Daha önce kırılıp uhuyla yapıştırdığın kalbinin bir daha bali ile bile tutmayacağını öğrendiğinde, kendine saydığın yersiz ve her ne kadar saysanda bir gün tutamayacağını bildiğin sözler.
korkmaktır en büyük sebep. bir şeye hiç sahip olmamak, onu kaybetmekten daha iyidir fikrini düstur edinmiş kimse aşık olamaz. hep kaybedeceğini düşünür ve yaklaşmaz aşka. ama hayatın kaybetmeyi göze alanları sevdiğini geçde olsa farkeder.
yıl 2010,
erkek beden ister, kadın şefkat...alışveriştir aşk, bencilliktir fedakarlıktır. dünya ve insan bir denge üzerine kurulmuştur ya hani, işte bi taraf daha çok verince o denge bozulur. biri bedenini biri şefkatini. kadın çok verirse fahişe olur erkek çok verirse yumuşak ve pısırık. denklemi basit çok basit, aslında sadece yetinemiyoruz, çünkü insan olarak bundan daha fazlasını hak ettiğimizi, daha kutsal ve ari olanını bulabileceğimizi düşünüyoruz. daha fazlasını arayanlar ya helak oluyolar aşk dediklerin bokun acısını çekmekten ya da yalnız başlarına ölüp gidiyolar evin bi köşesinde.
"beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz."
Dertsiz başa dert almaya gerek yok diyorum. insan yalnızda yapabilir illa aşık olup mahfolmaya gerek yoktur. Aşk uğruna yazılmış onca kitap onca film zira boşa değildir. Aşığım deyip karşındakinin sadece iyi yanlarını görmek, bulutlarda gezinirken gerçeklerle yüzleşip birden dibe vurmak. Tabi ansızın karşına çıkarsa aşk denen illet o zaman sebep falan fayda etmez.
pratikte tüm geçerliliğini yitiren sebeplerdir. olacağı varsa olur hacı, aşk bu boru değil.
bu arada fuzuli ne demiş, "aşka yürek gerek anlasana her defa yanıyorum ama gitmeliyim."
Hiçbir zaman ilk aşkla devam etmez hayat. Bir şekilde biter ilişki. Yürekteki yara her daim açıktır. Kesilen telefonlar gibi kesilmez eski yaranın acısı.
1. yapacak çok daha önemli işleri olduğu için birey aşık olamıyordur.
2. aşk, meşk gibi duyguların düşkünü değildir.
3. kadın düşkünü değildir.
4. idealisttir ve işine aşıktır.
5. kitapları ve belgeselleri seviyordur.
tamam mı?