artık insanlar açılımlardan korkar hale geldi. günümüzde haberleri izleyen aşıklar da bundan en çok etkilenenlerden olabilir. platonikler çoğlamıştır belki de.
bir an korkuya kapilmaniza neden olan durumdur.
basinizdan asagiya kaynar sular dokuluveriyormuscasina heyecanlanirsiniz.
aslinda takdir edilmesi gereken bir durumdur, cunku buyuk cesaret ister.
ama... bazen de hatadir.
sonucu "arkadaş kalalım" ya da "ben sana o gözle bakmıyorum" gibi cevaplar olursa açıldığına pişman olursun ya da bunu kendine yediremez takıntı yapar iyice sürüklenirsin.
eğer gerçekten sevilen kişiye açılmak istiyorsa bünye ecel terleri döker deyim yerindeyse. söylediğiniz ana kadar ikilemdesinizdir. 'söylemesem mi? ya reddederse, ya hep çıkarsa hayatımdan' deyip korkarsınız iyice. bunun üstüne eski hatıralar canlanır gözünüzde. eski reddedilişler, eski üzülüşler, eski boğazında oluşan düğümler, karnınızı ve kalbinizi kaplayan karanlık ve sonsuz bir boşluk gelir aklınıza, iyice cayarsınız. 'boşver abi olmaz zaten bu iş. boş yere üzmeyeyim kendimi' dersiniz. çünkü beyninizi hep kötü anıları hatırlatır size. hep ayrılıklar ve reddedilişler. oysa iyi anılar da var. 'seni seviyorum' demeler, başkasının gözlerinde kaybolmalar, öpüşmeler, dokunmalar, sevişmeler... aklınızın size oynadığı oyunun farkına vardığınız anda 'koy g.tüne rahvan gitsin' moduna geçersiniz. 'konuşayım ya, hayırlısıysa olur. hem denemiş olurum şansımı. acaba kabul eder miydi diye kendi kendime yiyeceğime ilerde, şimdi reddedilmeyi göze al' dersiniz kendi kendinize ve sevilene açılırsınız. reddedilseniz bile emin olun kazanan sizsiniz. çünkü korkunuzu yendiniz.
g.t isteyen 1 eylemdir. ama "içimde kalacağına dışımda kalsın" deyürekten işten sıyrılmak lazımdır. zira içe atıldığı zaman şişkinlik yapar, soda moda fayda etmez. iyisi mi 1 an önce yumurtlamaktır bu düşünceyi. sonuç olarak baba alınsa bile insanın içinde patlamasından iyidir.
açılacak şahsiyet karşısındakinin düşüncelerini anlamayıp çok zaman beklerse vah derim o kişinin hâline...*
vay anasını arkadaş, daha beterini gördüm. aşık olunan kişiye açılacağına karşısındakini laflarla sıkıştırıp "sana aşığım" demesini ve aynı zamanda şaka yapmıyor olmamasını ister. o da ayrı bir cinstir efenim. ondan da uzak durulması gerekir.
böyle bir an artık ya msnde ya telefonda mesaj atarak oluyor.e öyle olunca da artık fazla bir heyecanı kalmıyor.karşındaki insanın duygularını hissedemiyorsun bile..
cesaret gerektiren bir durumdur. bunun özgüvenle filan pek alakası yoktur. gerçekten aşık olmuş kişi bütün kalkanlarını indirir sevdiceğinin karşısında. bu yüzden hop diye bir aşamada gerçekleşmez. hesap kitap değildir yapılan. hayal ile hayalkırıklığı arasında defalarca gidip gelir insan. ya hayal kurmaya devam edeceksindir, yada bir hayali gerçeğe dönüştüreceksindir. karar senindir.
bir aşkın içine düşüldüğünde en nihayetinde yapılması gerekendir. zira sonradan her şey için geç olduğunda kişi kendisini zamanında açılamamak sebebiyle suçlayabilmektedir. necip fazıl'ın şu ünlü dörtlüğü bu gibi durumları iyi betimler:
"Geçti, istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?"
sabah uyanırsın karnın ağrır, heycandan ayakta duramazsın neredeyse çünkü bir senedir aşıksındır ona. kıyamazsın hiç. bakmaya doyamazsın. ama çıkma teklifi etmek için değil. bilir çünkü senin ona nasıl aşık oldğunu. görüşmeyelim demek için gidersin. iki yabancı bile olmayalım dersin ve gidersin. o arkandan bakakalır. hareket bile edemez. fakat onunda seni çok sevdiğini anlarsın gözlerine bakamamasından, cümle kuramamasından. konuştuktan sonra yerinden kalkmayıp, düşüncelere dalmasından. konusurken ona bi beklentim yok, olmadı, olmayacakta demenden kaynaklı bir geri çekilişti belki. herneyse böyle iğrenç bişidir bazen bu eylem.