aşık sümmani

    13.
  1. Abdal tarafından yorumlanmış ervah-ı ezelde dinleyin. Gerisi geliyor zaten.
    4 ...
  2. 3.
  3. 1860 yılında Erzurum'un Narman ilçesinin Samikale köyünde doğmuş,1915 yılında ölmüştür.Asıl adı Hüseyin; aile lakabı Kasımoğulları'dır.

    Sümmani adını soranlara şöyle yanıt vermiştir:

    --spoiler--

    Ben bu aşkın cenunuyam, pirişan derler bize
    Aşk ile sermest olmuşum, zernişan derler bize
    Ervah-ı ezelde Hakk'a ikrar edenlerdeniz
    Saye-i Resulüllah'dan ehl-i iman derler bize

    Ta ezelden Lebbeyk kelamı söyledi lisanımız
    Cemala müşerref etsin halk eden Hallakımız
    Es-Seyyidü'l-Ahmedi Bedevi sultanımız
    Bezm-i tarikat içinde dervişan derler bize

    Elestü bezminde Hakk'a ikrar eyledi ervahımız
    Hamdolsun hamdu senalar, Hakk'a doğru rahımız
    Halife-i ray-ı zemin şahımız, sultanımız
    Tabiatı, vilayeti Ali Osman derler bize

    Adem Safiyullah'dır bizim adımız, ecdadımız
    Vilayetten sorarsan çöl Narman'dır yerimiz
    Sebavetten sorarsan bil Hüseyin adımız
    Aşıkanlar zümresinde kul Sümman derler bize.
    --spoiler--
    4 ...
  4. 8.
  5. erzurumlu türk aşık.

    ----------Alıntı---------------------
    Ervah-ı Ezelde Levh-i Kalemde
    Şu Benim Bahtımı Kara Yazmışlar
    Bilirim Güldürmez Devr-i Alemde
    Birgünümü Yüz Bin Zara Yazmışlar

    Arif Bilir Aşk Ehlinin Halini
    Kaldırır Gönlünden Kil-ü Kalini
    Herkes Dosta Vermiş Arzuhalini
    Benimkini Ürüzgara Yazmışlar

    Olaydı Dünyada ikbalim Yaver
    El Etsem Sevdiğim Acep Kim Ever
    Bilmem Tecelli Mi Yoksa Ki Kader
    Beni Bir Vefasız Yare Yazmışlar
    Yazanlar Leyla'nın Mecnun Kitabın
    Sümmani'yi Bir Kenara Yazmışlar
    ----------Alıntı-----------------------

    abdal'ın yorumuyla bir başka güzel olan türküdür.

    4 ...
  6. 1.
  7. Erzurumlu saz şairidir. Erzurum'a bağlı narman ilçesinin samikale köyünde doğmuştur. doğum yılı tartışmalı olmakla birlikte 1860-62 arası bir tarihtir. Şairin 1912-15 arası bir tarihte öldüğü sanılmaktadır.

    Şiirlerinden kimi örnekler:

    "Benim yazım bilmem ak mı kara mı
    Hiçbir tabib sağaldamaz yaramı
    Yüksek yüksek dağlar almış aramı
    Kavuşmamız oldu muhal ağlarım

    Kanadım yok uça uça varayım
    Dağlara taşlara bir sorayım
    Mümkün değil artık yüzün göreyim
    Yâdıma geldikçe bu hal ağlarım

    Derdim gamım ey Sümmani tükenmez
    Acılaştı hayat meyvası yenmez
    Gönül evi yıkılmıştır şenlenmez
    Hayatımı sarmış melal ağlarım"

    ***

    "Bir adam başına mürit olamaz
    Varıp bir kâmile danışmayınca
    Candan geçmeyince canan bulamaz
    Gönül her eşyaya karışmayınca

    Kâmiller sevmezler kendi payesin
    Onlar kaldırmışlar dünya riyasın
    Kimse bilmez hiç kimsenin mayasın
    Onla kalkıp düşüp konuşmayınca

    Sümmaniyem görmedim hiçbir sefa
    Her sefa dalına konmuş bin cefâ
    Her ne istedinse yokdurur vefa
    Tarikat kulpuna yapışmayınca"

    ***

    "Çoktan beri terk-i vatan olmuşum
    Diyarı gurbette candan usandım
    il kahri çekmeden ömrüm hiç oldu
    Aktı çeşmim yaşı nemden usandım

    Deli gönül ister dağları aşa
    Dünyada ne kaldı gelmemiş başa
    Benim gam yükümü yüklesem taşa
    Taş da dile gelir senden usandım

    Canım kurban olsun merdoğlu merde
    Benim emeklerim hiç oldu nerde
    Sümmani göç eyle durma bu yerde
    Ay yıl hafta değil günden usandım"

    Kaynak: Sümmani - Nurettin Albayrak / Timaş Yayınları - 2001
    3 ...
  8. 20.
  9. ervah-ı ezelde levh-i kalemde,
    Bu benim bahtımı kara yazmışlar.
    Bilirim güldürmez devr-i âlemde,
    Bir günümü yüz bin zâra yazmışlar.

