aşık olunan kişinin size beslediği kin git gide büyümüş demektir. düğününe çağırarak acı çekmenizi görmek ona büyük haz verecektir. tavsiyem gitmeyin, ya da tek başınıza gitmeyin.
başa geldiğinde insanı çok tarifsiz duygulara sevk eden bir durum. düşünürsün saçma sapan, lan bana değer veriyor demek ki o yüzden davetiye verdi düğününe çağırdı falan diye. sonra jeton düşer kendine sorarsın, ne saçmalıyorsun oğlum, sen bu kız için deli divane olmadın mı, yemeden içmeden kesilmedin mi, sigaranın alkolün dibine vurmadın mı geceler boyunca diye. acayip çelişkide bırakır insanı. hayattaki en boktan olaylar içinde rahat ilk 5' e oynar bu. velhasıl ben o davetiyeyi aldım ama gitmedim. hani onu veren kişi bilmese kendisine karşı hissettiklerinizi platonikim der geçersiniz ama eğer bunu veren kişi bu aşktan haberdar olarak veriyorsa sadistin önde gidenidir ve acı çektiğini görmek istiyordur.
burdan melankoliye bağlanır durum. mümkünse düğün zamanı geldiğinde yalnız kalınacak bir mekan bulunur, bir miktar alkol bir miktar tütün eşliğinde önce ümit besen'den nikah masası, sonrasında arif susam'dan nikah memuru şarkıları dinlenir. akabinde adnan şenses'ten doldur be meyhaneci ve benzeri şarkılar getirilebilir.
