aşık olunca etrafa neşe saçmak

entry22 galeri0
    1.
  1. aşkın, "limon çiçekleri" kıvamında bir etabı diyebiliriz buna. karşılık bulamadıktan sonraki sürece hiç giremem, çok dokunaklı. bu kısımla yetinmek yeterli olacaktır.

    "aşık mısın olm, kendine gel" repliğiyle ne zaman karşılaştıysam, içine kapanık, somurtkan ve tripliydim. aşkın böyle bir imajının olmasını içime sindiremiyorum. aşk güzel bir şey.

    ben bi defa aşık oldum. bu neşe saçma olayını nasıl abarttıysam, ruh halimle ilgili gelen sorular aşkla baya ilgiliydi.

    - hayırdır olm, piyango falan mı çıktı?

    - askerlikten muaf mı oldun lan, ne bu enerji?

    yaptığım espriler ve el şakalarının detayına girsem, yıllarca yanaklarımdan makas alınır. o kadar şirin ve çocuksuydu hepsi. o kısacık süreç, aşık olduğum kişinin nişanlı ve yakında evlenecek olduğunu öğrenince yalan oldu. yalan olmalıydı. çünkü delikanlılık kitabının düzenlenmiş son baskısında bile evlilik arifesindeki bir hatuna yazılmak ağır ceza sebebidir. neyse.

    başından beri gariplikler vardı bu aşkta zaten. normalde benim ona çarpıp kitaplarının yere düşmesini sağlamam gerekirken, o bana çarptı ve hamburgerimi yere düşürdü. yenisini almak için çok fazla çaba sarfetmesin diye ilk teklifinde kabul ettim ve toplamda bir buçuk hamburger yemiş oldum. nasıl yetecek öğle yemeğinde bir hamburger diye düşünürken hem de.

    beni çok tatlı ve iyi bir çocuk olarak bulması kaçınılmazdı akabinde zaten. ordan anlamalıydım bi terslik olduğunu ama çok geçti artık. bir süre neşe saçtım etrafa ve gerçeği öğrendikten sonraki sıkıntılı ve uzun süreç, duygularımı yakıp küllerini çaktırmadan bir çöplüğe atmamla son buldu.

    karşılıksız da olsa güzeldi ama. tek üzüldüğüm nokta, istatistiklere göre çeyrek asırda bir aşık olduğum gerçeği. seven kalpler hassas olur. aşk için ölmeli aşk o zaman aşk. olmadı mayami yaparım.
    26 ...
  2. 2.
  3. karşılıksız aşk ise olmayacak durumdur.
    3 ...
  4. 3.
  5. yaşanmış durumdur. yolda yürürken etrafınızda ki herkese gülücükler dağıtmak, 32 dişinizi aynı anda ve sürekli gösteriyor olmak ve en boktan durumlarda bile "olsun ya", "önemli değil" şeklinde tavırlar sergilemek. şeklinde özetlenebilir.
    2 ...
  6. 4.
  7. aşık olan kişinin, dünyayı "toz pembe" görme, herkese hoşgörüyle yaklaşma evresidir. pek uzun sürmez; karşı tarafın tutumları, ilişkinin gidişatıyla orantılı olarak yerini, aşkın başka bir evresine bırakır.
    1 ...
  8. 5.
  9. içi içine sığmamak,tüm dişlerinizin görüneceği şekilde yerli yersiz sırıtmak,dalıp dalıp uzaklara gidip onunla olmak..sonrasında yüzünüzün kızarıp birden sıcacık olduğunu hissetmek.

    ve aranızdaki her diyaloğu 'o da bana aşık' tadında yorumlamak,pür neşe olup aklınıza geldikçe sokaklarda şarkı söylemeye başlamak.

    (bkz: her çıkışın bir inişi vardır)
    2 ...
  10. 6.
  11. hebeley hebeley, horoleyley diye başlayıp, mınakodumundötünüiktiminevladiyelikçamaşırlıipnetorları diye son bulur.
    1 ...
  12. 7.
  13. keşke herkes aşık olsa dedirten durumdur. ortalık güllük gülistanlık olur kesin.
    0 ...
  14. 8.
  15. başlığın ana fikri olan "aşık olmak" tan ele alır isek konuyu. gerçekten insana herşeyin eskisinden, çok farklı göründüğü bir dönemdir. dün sinir olduğunuz şeyler artık gözünüze batmaz. hatta nefret ettiğiniz; görünce yolunuzu değiştirdiğiniz insanlarla sohbet bile edersiniz. otuziki diş meydanda, küçük çocuklar gibi, içinizden seke seke yürüme isteği ile dolanıp durursunuz. içinizdeki mutluluğu etrafla paylaşma isteğidir (bkz: aşık olunca etrafa neşe saçmak).

    okuyup da çok beğendiğim aşk üzerine bir hikayeyi paylaşmak isterim.

