aşk diye bir şeyin olmamasından ötürüdür. aşk denilen şey, sevginin içinin boşaltılmış bir ifadesiyle kapitalizmin bir aracı haline getirilen paranoyak-varsayımsal zihinsel bir hastalıktır.
konuyla ilgili bir hikaye vardi. şöyle yaklasik olarak.
adamin birinin esegi kaybolmuş. aramis heryere bakmis bulamayinca sonunda gitmis camiye. hocaya durumu anlatmis yardim istemis. hoca tamam demis ben hallederim.
neyse cikmis hoca vaaza anlatmis da anlatmis. en son cemaate donmus. ey cemaat aranizda hic asik olmayan var mi? cemaatten iki kisi el kaldirmis hocam biz hic asik olmadik demisler. hoca esegini kaybeden adama donup demis ki: evlad esegin bulunana kadar al bunlarla idare et.
ilk ask deneyimi bokla sonuclanan insanin yasadigi sorun. eh hal boyle olunca bunye kendine bir duvar oruyor dolayisiyla ikinci deneyimler icin sans kalmiyor/azaliyor. yapmayin kardeslerim ne firsatlar kaciyor bir bilseniz. (bkz: ben ettim siz etmeyin)
inanmamaktan ileri gelir. sahtelikten can çekişen dünya için gerçekçiliktir. fedakarlık kelimesinin yok olduğu zamanlarda doğaldır. olabilene şaşmalı. ve alkışlamalı.
''şimdi kimseye aşık olamıyorum desem, sözlükteki güzel karılar -lan bu kimseye aşık olamamış kim bilir ne şahane hatunları reddetti- diyerek bana yazılsınlar'' düşüncesinin sorun haline getirilmesi sorunsalıdır.
bende olan sorun. ya da sorun demeyelim ona biz. ben sanırım böyle daha mutluyum hacı. sevgilime en fazla 1 ay dayanabiliyorum. yoksa sorun büyük mu la ?