Çünkü insanın içinde hep bir iç sesi vardır. Ya kabul etmezse ya beni reddederse rezil olurum ve bir daha yüzüne bakamam diye insanın kendini bastırması olayıdır. Belki o kişi kabul edecek ya da reddedecek bilemeyiz. işte o utanç ve samimilik insanı tutukluk ile mücadele etmeye zorladığı için eylemi gerceklestiremezsiniz. Aslında böyle olduğunuzu o kişi bir bilse belkide hiç düşünmeden kabul edecek. Hayat müşterek.
sevgilim yokki açılıyım anca denize göle nehre dereye falan açılıyoruz arkadan biri
-çok açılma batarsın veya boğulursun !
diye bağrıyo napıyım şimdi ?
aşık olduğumuz için, çok önemsediğimiz, ince eleyip sık dokumaktan, sakınan göze çöp batacağı misali için açılamıyoruz. eskiden böyleydi sanırım, çekinmeler , utanmalar. erkek için de , kız için de geçerli. yani duygularını şeffaf, açık bir şekilde direkt belli etmek gerekir aşık olduysan ama, bu işin biraz heyecan kısmı, nasıl yöneleceğinizi düşündürebiliyor. lakin şunu da kesinlikle unutmamak gerek. açıldığınız için pişman olmak, o kadar koymaz, bilakis öz güven kazanırsınız, ama açılmadığınız, açılamadığınız için pişman olmak, sizi duygusal anlamda süründürür.
Hayat bunları irdelemeyecek kadar kısa. Sen planlar yapana kadar ömür geçip gidiyor. Ardında bıraktıkları ise sadece pişmanlıktır. En zor adım ilk adımdır derler. O adımı at gitsin sonrası ferahlık. içimde ukte kalacağına cesaretimi toplar sonuçları ile yüzleşirim.
Aşık olmak bu kadar basit bir şey değildir ki zaten. insanlar genellikle doş görünüşünü beğendiği birine aşık olduklarını iddia ederler. Oysa ki o sadece hoşlantıdır. Aşk öyle değil de bir insanın sadece dış görünüşüne değil karakterine, duygularına, kişiliğine vurulmaktır.
Aşk hiç beklemediğiniz bir anda sizi bulacaktır. Siz merak eetmeyin..
Amann açılmayın daha güzel. Uzaktan sevin öyle. Hayaller kurun onunla ilgili.
Açılmak tehlikelidir. Reddedilme ihtimalin vardır ki elindeki tüm umutları alır götürür. Aşkların en güzelidir platonik aşk. Karşılık beklemeden sevmektir. Açılmayın, güzel kalın.
Ha soru vardı di mi; reddedilme korkusu efendim, engel olur açılmanıza, elinizdeki umutlardan mahrum kalmaktan korkarsınız.
Tabulardan genelde. Ya da "ne cevap verir" kaygılarından.
Bir adam çıktı karşıma; ama öyle cinisyet meselesinden değil, tam karşılığıyla "adam". Dedim ki arkadaş, ben seni seviyorum.
Sen beni seversin, sevmezsin bu seni ilgilendirir. Benim seni sevmek için, sana ihtiyacım yok. Hayatımda olursan birlitke mutlu oluruz, olmazsan ben seni severken de mutluyum.
Sonuç, iki yıldır hayatımda. Zaman zaman boğmak istesem de çok seviyorum.
Yıkın tabularınızı, utanmayın, çekinmeyin. En fazla "o" sevmez...
çünkü bizim toplumda sevgi hep ayıp bir şeymiş gibi gösteriliyor gösterilmese bile öyle hissettiriliyor. çocuğunu uyurken seven babalar çoktur mesela. çocuğu sevdiğini bilse dünyalar başına yıkılacak sanki. ama o da öyle görmüştür işte. neyse nesil değişiyor biraz. umarım sevgi dolu bir toplum oluruz diyeceğim ama pek de umut yok hani. öyle bireysel örneklerle de olmuyor bu iş.
Ne kadar salak insanlarsınız ya. Önce bi kendi değerinizi bilin. ne kadar değerli oldugunuzu ve sevginizin de ne kadar değerli olduğunun farkında mısınız? Ve siz milyonlarca insan içinden birini seçip (bu seçebilme işlemi apayrı bir mevzu zaten) sevginizi ona vermek istiyorsunuz ama korkularınız bilmemneleriniz önüne geçiyor bu sevginin. Şimdi düşünün bakalım, önüne bir şey geçirebildiğinize göre gerçekten seviyor musunuz?
Sizin gibi o da insan yani sevginizi abartın ama bu konuyu abartmayın. Söyleyin gitsin şimdi onlar düşünsün. Kabul etmezse de sevginizi hak edecek başka birini bulun zaten bu devirde bu işler artık çok kolay. Kendinizi üzüp içinizi daraltmayın öpüyorum cesaretinizden.