Karşılıklıyken dünyada yaşayabileceğiniz en büyük mutluluğu yaşarsınız ama karşı tarafın hisleri bitince ya da bitmese bile sizi terk edince(bitmese terk etmez ama neyse o konuya girmeyelim) dünyanız kararır neye uğradığınızı şaşarsınız. Üstteki yazarın da dediği gibi mutluluğu acısına değmez.
(Üstedit: evet, lara croftt hakli. yaşadığınız süre boyunca aşk var olacaktır.)
bir insanı uzun uzun tanıma uğraşına girmek gibi geliyor bana nedense. tırnaği kırılsa sana anlatıyor mesela.
lâkin, bu 'seni tanımak istiyorum, senden haber almak istiyorum, seni merak ediyorum' duyguları geçtiği vakit sıradan bir insan olmaya başlıyor karşıdaki. hiç unutmuyorum, ağabeyiniz aşık olduğu bir kadından 'artık seni merak etmiyorum' lafini duydu.
Ayrıca, 'aşk ne yeaaa' diyen de ciddi bir ilişki yaşamamıştır büyük ihtimalle. aşk vardır ve büyülü bir şeydir.
Bi ara az daha kendimi bir kadına kaptırıyordum. Hatta kendisini merak etmişliğim bile olmuştur. Fakat sonra bu kadınla konuşunca değmez dedim. Ha çekici bir kadın ama duygusal iniş çıkışları çok fazla. Artık daha dingin bir bayanla halvet olmak istiyorum.
bunu anlamak için nereye başvuyoruz.
belki sadece hoşlantıdır belki sadece onu daha çok gördüğün içindir. belki de ilgi gördüğün için sürüklenip aşığım diye geziyorsundur.
varlığından nasıl haberdar olunacağını sanırım asla anlayamayağım şey, aşık olmak.
Kimyasal bir zehirlenmedir. Matığınız yok olur. Asla yapmayacağım dediğiniz şeyleri yaparsınız. Ve gerçekten aşık olduysanız arkanıza dönüp baktığınızda asla pişman olmazsınız
Zamanla onemsizlesen hayali eylem. Aşk diye bir şeyde yok aslına bakarsanız bir taraf sever diğeri siker adı aşk olur. Sonra yavrum sana ne oldu diye sorarlar sende diyemezsinki beni siktiler ancak aşık oldum dersin.
Karşı cinse duyulan abartılı ilgi ve karşı cinsten beklenen abartılı ilgi, sevgidir.
Gerçekle hiçbir zaman örtüşmez insanların aşkın bir sevgiye duydukları inanç ve istek. kişinin gerçeklik algısında bir takım bozulmalar söz konusudur. kişi dilediği rüyanın içindedir. Bu rüyanın Ardından kalan aşk sürelidir. Aşkın süresi şukadardır gibi açıklama getirir çoğu insan, kimse demez ki yanılginın süresi şudur diye. Elbette ki aşk yoktur. Sürdürülemez olan şey iki kişinin ilişkilerinde büyülü, yüksek bir şey olduğuna dair duymuş oldukları inançlarıdır.
Gerçek, sis perdelerinin arkasında saklanmaktadır. Dagılması için zaman kâfidir. Siz durumun böyle olduğunu bu şekilde açıklanabilirliğini her ne kadar reddetseniz de gerçeği değiştiremeyeceksinizdir. ikili aldanmacanın adıdır işte aşk. insanın aldanışa olan hayranlığı ve ilgisiyse tartışılmaz.
Kimse ne kendisine ne de karşısındaki kişiye olmayacak anlamlar yüklesin. Ya da yüklenmesini dilesin.
Bunu sadece karşı cinse duyulan duygu olarak yorumlayanlar olmuş. Tabi insanın aklına ilk o geliyor ama aşk herhangi bir şeye duyulan yoğun tutku, sevgi ve istek aslında.
Bir insan işine de aşık olabilir. Paraya da aşık olabilir. Kazanmaya da aşık olabilir.
Üstelik şu saydıklarım salt hormonlarla alakalı değil. Geçici değil. Elde ettikçe de kaybettikçe de ona duyduğunuz aşkı artıran olaylar saydıklarım.
Alın size gerçek aşk!
Bir insana aşık olmak karşılıklıysa çok güzel bir his. Ama lanet hormonlar işte. Sanırım en sonunda bitiyor bir şekilde. Ve insana duyulan aşkta insanlar nedense onu kazandıkça eski hisleri barındırmaz oluyorlar. Halbuki her şeyin bir fazlası vardır.
Hep daha fazlasını elde edebilirsiniz.
Bir insanı sevmek iliklerine kadar sömürmek gibi geliyor işte bazen.
Yaşı zamanı yok bunun, dalıp gitmişken suratının ortasına inen Mike Tyson kroşesi gibi nakavt edebiliyor ansızın. Sonra mantığı kaybediveriyorsun. Kendini mantıksızlığın yollarına vurup sürükleniyorsun. Her film mutlu sonla bitmez. Ama yumruğu yedikten sonra kurtuluş yok arkadaş. Kafanda uçuşan yıldızlarla yürüyeceksin o yolda.
halk arasında genel bilinen olarak aşık olmanın "aptallaştırdığı"nın aksine, aslında garip bir şekilde, aşık olunca hayatta ki çoğu şeye de ilgisi alakası artabiliyor insanın. ya da "sevince" gerçekleşen durumdur o da diyebilirsiniz. ee "sevince" ile " aşık olmak" aynı şey değil mi diye aklına da geliyor insanın. ama ufakta olsa nüans farkı var sanki. ya da biz o " aşık olmak" olayında ki ağırlığa kapılıyoruz. öyle bir şey işte. aşık olunca " geçmiş olsun" derler ya hani, mizahi olarak mı artık ne. eskiden niye geçmiş olacak ne güzel işte derdim. öyle olmuyormuş işte. insan kendi kendine vay be diyebiliyormuş. bizzat bazı şeylerin kendi elinde olduğu yanılgısına düşerek.
Birini fiziki anlamda über derecede beğenmek. Ve hep onunla vakit geçirmek istemek. Tabii bunu yaparken bazen ondan kaçmak istersin. Bu da aşkın en çelişkili tarafıdır. Akla mantığa sığmayan özel durumları vardır. Can alıcı noktası ise hep iyi düşündürmesidir kendi bünyesinde.
bir kere aşık olmak diye bir şey yoktur. eğer ahlak düzeyi yüksek, kültürlü bir millet olsak, maymun iştah sahibi olmasak, sadece bir ilişki yaşasak zaten bunlar olmayacak. ne var ki, her duygunun piç edildiği coğrafyamızda bu duygu da doğru dürüst yaşanmamaktadır. kadın, aile, töre cinayetleri vb. sosyal yaşantımız piç edilmektedir. bir ilişkiyi yürütemeyen, sürekli farklı kişilerle ilişki yaşamak isteyen ruhu orospu kişilerin, daha saf zamanlarında sadece bir kere aşık olunacağını düşünmelerinden ötürü önündeki insanı görememekte, geleceğini ve o insanın geleceğini yok etmektedir.