valla erkekler için en hayırlı kadındır..
bi uzak dursun kardeşim, gelip de asabımızı bozmasın aşk diye adlandırdığı ruh hastalığıyla..
aferin kızlar aynen böyle devam..
Uzak duruyordur çünkü yakına gelse de onun adına bi şey değişmeyecektir. Mesela kendi adıma bir üniversite öğrencisiyim. Ailemin yanında kalıyorum ve geleneksel bir ailem var.
birinci neden: Aşık mıyım değil miyim bilmiyorum. Çünkü daha önce hiç böyle bi şey yaşamadım.
ikinci neden: aile. onlardan gizli bir şey yapmam ben. Bi şeylere başlasam da akşam altıda yedide evde olmalıyım. Vakti gelince karşı mı çıkacaklar tabi ki hayır. Daha okulun bitmesine üç sene var. Okuldan önce evlilik gibi bir olay olamaz. Ki her kızın kafasında vardır bu hemen de evlilik! kezbana bak demeyin bu böyledir. O üç senede biz birbirinizi tanır muhtemelen tüketir, ayrılırız.
Üçüncü neden: tam olarak tanımamak. Ya düşündüğüm gibi biri değilse düşüncesi. Hem üzülürüm hem üzerim korkusu.
Dördüncü neden: şimdi ben gittim açıldım diyelim. O da sevdi. Işler yolunda gitmedi ayrıldık. Muhtemelen üç sene daha hafta içi hergün saat 8.30 da sizlerle birlikteyiz. Öyle yüz yüze bakıp gidip başkalarıyla kırıştıracak kadar geniş mezhepli değilim. Ayrılmış da olsan içinde bi şeyler kalır kanlı bıçaklı ayrılmamışsan. Yani tek atış hakkın var. Doğru kişiye vurdun vurdun. Vuramadın bütün bir okul popülasyonu elimine oluyor.
Beşinci neden: bir arkadaş bu sevgililik dönemini demo oyunlara benzetmişti. Ne yapayım ben dört takımla yapabildiğin maçı? da demişti.** çok uzatmamak lazım. Risk budur deyip altı ay sonra nişan bir sene sonra da nikah. Özgürce yaşa sonra ne yaşıyosan.
Aslında en önemli neden ilk neden. Ondan emin olabilseydim kalan herşey önemini kaybederdi. Gider söylerdim.
Edit: bir de reddedilme meselesi var ki o evlerden ırak. Aman aman..
karsi taraf da ona onun kadar asik olabilir. kadin bunu biliyo olabilir. tam tersi de olabilir.
ama her sekilde, kadin askini kucaklamak yerine karsisinda duruyosa, aci cekmekten korkuyo demektir.
illa gecmiste birilerinin onu incitmesine gerek yok. adamdan kacmak, uzak durmak, nolursa olsun. hepsi ayni kapiya cikiyo. askin kendisinden korkmak, askin kendisine guvenememek.
dipnot: hic asik olmadim ama bence ask basit bi sey degildir. belki de cok basittir, ben onu zora laik hayal ediyorumdur.
Kısacık hayatta egolar saçma tripler ve aslında engel bile sayılmayacak nedenler yüzünden güzelim duygulardan uzak durmak enayiliktir. Öleceksiniz gençken tadını çıkarın. Evet.
Bi adam birinin hem mutluluğu hem mutsuzluğu olabilir mi, olabiliyormuş...
Her seferinde ondan uzak duracağına dair söz verir kendine. Tamam bu sefer son der. Kendi kendine karar verir bir daha yenilmeyeceğim sözlerine diye.
Ama böyle olmaz. Erkek kadını yine alır yakınına. Kadın tekrar mutsuz olmanın tereddütü ve çaresizliğin korkusuyla kalır. Bir yandan da mutludur sevdiği adam yanında olduğu için. Anın tadını çıkarmaya bakar. Tüm üzüntülerini unutur. Bi anlık tabiki...
Halbuse böyle yapacağına adamın üstüne üstüne gitse kendisi için daha iyi olacaktır.
istemdışı olan "aşık olma"nın hayatına katacağı olumsuzlukları görmüş ve istemli olan "uzak durma" ile engelleyen kadındır, aşık olunmaması gerekense aşık olduğu iyi yapıyordur, alkışlanasıdır...
durduk yerde kendine yeni bir dünya, yeni uğraşlar, yeni arkadaşlar edinmeye çalışan kadın..
savaşın ortasında düşmansız kalan ordu gibi.. en baştan kurgulamak zorunda her şeyi..
kendini filmlere, kitaplara, daha önce umru bile olmayacağı detaylara kaptırabilmek için uğraşmakta..
aklı tek yerdeyken ordan uzak durmak için ayaklarını kendine dolamakta..
böyle de mutlu olduğuna inanmak için elinden geleni yapmakta..
aynada gördüğü suretle göz göze gelmemek için,
"o"nun adını aklından geçirmemek için,
"o"nu hatırlatan şarkılara kulaklarını tıkamak, replikleri yanlış anlamak, "yer"lerden uzak durmak için..
önceden bin kere üstünden geçtiği "hikayesi" hiç olmamış gibi davranabilmek için..
kendini paralamakta..
belki, ağlamadan geçirebildiği saatleri saymakta..
arada aklını dağıtabilirse gerçekten, yanına kar kalmakta..
telefonda gözünün ucu ama..
düşüncelerinin yarısı "o şimdi ne yapıyor"da..
aradan minik senaryolar hesaplamakta..
"şu köşeden dönse şimdi" diye kulağına fısıldayan iç sesi susturmaması beceriksizliğinden değil, umudundan hala..
ekşi'den alıntıdır. uyumuycam nickli bir yazarın yazısı. normalde hiç alışkanlığım değildir kopyala-yapıştır yapmak ama bu seferlik bir istisna yapmanın zararı olmaz diye düşündüm. ekşi'de hesabım olmadığı için buraya yazdım ki yazarına tribute olsun en azından...
her yerde bu kadar benzer ve bu kadar kontra-uyumlu (her ne demekse) hayatlar yaşanıyor aslında.
