çok zordur bu. hele sen de başkasına aşıksan ve o aşık olduğun kişi de seni zerre umursamıyorsa daha da zordur.
"neden?" diye sorarsın önce kendine. o seveceğine aşık olduğum kişi sevseydi dersin. hadi o olmadı ben onu seveceğime beni seveni sevseydim dersin. ama öyle olmuyor işte.
birileri seni severken sen başkalarını seviyorsun. o başkaları da başkalarını seviyor. zaten o başkaları hep başkalarını sever. sonra hep birlikte mutsuz olursunuz.
henüz lise çağındaysan "kimse beni sevmiyooo" triplerine girersin. "ben seviyorum işte" der biri. ama o biridir işte. "kimse" değildir. ve sen "kimse" nin seni sevmesini istiyorsundur. ama sevmez. dünyadaki son insan olsan yine sevmez o seni. sen de seni seveni sevmezsin zaten.
eğer bencilliğini bir kenara bırakacak kadar tarafsız bakabiliyorsan olaya, egonu bir kenara atabiliyorsan, " benden sana yar olmaz kendi yoluna git" dersin. ama işe yaramaz. gitmez o kendi yoluna. sen de vicdan azabı çekersin.
aslında biliyorsundur. seni seven adam "adam"dır. diğeri de olup olabilecek en tırt insandır. ama işte...
bence "gönül bu.. ota da konar boka da." lafı da burdan çıktı. otları görmesine rağmen bok peşinde koşmak da ancak bir insanın yapabileceği mallıktır zaten.
güzel bir şey değildir. çünkü ben yaralıyım ve kimseyi yara bandı olarak kullanmak istemiyorum. kimsede yara açmak istemem. ah almaktan çok korkuyorum. bu yüzden karşı cinsten kaçıyorum. üstelik güvensizim. yüzüstü bırakılmaktan korkuyorum. birini reddederken çok nazik ve anlayışlı bir şekilde reddetsem de maalesef o kalbi sevmeyerek kırıyorum.
sevmek ve sevilmek isteyeceğim bir gün, bunu da biliyorum. sanırım o gün gelene kadar kendimi nadasa bıraktım.
aşık olan kişi eğer çok değer verilesi, vazgeçilemeyecek biriyse ve ona karşı olan duygular sadece arkadaşçaysa kişiyi mahveden, ne diyeceğini bilememesine neden olan durumdur.