sevgiliye o kadar ümit verdikten sonra bir anda terketmeye bahane olarak gösterilen, "ben" duygusu tavan yapmış modern insan davranışı. "aşık olduğumu sanmışım" diyerek ilişki bitirilir. "pardon" şeklinde özür dilenerek de herşey tatlıya bağlanır. anlayışlı, modern ve mantıklı olmanın tadına varılır.
onun için ölürsün, ağlarsın, herşeyinden fedakarlık edersin..niye?? çünkü kendi çapınca ona aşıksındır. sonra zaman geçer, hiçbişi olmamıştır o insanla aranda. ohoo hayatından kimler gelir kimler geçer..sonra bigün eşyalarını karıştırırken eski günlüğün, ona ait bi sözün, bi şiirini bulursun ve kendi kendine gülümsersin. aşk olamazdı ki zaten bu eğer bi zaman sonra unutup gülebiliyorsan. aşk sanmışın, o kadar kendini paralamışın..aslında hissettiğini sandığın şey aşk değil, çocukça masum bi beğeniymiş.
ete kemiğe bürünmüş olana, "real"e aşık olmaktır.
zira ancak bir "ideal"e aşık olunur.
Dolayısıyla karşınıza çıkan gerçek kişiye duyulan aşk, aslında "aşık olduğunu sanmak"tır.
genelde sahıstan ayrıldıktan sonra pişman olduğunuzu itiraf edemediğiniz için ben hiç aşık olmamışım ki aşık olduğumu sanmışım diyerek kendımızı kandırırız.
bazen de cinsel arzuların kabarmasını aşk zanneder kişi. paylaşımın sadece cinsel temas olduğunu farkedemezse eğer kendini kandırmaya devam eder fakat an gelip de cinsel arzular bittiğinde aslında hissettiği şeyin aşk olmadığını anlar.
insanın boşluga düştüğü anların sanısı. kalbin çarpar, heyecandan elin ayagına dolaşır, hayal edersin, ümit beslersin. ama asık oldugunu sandıgın ınsanı tanıdıktan sonra o aşkı kendı kendine yarattıgını anlarsın. bu aşkın bir ömür süreceğini sanma durumuyla alakalı degıldır. cok guzel bır ask yasar, yasatırsın ama aşk elbet biter. gerıye dönüp ''ben asık olmamısım'' dersen kendıne yalan söylemıs olursun.
(bkz: hiçbir aşk sonsuza dek sürmez)
yanılsamalardan bir yanılsama.
işin en aldatıcı yanı, aşk bittiğinde, şöyle bir geriye dönüp bakınca, hareketlerin, duyguların, yapılan her şeyin insana gerçekçi gelmemesi. bir insan bir başka insana saatlerce susabilir mi? bir kişi en hızlı kaç saniye içinde özlenebilir? kaç dakika haber almadığınız bir kişinin başına kötü şeyler gelmesinden endişe edersiniz?
aşk, bütün bu sorulara verilecek en mantıksız cevaplar bütünüdür. bir gün bittiğinde ise, cevapların mantıksızlığı gözünüze çarpar. derken, psikoloji denen illet girer araya. açıklarsınız: aslında şu sebeple birine ihtiyaç duyduğunuzu, onda farklı şeyler aradığınızı, aslında hiç olmayacak bir işe kalkıştığınızı.. falan falan işte..
aşk, sanrıdır. yaşanan her şey, bittiğinde mantıksız ve gerçek dışı gelir bu yüzden. şimdi, geçmiş bütün aşklara baksak, gerçekten bittiyse ve başka aşklara hazırsa insan, yaşanan her şey yalan gelir. hiç olmamaış gibi.
üzgünüm, ama aşık olduğunuzu sandığınız dakikalarda, gerçekten aşık olma ihtimaliniz yüksek.
yine de editlemek isterim, keşke istediğimiz zaman, istediğimiz aşk hakkında "aşk olduğunu sandım" diyebilseydik. gerçekliğinden şüphe duyamayacağınız aşklar bitiriyor sizi zaten. gerçek sanıyorsunuz, sandığınızı hiç düşünmüyorsunuz ve hayat kilitleniyor.
ufak bir kalp çarpıntısını aşık olmaya yormaktır. bazen olur hani, deli gibi aşık olduğunu düşünürsün, onu elde etmek için bin türlü cinlikler, şirinlikler yaparsın. sonunda belki de onu elde edersin ama; bu sadece egonu tatmin etmekten başkası değildir. elde edersin ve aşk dendiğin o yalancı his de biter. ne bir aşk kalır, ne de bir değer...