    Gönül gülşeninde har oldu deyû,
    Hasretlik cismimde var oldu deyû,
    Sevdiğim, sevdiğin pîr oldu deyû,
    Erbab-ı garezler yâre yazmışlar.

    Dünyayı sevenler velî değildir,
    Canı terk edenler deli değildir,
    insanoğlu gamdan hâli değildir,
    Her birini bir efkâra yazmışlar.

    Nedir bu sevdanın nihayetinde,
    Yâdlar gezer yârin vilayetinde,
    Herkes diyârında muhabbetinde,
    Bilmem bizi ne civara yazmışlar.

    Arif bilir aşk ehlinin hâlini,
    Kaldırır gönlünden kîyl-ü kâlini,
    Herkes dosta yazmış arz-ı hâlini,
    Benimkini ürüzgâra yazmışlar.

    Olaydı dünyada ikbâlim yaver,
    El etse sevdiğim acep el ne der?
    Bilmem tecelli mi, yoksa ki kader,
    Beni bir vefasız yâre yazmışlar.

    Yazanlar Leyla vü Mecnûn kitabın,
    Sümmâni’yi bir kenara yazmışlar.

    nur içinde yatsın.
    3 ...
  10. 15.
  11. olaydı dünyada ikbalim yaver
    el etsem sevdiğim acep kim ever
    bilmem tecelli mi yoksa ki kader
    beni bir vefasız yare yazmışlar

    Ervah-ı Ezelde şiiri gerçekten çok güzeldir. Bu türküyü söyleyen kişiler de vardır dinlemesi de keyiflidir.

    insanı vefasız bir yare yazmanın o zamanlarda da büyük dert olduğunu belirten halk ozanımız.
    3 ...
  12. 6.
  13. kendisi aşık edebiyatının üstad-ı azamı bilinir ve yaşayan, yaşamış bütün aşıklar kendisine tazimde en kusursuz tabir olarak sümmani baba derler.
    3 ...
  14. 5.
  15. 2.
  16. Rüyada gördüğü, herbirinin başı çevresinde uçuşan yeşil kanatlı 40 güvercin olan 3 derviş, yeşil bir yaprak göstererek üzerindeki yazıyı okumasını istediler. Ancak Sümmani, okuma yazma bilmediğini söyledi. Bunun üzerine dervişler okumayı öğretmeye başladılar. Hüseyin böylelikle yapraktaki G-P-i harflerini seçebildi. Bunlar Gülperinin ilk orta ve son harfleriydi. Dervişlerden biri elindeki boş kadehi havaya kaldırıp indirince kadeh dolmuştu. Sümmaniye uzatarak içmesini söyledi. Aynı zamanda da bunun bir bade olduğunu ve Bedehşah Valisi Abbas Hanın kızı Gülperinin adını fısıldadı. Sümmani, kadehi içtikten sonra vücudunu bir titreme aldı. Daha sonra başları üzerinde uçuşan güvercinlerin arasında bir kızın yüzü belirdi. Dervişlerden biri bunu, Gülperi olduğunu söyledi. Onun da kendisi gibi bade içeceğini ve ömür boyu sürecek bir sevdaya düşeceklerini ekledi. Eğer gözünü kırpmadan bakmazsa kavuşamayacağını ve bu aşkın kıyamete dek süreceğini söyledi derviş. Gerçekten de Sümmani kızın güzelliği karşısında gözünü kırpmadan bakamadı.

    Aşık Sümmani, yıllarca sevdiğini bulmak için yıllarca dolaştı. Ancak kavuşmalarının olanaksızlığını anlayınca köyüne döndü.

    Aşık Sümmani, sonraki yıllarda uzun zamandır birbirlerinin aşıklıklarına ilişkin şeyler duyduktan sonra ancak o dönemde özel bir izinle, Rusyanın işgali altında bulunan Karsa gidip Aşık Şenlikle karşılaştı. Günler süren karşılıklı türkü söylemeden sonra birbirlerini etkilediler ve çok iyi arkadaş oldular. Daha sonra Şenlik&in annesi Sümmaniyi gömleğinden geçirip evlat edindi.

    Yaşça kendisinden büyük olmasına karşın Aşık Ruhsatiyi de etkileyen Aşık Sümmani, birçok genç aşığında yetişmesine de katkıda bulundu.

    kaynak: (Bekir Karadeniz ; 1900'den 2000'e Halk Şiiri, Atılım Üniversitesi Yayınları, 2007)
    esas ismi hüseyindir.
    2 ...
  17. 7.
  18. leyla ile mecnun kitabını yazanlar bu büyük ozanı bir kenara yazmışlar. (bkz: ervah-ı ezelde)
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük