Öyle bir arzudur ki, ellerinizi ele geçirir. Beyninizin komutasından çıkarır resmen. Zor tutarsınız. Sanki krize girmiş dermanını arayan hasta gibidir elleriniz. Yangınlar vardır. Parmak uçlarınıza doğru karıncalanır, hisleriniz kaybolur. Dayanamayıp uzandığınızda, dokunduğunuzda ise; suya kavuşmuş çöl gezgini gibi ateşiniz söner, acısı dinen hasta gibi rahatlar, huzura kavuşan ruh gibi hafiflersiniz. Mutluluğa ulaşırsınız.
tek kelimeyle size dünyaları verebilecek ve tek kelimeyle dünyayı size zindan edebilecek kişiye karşı olan aşkın fiziki boyutunu içeren istektir. hayat sadece düşüncelerden oluşmadığı için aşkı da fiziksel hissetme ihtiyacını gidermek için duyulan istektir.
illa ki sevişmek değildir dokunma arzusu. elini tutmak, saçlarını sevmek, yüzüne dokunmaktır. insanın kalbini titretir.
adama tarifi imkansız garip duygular besletir.. çalıştığım şirkette iyice anladım bunu.
sürekli yanıma gelip omzumu tutarak bir şeyler anlatıyor. sonra monitörden iş ile ilgili yazıları okuduğumuz zaman omzumu sıkıp gülüyor. sabah kahvaltısını bile sürekli benimle yapmak istiyor. ahh yeşil gözlü.. simidi bile kırarak elime veriyordu. öğlen yemek alırken bile arkama geçip sohbet etmeye çalışıyordu. deli şey ya, masama oturuyor ve gözümün içine baka baka konuşmaya devam ediyor. bugün mesela küçük kaselerde sütlaç tatlısı vardı. ben de yemek kaşığı ile tatlıyı yiyecek iken birden elimi tuttu. baktı bana. ben de ona bakıyordum. sonra kendi tabildotundan tatlı kaşığını uzatarak '' bununla ye, zor olur onla '' dedi. şaşırdım. eli hala elimde idi. sanki bir şeyler söylememi istiyor ve masumca bana bakıyordu. ama yemekhanede yalnız değildik. söyleyeceklerimi başkası duyarsa utanırdım. ama ne olursa olsun söylemem de gerekiyordu. söylemeli idim ve daha fazla dayanamayıp o mütiş cümleyi kurdum;
'' amına koyacam hilmi yapacağın işi ha, yeter ulann''
güldü şerefsiz. şükürler olsun bunun bir şaka olduğunu söyledi. gerginmişim çok. yumuşattı sağ olsun. adamın dibisin la hilmi.
yüreğinizi sarmalayıp hayaliyle içinizi ürperten, sesiyle sesinizi titreten, gözleriyle gözlerinize ışıltı veren bir bedene sevginin en saf halinin ruhunuzu adeta bir kafes içine hapsetmesi ve bu kafesin demirleri arasından elleri çıkarmak gibi olup müthiş bir arzu ve aynı zamanda titreklikle sevdiceğin müthiş sıcak bedenine bir haykırış edasıyla yapılan, gerçekleşmesi halinde ruhun arzularını ateşleyen ve huzur veren, gerçekleşemeyip hayalde kaldığında ise umutsuzluğun en derin hissayatını yaşattıran bir eylemdir.