insana yapmadığı, yapmak istemediği şeyleri yaptırıyor.
Birgün eline bir kıyafet geçiyor onunlayken giydiğin aklına geliyor. Yıkandığını biliyorsun ama işte o gün üstüne sinen kokusu kalmıştır diye tekrar kokluyorsun sonrasında hissedileni tarif edemem, yaşayan bilir.
Kimilerine göre aptallık bu ve evet ben bu aptallığı yaptım.
Sözlük için değmez ama yine de anlatmaya çalışalım.
Şimdiki neslin ağzına sakız yağdığı " seni seviyorum" sözünü söylemek değil, yaşamaktır. Yaşatmaktır ve hissettirmektir.
Onsuz gece rüya olmamasıdır. Ya da gündüz hayal kurmak onsuz olmaz. Düşünmeden geçen bir an olmamasıdır.
Salak gibi yazıyorum ya ben. * iki kelimeden uzun okuyan var mı burda sanki.
Hep hayatımı kaydırdı. Bunda yalan yok. Çünkü aşık olacağın kişiyi seçemiyorsun. O kaderde yazılı oluyor. istediğin kadar en baştan mantık koy ortaya, "bu iş olmaz" de, kafandan çıkarıp atmayı da başar... Bu tekrarlansın hep böyle, 3-4 kere filan. Kapıdan kovduğunda pencereden, oradan kovduğunda bacadan girsin. Hah işte öyle bir şey aynen. Beni yakaladı. Kendimi aptallıkla suçlayamıyorum, çünkü elimden geleni yaptım.
Hep çok istedim; birinin mutluluğunu kendi mutluluğum kadar önemseyeyim, onunla vakit geçirmekten bir an bile sıkılmayayım, ne öpmeye ne koklamaya ne sevişmeye doyayım, aklımızdan geçenler aynı olsun hatta bazen konuşmaya bile gerek olmasın...kalbimi, ruhumu, bedenimi tamamlayan kişi hayatımda. Hiçbir zaman olmadığım kadar mutluyum bu ilişkimde. Farklı hissediyorum, nihayet aşık olabilmiş gibi. Ne zaman en derinimden bir şey istesem veya dilesem gerçekleşti şimdiye kadar. 2019 hayatıma aşkı getiren yıl oldu.
Sözlük bu geceye kadar düşüncelerimi, sevdiğim şarkıları-filmleri- kitap alıntılarını, "an"ımdan görüntüler paylaştığım ve bunu yaparken keyif aldığım bir mecraydı. Artık bir link bile kopyalayıp yapıştırasımın gelmediği, 15 günde bir kontrol ettiğimde konuşulanlardan midemi bulandırarak kapattığım kısacası beni kendinden soğutan bir yer oldu. O yüzden 2016 yazında başlayan ulusözlük maceramı bu gece sonlandırmaya karar verdim. Profilimin okunduğundan emin olduğum için bu yazıyı yazıyorum.
Kendini sözlükte iki haneli iq'lu erkeklere pazarlamakta hiçbir beis görmeyen 30'luk teyzeler -hele biri duba bacaklarını boktan kombiniyle paylaşıp gözümün kanamasına neden olmuştu bacağına sıçtığımın zevksiz moronu (o kendini biliyor bunu da okuyor haha)- ve bunları yalamaya doyamayan amsalak ordusuyla ben daha fazla aynı yerde duramam.
Sevdiklerim -takip ettiklerim- kendilerine çok iyi baksınlar, yanaklarından çooook öpüyorum. Yakın bir zamanda konak pier'de denk gelebiliriz belki içime doğuyor eheheheh. Birkaç planım var bunlar için bana şans dileyin. Unutmadan, Sana kırmızı ruj ve gülmek çok yakışıyor, hep mutlu ol.
Neyse, sevgilimin yeni solosunu dinlemem gerek.. Bu minik (1.67 pek minik değil ama) aslanın veda vakti geldi...
insanın her yaşta sahip olabileceğine inandığım duygu. 5 yaşında da 75 yaşında da... ütopik gibi geliyor, her yaşta aşık olunabilmesi ama öyle değil.
Sadece aşık olduğumuz şeyler değişir. 5 yaşında bir anne ilgisine aşık olurken, 18 yaşında iki büyük memeye, 25 yaşında olgunlaşmış ruha, 35 yaşında oturmuş karaktere, 45 yaşında çocuklarımıza, 75 yaşında ise zor zamanlarımızda yanımızda olan merhamet sahibine aşık oluruz. Yani insan aşık olabilecek bir şeyleri her zaman arar, bulduğunda da aşık olur.
Elbette bu yüreğinizle ilgili de bir durum. Sevgi üretmiyorsa nefret biriktirirsiniz sadece. Ama sevgi varsa aşık olabilme ihtimali de vardır.
Gerçekten akıllı insan işi değil, elimde olsa bu duygunun elimden alınmasını isterdim. Aciz bizden farkı olmayan olmasa da olur dediğimiz sıradan bir insana bu kadar anlamlar yüklemek yani aşık olmak ve o insanı yüceltmek aptallık. Varlığımı daha kötü yokluğumu bilemiyorum.
Aşk karşılıklı olduğunda mükemmelleşen bir histir aslında tabi karşındakine açılabilecek cesareti bulabilirsen. Aşık olmak istemsiz yapılan ilk bakışta baş döndüren anlamsız bir çıkmaza girmenin adıdır...