öyle bi yanmıştır ki insan, yoğurdu üfleyerek bile yemekten korkar. bi ihtimal kor olursa düşüncesi kaplar benliği. tekrar hüsrana uğramaktan korkar. yalana tabi sevgiler çürütür ruhu cünkü. gurur kırılır, içindeki duygular paspas olur, erkeklik/kızlık onuru yerle yeksan olur korkusu en baş sebeplerdir.
çok basittir. yaşınız 10 iken aşık olmak çok kolaydır. karışınızda ki kızı pek sorgulamazsınız ve 10 yaşında da cinsel bir temas isteği yoktur, aşık olmuşsunuzdur işte. ama aradan yıllar geçer ve 29 yaşına geldiğinizde karşınıza bir kız çıkar. hoştur, güzeldir, sever sizi; sizde onu seversiniz. amma ve lakin kızın amiyane tabir ile "lan buda diğerleri gibi kaşar olmasın" sorusu ile güvenlik duvarından geçmeyebilir. aşık olamayabilirsiniz.
aşkı kalıplaştırmaktan kaynaklanan birşeydir. bir insan birisine aşık oluyorsa aşk aşkı bulduğu kişide vücut bulmuş şekillenmiş demektir. kimisinin bu aşk kalıbı esnektir. ondan ona aşık olması daha kolay olur. ama kimileri aşkı öyle bir kalıplandırmıştır ki etrafını taş duvarlarınan örmüştür. karşılarına çıkan kimseleri düşündüğü kalıba oturtamazlar. bu yüzden de kolay aşık olamazlar.
efenim bir süredir kafama takılan bir soruydu neden aşık olamadığım? yıllarca ben sorunu kendimde ve çevremde aradım, belki türk kızlarıydı aşık olamamamın sebebi, belki de ne aradığımı bilmememdi. fakat bugün karar verdim ki yaşadığım hayattı buna sebep olan. hemen buna sebep olan olayı anlatayım; efenim bugün görmüş olduğum bir hatun kişisini düşünüyordum durduğum ışıkta malum trafik ışıkları yaklaşık 3 ila 5 dakika arasında kırmızıda kalmakta, hele bir de dönüş için ayrılmış ışıksa vay halinize! neyse ben tam bu hatun kişisini düşünceye dalacakken arkadan "daattt" bir korna sesi ve yanan yeşil ışık sadece 12 saniye; işte tam bu anda ne aşık olma şevkim kaldı, ne de kızın çekiciliği. bu dakikadan sonra sadece hayatın zorluğu ve uzun bir keşmekeşten ibaret olduğu geldi aklıma. ve ondan sonra neden eskiden harika şiirler ve şarkılar çıkarken şu anda sadece "laylaylom" türevinde eserler çıkıyor bunu da anlamış bulunuyorum.
--alıntı--
iktibâs-ı feyz için mihr-i münir'inden senin
işte ettim âsitân-ı âşkına vaz-ı cebîn
dergehinden boş çevirmezsin beni, kalbim emin
dâima ağlar, yanar bir bedenim zâr u haz
neyzen
--alıntı--
--alıntı--
sevgili, bir başka güzelsin bugün;
ay gibisin, pırıl pırıl gülüşün.
güzeller bayram günleri süslenir:
seninse bayramları süsler yüzün.
hayyam
--alıntı--
not: iş bu entrydeki aşk hem tasavvufi hem de maddidir.
oğlum valla nedeni bu ne bu işler için uğraşasım var ne de kafelere gidip oturasım var aç sözlüğe gir, kitap oku, ders çalış bir de iş güç sahibiyim vaktim kısıtlı dinlenme memurluk kolay mı hafta sonu da ya nöbet oluyor ya da kendimi evde sızmış olarak buluyorum amk yemek, ev işi hepsine zaman ayırmam gerek dolayısıyla aşka zaman yok.
not: şu entry'nin neresi kötü oyu hak ediyor ulan zamanım yok amk yalan mı ne yapayım mesaiye gitmeyip sizini gibi kız tavlamayla mı günümü geçireyim?