muzdarip olduğum dert biçimidir. kafamdaki o ses hakim olamıyorum, yaptığım her harekette, söylediğim her sözde (hem de kelimesi kelimesine bazen) yakamı bırakmayan o ibnetor sese hakim olamıyorum. Ulan okulda kulaklık takıp müzik dinleyeceğim, aniden atlıyor pezemek, "niye takıyorsun o kulaklığı? insanların arasına girip konuşsana, takılsana. keko musun sen amk? kendini neden soyutluyorsun arkadaşlık ortamlarından?" böyle böyle sürünce işte, kendimi eleştirip, endim olamamaya başlıyorum. bunun gibi çok örnek var. aklıma geldikçe yazarım buraya.
"niye takıyorsun o kulaklığı? insanların arasına girip konuşsana, takılsana. keko musun sen amk? kendini neden soyutluyorsun arkadaşlık ortamlarından?"
buna en büyük cevap susmak olacaktır. cevabını aldıktan sonra defolup gidecektir merak etmeyin.
özgüvensizliktir temel olarak. ama meslek hastalığına dönüştüğü durumlar var. insanların davranışlarını anlama üzerine okunan bir bölüm mezunu olan insan kendi davranışlarının altında yatan dinamikleri de çözme konusunda çok heveslidir. bunun diğer bi boyutu kendini suçlama davranışı olarak ortaya çıkmaktadır. şöyle yapmasam böyle yapmasanvari cümleler direkt olarak üretkenliğe karşı suçluluk duyma dönemini işaret etmektedir.