    --spoiler--
    Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. ilk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, suya aşık olmuştur. ilk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, Sırf senin hatırın için ey su diye Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba Su beni seviyor mu? diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek, suya Seni seviyorum der. Su, Ben de seni seviyorum der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine Seni seviyorum der. Su, yine Ben de der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya Seni seviyorum. der. Su da ona Söyledim ya ben de seni seviyorum. der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; Seni ben, gerçekten seviyorum. Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez. Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: Çiçeğin bir hastalığı yok dostum Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için der. Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum demek yetmemektedir"
    --spoiler--
    0 ...
  16. 9.
  17. 10.
  18. 500 days of summer filminde çok komik bir şekilde anlatılan eylem.
    0 ...
  19. 11.
  20. bir pembe gözlükle dolaşmak halidir.Aşkın gerçek yüzü ise;

    En sonunda öğrendim galiba ya da kafama vura vura zorla öğrettiler...Neyi mi ?
    Aklımı kullanmayı...iyice tanımadan hiç bir insana bağlanmamayı.. insanları değiştiremeyeceğimi (özellikle yalancıları)insanların dolduruşuna gelmemeyi...Çamura taş atmamayı (mutlaka üstünüze sıçrar)
    Hiç kimse için .Beni takmayanı takmamayı...
    Verdiğim değeri haketmeyen insanları silmeyi...Arkama dönüp bakmamayı...kendime saygımı yitirecek birşey yapmamayı...
    Gözyaşlarımın değerini bilmeyi ve onları değmeyecek şeyler için harcamamayı...
    Bir çift tatlı söze kanmamayı...Ben izin vermeden kimsenin beni üzemeyeceğini...
    Kendimin herşeyden önemli olduğunu ÖĞRENDiM!
    Seni kaybettim ama en önemlisi , kendimi yeniden kazandım..........
    Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır.
    Ve en büyük kaybın onun için harcadığın zamandır.
    Senin aşkını şu gün hak etmeyen,
    Bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir.

    ACIDIR.

    Zamanın gerisinden çıkıp gelir eskimeyen sevgili oysa farketmedi bıraktığı hiçbirşey eski yerinde değildi ki...
    0 ...
  21. 12.
  22. 13.
  23. insanı mutlu eden şeylerin elebaşıysa aşk, varsın hepimiz aşık olup bu güzel elebaşının militanları olalım. (bkz: sevgi kelebeği olmak)
    3 ...
  24. 14.
  25. etrafına neşe saçmak bir tarafa selamlaşmaktan aciz ve buzdolabi gibi dolaşan insanların arasında kalınan bi zamanda keşke herkes aşık olsa o zaman denilesi durum.
    0 ...
  26. 15.
  27. yüzünde şapşal bi gülümseme ile ortalıkta dolaşmaktır.
    0 ...
  28. 16.
  29. aşkın karşılıklı olacağı hususunda şüphelenmeler başlayıncaya kadarki hal.
    0 ...
  30. 17.
  31. Yüzde sürekli aptal bir gülümsemeyle ete, boka, süte herşeye kahkahalar atılması ve sürekli herkesle gerzekce şakalaşmaya çalışarak, çevresini uyuz etme durumudur. Bir süre sonra da hanyayı konyayaı görüp, eski ruh haline hale dönülmesidir.
    1 ...
  32. 18.
  33. 19.
  34. 20.
  35. Sevgi pötürcüğü gibiyim bu aralar, herkese iltifat ediyorum öpüp kokluyorum falan. Renk geldi hayatıma. Aşık olmadan önce nasıl yaşıyormuşum diye sorgulamaya bile başladım. Sabahları alarmdan önce kalkmak için bir sebebim var artık.

    Çok farklı biri oldum ya ben böyle değildim.
    0 ...
  36. 21.
  37. Olur öyle şeyler.

    Aşk güzelleştirir.
    1 ...
  38. 22.
  39. o hormon bende sürekli salgılanıyor işte çünkü her gördüğüm taytlıya aşık oluyorum.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük