sonsuz bir girdaba doğru sürükler insanı, çıkışı olmayan kendinden başka kimseye zarar vermeyen içini her gün her saat kemiren bir virüs. Dersin ki bilmesin, gururlu kızsın ya, çok bilmişsin ya, söylemiyim ilk adımı o atsın ki değerim olsun dersin. sonra bir bakmışsın gelen yok giden yok. Dersin demek ki sevmiyor demek ki hoşlanmıyor beni sevmeyeni bende sevmem amına koyayım unut gitsin! ama her unutuşun da her unutmaya çalışışın da daha güçlü daha kuvvetli döner. ve en kötüsü o kadar alışırsın ki bu karşılıksız sevgiye(?) bir süre sonra öz güvenin sıfırlanır. hiç açılamazsın, gücün kuvvetin kalmaz kalbinle, gururun savaşını hep gururun kazanır, her gün ölürsün, sessizleşirsin sakinleşirsin arkadaş çevren azalır, bilim kurgu filmlerine bile ağlamaya başlarsın. yapmayın, sakın yapmayın hoşlandığınızı hisseder hissetmez gidin konuşun, yoksa benim gibi bir ömür acaba o da beni seviyor muydu soruları gece uyumadan önceki son hatırladığın şeyler olur.
bakışlarınla belli edersin ha o zaman hiç bakma yüzüne
konuşmalarınla belli edersin ha o zaman hiç konuşma onunla
bu sefer de yokmuş gibi davranamazsın; sonuçta belli edememek imkansız..
belli etmemeye çalışırsın ama belli ettiğini düşünürsün. sonra gider açılırsın belki de öğrenirsin ki tahmin bile etmezmiş. karşındakine kusur bulmaktansa kendinin iyi rol yaptığını söyler sıyrılırsın işin içinden. nihayetinde aşık olmak ve saklamaya çalışmak yorar insanı. aşk yorar insanı.
Yaptigim eylemdir. Canim hocamin derslerinde onu yakindan gormek icin en one oturuyorum ama dersle alakam yokmus gibi davraniyorum kitabi falan karaliyorum, yanimdakiyle konusuyorum. Hocacigimla gozgoze gelmemeye calisiyorum.