Mutluluk sözleri duymaktan yatağa düştüm
    Uğrunda nice şeyler çektiğim aşk utanç verici bir hastalıktır
    O seni avucuna alan hayal boğuntu uykusuzluk içinde
    yaşatıyor seni
    O geçen hayal ki hep yanı başında

    Şimdi Akdeniz kıyılarındasın
    Bütün bir yıl çiçek açan limon ağaçlarının altında
    Bir sandalda dostlarınla geziyorsun
    Biri Nisli biri Mentonlu ikisi de Turbieli
    Deniz diplerinin ahtapotlarını korkarak seyrediyoruz
    Ve yosunların arasında balıklar yüzüyor imgeleri isa’nın
    Şimdi Prag dolaylarında bir hanın bahçesindesin
    Adamakıllı mutlusun bir gül masanın üstünde duruyor
    Düzyazıyla tutup öyküsünü yazacak yerde
    Gülün göbeğindeki uyuyan ziyba böceğine bakıyorsun
    Resmini Saint-Vit akiklerinde görünce donup kalıyorsun
    Ölecek gibi üzüldün kendini orada gördüğün gün
    Sen gün ışığına çıkınca çığlına dönen Lazar’a benziyorsun
    Geri geri gidiyor Yahudi mahallesinin saatinin ibreleri
    Yavaş yavaş sen de öyle geri geri gidiyorsun bu dünyada
    Teperek Hradchin’i ve dinleyerek akşamları
    Meyhanelerde söylenen Çek şarkılarını

    işte Marsilya’da karpuzların arasındasın

    Göblence’da Géant otelindesin işte

    işte Roma’da bir Japon muşmula ağacı altında oturuyorsun

    işte Amsterdam’da güzel sandığın ama çirkin bir kızlasın
    Şu günlerde Leydeli bir üniversiteyle evlenecek

    Latince kiralanır orada odalar 'Cubicula locanda'
    Ben orda üç gece kaldım bir o kadar da Gouba’da hatırlarım

    Paris’te sorgu yargıcının karşısındasın
    Bir cani gibi seni yakalamışlar

    Sen ki acı tatlı yolculuklar yaptın
    Daha yalanın daha yaş denen şeyin ne olduğunu bilmeden
    Yirmisinde otuzunda aşk yüzünden nice şeyler çektin
    Deliler gibi yaşadım vaktimi boşa geçirdim
    Artık ellerine bakamıyorsun hem durmadan hıçkıra hıçkıra ağlamak
    isterdim ben
    Senin adına sevdiğim adına seni korkutan her şey adına
    Dolu gözlerle bu zavallı göçmenlere bakıyorsun
    Tanrıya inanıyorlar dua ediyorlar kadınlar çocuk emziriyor
    Saint-Lazar garının salonunu kokularıyla dolduruyorlar
    Müneccim krallar gibi yıldızlara inanırlar
    Para kazanacaklarını umuyorlar Arjantin’de
    Zengin olduktan sonra da bir gün memleketlerine dönmeyi

    işte bir aile de kırmızı bir diz örtüsünü taşıyor yüreğinizi taşımanız
    gibi sizin
    Ne bu diz örtüsünün ne de düşlerimizin aslı vardır
    Bu göçmenlerin kimileri burada yerleşiyorlar
    Rosiers yada Ecouffes sokağındaki barakalarda kalıyorlar
    Onları çoğu akşamları sokaklara hava almaya çıkarken gördüm
    Satranç taşları gibi pek seyrek yer değiştirirler
    Çoğu Yahudidir, karıları takma saçlıdır
    Dükkânların gerisine çekilip bitkin oturup kalırlar
    Sen aşağılık bir barın tezgâhı önünde ayaktasın
    Birtakım zavallıların arasında ucuz tarafından bir kahve içiyorsun

    Gece büyük bir lokantadasın

    Kötü kadınlar değil bunlar ama hepsinin bir dertleri var
    Hepsinin en çirkin bile âşığına az çektirmedi
    O Jersey’li bir çavuşun kızıdır

    Görmediğim elleri sert ve çatlaktır

    Karnının yara izlerine nasıl acıyorum

    Korkunç gülüşlü zavallı bir kıza ağzımın o gururunu kırıyorum şimdi
    Yalnızsın neredeyse de sabah olacak
    Sütçüler güğümlerini tıkırdatıyor sokaklarda

    Canım bir Metive gibi gece çekip gidiyor işte
    Bu ya o sahte Ferdine ya da o dikkatli Léa olacak

    Ve sen hayatın gibi bu kızgın alkolü içiyorsun
    O bir rakı gibi içtiğin hayatın

    Auteil’e doğru yürüyorsun yaya gitmek istiyorsun evine
    Okyanus ve Gine putlarının arasında uyumak istiyorsun
    Onlar da birtakım isa’lardır bir başka biçimde başka inançta
    Küçük isa’lardır bunlar karanlık umutların

    Allahaısmarladık Allahaısmarladık

    Boynu vuruk güneş

    (bkz: Guillaume APOLLINAIRE)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük