dünyanın en sıkıntı verici işlerinden biridir. kızarıp bozarırsın, 10 lira borç istemek bile, bir kıza ben sana aşığım demekten daha kolaydır. fakat cesaret edip söylersen üstünden kalkacak yükün hafifliğiyle yavşaklığa başlar ve aklına gelen diline gelir, sen artık ağzına geleni söyleyen yüzsüz biri haline gelirsin. hele bide karşılık alırsan sınır tanımayan yavşak olacağın kesindir. *
utanmak, çekinmek, ya ... derse korkusu, aptal aşık ayağına yatmaktır, salaklıktır. konuşamıyorsan o senin beceriksizliğin kardeşim, çekil bakayım abine yol ver bak şimdi nasıl konuşuluyormuş; pardon aaa şeyy ııı... (bu böyle gider) *
normalde bülbülsündür şakırsın gün boyunca bir espri gelir biri gider aman çok eglendik falan derken o gelir başka boyut başka insan o neşeli şirin gider somurtkan şirin gelir tek bir cümle kuramaz çünkü o anda cümle kurmaktan nefret etmektedir.bir yandan gitmesin ister öyle dursun orda bir yandan gitse de kendime gelsem der, içsel çelişkiler yaşatan insanı çift kişilikli yapan bir andır.en iyisi aşık olmamaktır .aşık olmamayı ya da aşık olduguyla bile şakır şakır konuşmayı başarabilene şapka çıkartılır, saygı duyulur , özel ders veriyor ise ögrencisi olunabilir tabi neden olmasın..
herkesle konusup onunla konusurken abuklanan durumdur. ve en beteri artik o seni salak saniyordur. bu durumda en guzeli, kendi arkadaslarinla onun gordugu zamanlarda adam akilli konusmayi basarabilmektir. en azindan arkadas olmaya degecek biri oldugunu dusunebilir, bu iyi bi durumdur, umudu bile insani gulumsetir.
-merhabaj, ben Kerim..sik sik karşılaşıyoduk hani.
+ha, evet, ben Asude.
-memnuj oldumzz.
+ben de..
-...
+..?? evet?
-ben şey diyecektimj
+buyrun?
-ben sana aşık oldumj; bana verir misin Asude?
+ne diyosun sen be?
-pardon..cesaret versin diye iki tek attım ama fazla geldi galiba.
+sarhoş sarkıntı şey.
-müsadenizle bi kusacamj ...Hüüüoooöööö!
Üniversite hayatı boyunca bizzat yaşanan soluğu psikiyatristler de aldıran can acıtıcı durumdur. Allah kimselerin başına böyle şeyler vermesindir. Herkesin üniversteyi lan neydi o geçirdiğimiz günler diye anıp da tarafıma lan neydi o bana geçiren günler diye andıran illetlik durumdur. Dalgalara bakıp zırıl zırıl ağlamak, yakmak için ele alınan sigarayı yemek ve pöhü pühü diye geri tükürmektir. Derin acıyı hissetmemek için sürekli uyumak kalkınca da manyak gibi saatlerce satranç oynamaktır. Kitabın defterin yüzünü açmadan hikmeti nedir bilinmeyen bir şekilde üniversteyi tek dersle bitirebilmektir. Kendinden nefret ettiren, üzerinden kamyon geçmiş bir domatesin bile kendinden daha değerli görünmesine neden olan varlığının yokluğunda kaybolup gitmektir.
eğer ki bu platonik bir aşk ise çok heyecanlı bir durumdur. onu görüpte bir tek kelime söyleyememek sizi üzsede bu acı tatlıdır. sevilen bilmez ama seven aşkından emindir. o aşk temizdir üstat.
eğer ki bu sevgilinizse ayrılacaksınız demektir ya da küssünüz demektir.
eğer ki bu ayrıldığınız sevgilinizse sizi istemiyır demektir. sizi unutmuştur unutmasa da sizi görmek istemiyor sesinizi duymak istemiyor demektir. aşık olan kişiye allah'tan sabır diliyoruz.
+merhaba turşusu, konuşabilir miyiz?
-aa merhaba otuz, tabiki de.
*oh iyi başladık.
+çakmak var mı ?
*senin ben mına koyim otuz.
-eöımm tabi, buyur.
*hadi lan gir lafa koduğum puyol'u.
+ya diyecektim de ımmfs, saçını mı kestirdin ?
*senin gelmişini geçmişini.
-evet ya nasıl olmuş ?
+güzel güzel. açmış seni.
-hih teşekkür ederim.
*aha sevindi yardır oğlum.
+...
-...
*aha kitlendi ibne, eve erken gitmem gerekiyor ayağına kalkayım bari. yine gol olmadı.
+ya evde çoluk çocuk bekliyor da, görüşürüz.
-...
*ehe.
aslında bunu itiraf başlığına yazmalıydım ama buraya denk düştü, yazalım gitsin.
yaşadığım bir olaydır. bir akrabamız (uzaktan) istanbul'dan rize'ye gelmiş yaz tatilini geçirmek için. güzel de bir kızı var ama ben kızı tanımıyordum. neyse bir gün arkadaşlarla denizde yüzüyoruz bunlar da ailecek kalkmış denize gelmişler. çoluk çocuk bir sürü bağrışmalar filan. aramızda yaklaşık 50 metrelik bir mesafe var sahilde. neyse biz kayaya çıkıp atlıyoruz, uzaklara açılıyoruz filan ama ben onları tanımıyorum daha doğrusu dikkatimi çekmiyorlar. bir süre sonra akrabalarımdan biri bana bağırdı. dikkatli bakınca tanıdım. gel şu çocukları kolla da açılmasınlar, boğulurlar filan dedi. arkadaşlara kusura bakmamalarını söyledikten sonra izin aldım gittim yanlarına. bi süre çocuklara mukayyet olduktan sonra sıkıldım. bu olayda bahsi geçen kız da yüzme bilmiyor. çocukları bıraktım. neyse kızın kollarından tuttum hafifçe suyun derin olduğu yerlere doğru götürüyorum ki alışsın. kız biraz derine gidince panikliyor, sürekli bağırarak geri kaçıyor. böyle bir kaç kez denedim baktım kıza yüzmeyi öğretemeyeceğim en sonunda bunun çığlıklarına aldırış etmeden çektim suya. dönüş olmadığını anlayınca sarıldı bana. dünyalar benim oldu. zaten fişşek gibiyim, abazanım, dinamik bir şekilde hayatımı sürdürüyorum. baktım beni boğacak koltuklarının altına iki yandan sertçe vurdum, beni bıraktı. kendisine rahat olmasını ve kendisini bana bırakmasını tembihledikten sonra bunu biraz gezdirdim su yüzeyinde. her neyse, veletler hala bağrışıyorlar orada, hiç dikkatimi çekmiyorlar. hasıl-ı kelam ben o kıza tutuldum. denizden çıktık sahil boyunca geliyoruz bunlar önden gidiyorlar ben de geriden kızın hemen arkasında teklif planları yapıyorum. kız ailesinden bayağı geride kaldı, kenardan da benim yanına sokulmamı bekliyor. çok çabaladım onunla konuşmak için ama olmadı, konuşamadım onunla. o gidiş gitti, hala bekar olduğunu duydum geçenlerde.
bu hikayede bir yetersiz bakiye var, bu entry'i okuyanlara faydası dokunur diye düşünüyorum.
bombok bir durumdur. hele karşıdaki sizin onu sevdiğinizi biliyorsa daha da kötüdür. sakin ol, bir şey yok diye telkin eder aklınca sizi, konuşturmaya çalışır. hey allahım!
babalar herşeyde olduğu gibi bu mevzudada genel-geçer bir kural olan, yemeyenin malını yerler, kuralı geçerlidir.gözlerinin içine mermi gibi bakıp çatır çatır konuşacaksınız arkadaş, seven adam bunu yapar, bu işlerde ödlekliğe yer yoktur.ödlekliğin sonucu hatun kişiyi bi zibidiyle el ele görmek vardır.
