onun yanından geçerken sırf yüzüne bakamadığından yere dikersin gözlerini.. öle başın önünde suç işlemişsin gibi geçer gidersin yanından. için içini yer keşke baksaydım, birşey deseydim diye ama yapamazsın. ~gerçi anlaması lazım insan sevdiğine bakamaz.
hayata dair herşeyin o yüzde olduğunu bilmek,bakmak için heyecan duymak o istekle yanıp tutuşmak , ama baktığında gözlerinde uçurum var da düşecekmişsin gibi hissedip vazgeçme durumudur..
bütün vücut bir olsa da gözlerdeki aşkı saklamayı başaramaz.
duyulan aşktan korkulur.
bu nedenden ötürü gözler kaçar karşıdaki teyzeye, bir türlü siparişi doğru alamayan garsona...
doğru,
ya karşıda ki anlarsa aşkını
ya kullanırsa zaafını.
muhtemelen kıza henüz açılamadıysa o kişinin bu bakışları yanlış anlamasını, kendine güvensizliğini, kendisini ifade edemeyeceğini yada reddedileceğini düşündüğü için gerçekleşebilecek bir eylemdir.
bir saniye bile görsen kalbin çarpmaya başlar, yüreğin ağzına gelir.. gözgöze geldiğinde karnına ağrılar dahi girer. görüş açısından çıktıktan sonra ise özgüven tavan yapar, bir an önce bu kıza neler hissettiğimi anlatmalıyım der insan. bunun için cesareti toplamak zaman alacaktır.
bakma bakma nere kadar lan, ne zaman olayı sevişmeye getirecen? aşk kanda kasıklarda dostum, kaldır kafanı bal dudaklara eriş! kop gel hülyalarından ...
korku durumudur efendim ne olacak başka? yalan mı kendin söylesene, niye bakamıyorsun? bir şeyden korktuğun için değil mi? bir yanda kaybetmenin getireceğini düşündüğün sonsuz azaplar, kaybetme sancısı, burukluk ve sair acı lâhzalarla dolu bir ömür tasavvuru, öte yanda bahtiyarlık ki acının tahayyülü tarafından öyle bir etkiye maruz kalmış ki büzülmüştür bir köşede bu fikrin. bunlar yaşamaktan korktuğun içindir. ama eleştirmiyorum. sadece söylüyorum. sen bakamayadururken aklından daha tatlı resimler geçmektedir. ümit beslemektesindir. ama kendi çabanı asla düşünme. bunlarla yetinedur ve övün. işte burada eleştiriyorum. övünmeni. çaba harca be adam. çaba harca. birazcık bile sevdiğine sevdiğini hissettirdiysen, çekingen tavırlarına rağmen. çaba harca. çünkü sırf senin için değil ikiniz için de var aşk. hâl böyle iken senin yaptığın bencilliktir, sevdiğini de üzersin. ha sevmiyorsa sevmiyor, yahut sevmiyorsa sevdirirsin. -bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?
ayrıldığın zaman da yüzüne hasret kalmak hep onun yanında olmak istemek gibi bir durumda var.
aşk işte böyle saçmalıkları var. neden bakamıyosun ki yüzüne sanki. bak doya doya hele gözlerinin içine hiç bakamazsın.
utanmak, çok utanmak ki yüzüne bakamamak.
-yüzüme bak!?!
-bakamam.
-neden?
-seni seviyorum, seni çok seviyorum.
-gözlerime bakarak söylesen?
-artık hiç bakamam ki.
budur.
bu aşk platonikse, o dünyanın en yakışıklı/güzel insanıdır ve aşık olunabilecek bir sürü özelliği vardır. mesela bakışları.. Uzaktan bakarsın, her hareketini izler, yaptığı bir mimiği, en ufan bir gülümsemeyi bile kaçırmak istemezsin ama tetiktesindir aynı zamanda. o senin olduğun tarafa doğru öylesine bir bakış dahi atsa hemen çevirirsin gözlerini başka bir yere.. korkarsın ona olan aşkını anlamasından ve ona tekrar öyle uzun bakamamaktan.. çünkü sana göre sen ona göre değilsindir ve hiç bir zaman senin ona karşı hissettiklerini o sana karşı hissetmeyecektir.. sanki yüzünden, gözlerinden ona olan aşkın akıyormuş gibi göz göze gelmekten korkarsın, sanarsın ki her göz teması sonun olacak.. Yanından geçerken mümkünatı yok bakamazsın onun oldğu tarafa.. öylesine bile baksa sana kendi kendine küfürler etmeye başlarsın 'bu sefer kesin anladı!! bir daha hiç bakmıcam ona' dersin ama bunların senin uydurduğun şeyler olduğunu, hiç bir zaman söznde duramıcağını bildiğin halde söylersin durmadan.. bitip bitmeyeceği ya da ne zaman biteceği belirsiz bu yolda yürümeye devam edersin başkalarına aldırmadan, seversin onu uzaktan.. Çook uzaktan..
*hiçbir şey yüreğimi okşamadı o sıcak bakışların gibi ve hiçbir şey incitmedi verdiğin acı kadar.. oysa ki tüm üzüntümü yakıyordu bakışların, düşmüştüm sensizliğin bilinmezliğine, bunu da bilmedin!...*