Yukarıda yazilanlari canli olarak spontane söyleyebilen kizdir belki... Öyle yarim saat düşüne düşüne yazmak kolay.
izliyorsunuz filmleri, okuyorsunuz kitapları sonra hayallerde yasamaya başlıyorsunuz arkadaşlar. Bu da beraberinde hayallerin gerçekleşmedigi bir hayata sebep oluyor ve depresif hallere girip agziniza burnunuza metal parçalar takiyorsunuz, mutluluğu saçma sapan hedelerde ariyorsunuz, daha kötüsü ise bulduğunuzu zannediyorsunuz ve bu da gereksiz bir ego kabarmasina sebep oluyor. Bu alttan alttan şişen depresyonlar ileride daha bitik ve absürt hayatlarin ortaya cikmasina sebep oluyor...
ister katilin, ister katilmayin kuzum. Dost aci söyler..
arkadaşlar yalanım yok, hayatımda bir kere aşık oldum.
"ya sıkılırsak?" dediğimde korkuyla, önce saçlarımın arasına bir öpücük konduran, daha sonra "Eğer sıkılırsak, bir trene bineriz. Trenin içinde birbirimize şiirler okurken ve hayat hakkında atıp tutarken, soğuk bir şehrin kapısına varırız. Üşüyerek sevişiriz, ısınmayı öğreniriz birlikte. Kalın kazaklarımızla ve kırmızı burunlarımızla kar içinde kalırız, bata çıka gezeriz." diye yanıtlayan bir kadına.
yani diyeceğim şu, budur aşık olunacak kadının taşıması gereken özellik. böyle kırmızı burunlu, böyle çiçekli, böyle şiirli...
