hiç hatasız yaşamak. o kırılacak kötü olacak diye her hareketini temkinli yapmak. sırf kaybetmemek uğruna boynunda zincirle yaşamak. bir gün kaybedildiğinde ise en kötüsü benim hatam neydi diye düşünmekten çıldıracak noktaya gelmek. insan azıcık da olsa kendine yapılan bu haksızlığı meşrulaştırabilse her şey çok daha kolay atlatılırdı sanki.
her şey çok güzel olacak hissiyatına girilmesidir. olumsuzlukları unutursun zannedersin ki hayatın güzelleşiyor o güne kadar yaşadığın tüm acılar silinip gidecek zannedersin sonra bir bakarsın acıların silinmesi şöyle dursun yeni acılar yükleniyor fıldır fıldır.
Hayatımda daha önce hiç aşık olamadım, duygu yoğunluğu müstesna aşkım demekle aşık olamam ben, aşk benim nazarımda çok ötelerde bir duygu çünkü çok temiz afra gibi mesela ay gibi tereddütsüz tam teslimlik göz arkada kalmamalık bir şey, hiç yaşamadım yaşatamadım.
Kendini ona adamak,çok güvenmek,yalan söylediğini bile bile inanmak,herkesin hatta kendinin bile önüne onu koymak,yüzsüzlükle sevmek ne bileyim aşık olmak salaklık aslında.
kavga ettiğim sevgilimle ilişkimizi nasıl devam ettirebileceğimiz hakkında konuşuyorduk. konuşmak için başka mekana gitmeye karar verdiğimizde lavaboya gidip geleceğimi söyledim o da arabanın orada bekleyecekti. çıktığımda yoktu, mekanda oturan bir başka kızın bana acıyarak baktığını düşündüm. dedim kaçtı bizimki, evi de yakın, tabi aşk sarhoşluğu var ya arabaya binmedim, koşuyorum mal gibi. telefonu da kapalı çalıyor kesin kapatıp kaçtı dedim. 2 dakikada koştum evine nefes nefese kalarak, hava da soğuk, baktım yok. kafamda dramatik müzikler çalıyor o an. derken telefon çaldı, neredesin dedi, tuvalete gitmiş o da. telefonu çekmemiş tuvalette, dondum neredesin diyor. yarattığım dramaya bak rezil oldum diyerekten arabanın yolunu tuttum.