aşık mahzuni şerif i tanımamak

entry4 galeri0
    4.
  1. 3.
  2. (bkz: Bizim suçumuz, şerefimiz'dir)

    (bkz: Dünya tembellerin, haksızların değil çalışanların, haklıların olmalıdır)

    işte gidiyorum çeşmi siyahım, Kanadım deydi sevdaya, Körpe iken kırdın felek dalımı, Dom dom kurşunu, Kirvem, Zevzek, Bugün ben şahımı gördüm, Ağlasam mı...mahzuni şerif i bilmese de bu türkülerinden en az birini bilmişliği duymuşluğu vardır her insanın.

    Aşık Mahsuni nasıl gözardı edilebilir?
    Keskin solun Aşik Mahsuni ye burun kıvırıp
    küçümsemelerinin, reddetmelerinin nedenleri ni
    çok biliyor ve bir bakıma bu ;çok bilmişleri
    anlayışla karşılıyorum.
    Fakat kendilerini gerçekçi,
    toplumcu ya da sosyalist - gerçekçi toplumcu gördüğümüz,
    aklı başında yazın adamlarımızın
    bu konudaki suskunluklarına bir anlam vermiş değilim;
    ve bu tutumu yadırgıyorum!

    Ali Atsak - Anadoluda Yaşam -
    3 ...
  3. 2.
  4. cahillikten ziyade kişinin gerizekalı olduğuna da delalet eder.
    1 ...
  5. 1.
  6. güzel ülkemin, gençliği; işkenceyle, tutuklamayla, copla, dayakla geçmiş nice insanının acılarını anlatan ulular ulusu, yüceler yücesi mahzuni şerif'i, tanımamak, bilmemek, anlayamamaktır. cahillik bir yana, ayıptır ayıp...

    mahzuni, öyle bir ustadır ki, anlatılması en zor duyguları bile birkaç mısrada halkın anlayacağı dile indirgeyebilmiştir. hiçbir eseri basit değildir. her mısrada, çok geniş bir alt metin vardır. türkülerinde, deyişlerinde felsefi bir taraf vardır. maraşlı'dır. alevi çocuğudur. ama ne alevilere, ne sünnilere, ne şuna, ne buna mâl olmuştur. anadolu insanı büsbütün sahiplenmiştir mahzuni'yi... 7 ulu ozandan sonra bu coğrafyaya ayak basmış en büyük ustalardandır.

    mahzuni şerif, benim için öylesine önemli bir insandır ki, onu ne anlatmayla, ne övmeyle, ne hakkında saatlerce güzel şeyler söylemeyle bitiremem... odamda bir portresi vardır; malum, öğrenci evi; gelip gidenimiz çok olur. her gelen bi sorar, "baban mı?" diye... "evet" derim, "babam!". güzel ülkemin her kıçına dar bi şey giyip, eline bir mikrofon alanının sanatçı olarak addedildiği şu günlerinde, merak ediyorum acaba en son ne zaman mahzuni şerif türk medyasında yer aldı diye... eminim aylar, yıllar olmuştur. ne de olsa bizim, geçmişi dram dolu türkücülerimiz(!), bülbül sesli pop sanatçılarımız(!), yarı çıplak dansçılarımız(!) var... yani soruyorum kendi kendime, acaba bu insanlar sanatçıysa, ve yaptıkları şey sanatsa, mahzuni şerif nedir ve ne yapmıştır?

    söylediği hiçbir şey boşuna değildir, popülizm sevdalısı ya da iktidar yalakası değildir. halkını, milletini, ülkesini, kültürünü sevmiştir, hiç kimseden korkmamıştır. gazete köşelerinin, üç kuruşa iktidarlarca satın alındığı şu günlere bir bakıyorum da, adam kimsenin söyleyemediğini söylemiş, kimsenin yazamadığını yazmış.

    birkaç eseri ve hikayesi;

    sözde müttefikimiz amerika için yazdığı dizeler: (sonrasında türküsü yasaklanmış ve hapse girmiştir)

    defol git benim yurdumdan
    amerika, katil katil
    yıllardır bizi bitirdin
    amerika, katil katil

    tuz diye yutturur buzu
    gafil düştük kuzu kuzu
    dünyanın en namussuzu
    amerika, katil katil

    devleti devlete çatar
    it gibi pusuda yatar
    kan döktürür, silah satar
    amerika, katil katil

    japonya'yı yiyen velet
    dünyadaki tek nedamet
    ikiyüzlü kahpe millet
    amerika, katil katil

    insanın alçak sarısı
    küstü dünyanın yarısı
    vietnam'ın pis karısı
    amerika, katil katil

    bunca milletlere yazık
    sömürülmüş bağrı ezik
    seni seven kanı bozuk
    amerika, katil katil

    mahzuni der türk milleti
    çıksın gitsin elin iti
    demedim mi bunlar kötü
    amerika, katil katil

    maraş katliamının öncülerinden ökkeş kenger'e gönderme yaptığı ağıt. kendi sesinden türküye başlamadan önce şu sözleri söylemiştir;

    "niye vuruyorsun be ökkeş. eğer vuracağın varsa, sen kendi düşmanlarını vur. bir gün fransız kurşunu bize atıldığı zaman beraber çalıştık be ökkeş! haydarı, yusuf çavuş'u vurma. emekçinin babasını vurma. emekçinin oğlunu vurma.

    ökkeş, bilir misin ben maraşlıyım. ben de maraşlıyım be ökkeş! aşık mahzuni'yim işte. beraber kurtardık bu ülkeyi. beraber kurtarırken ne mezhep vardı, ne de din. ulusal kurtuluş savaşı vardı. gene de küsmedim sana ökkeş. gene de vur bizi ama biz sizi gene severiz."

    bilmem ağlasam mı adlı eseri; (bugün siyasetçilerin birbirine gönderme yaptığı türküdür, hiçbiri ağzına alacak haddi bile kendinde görmemeli)

    yoksulun sırtından doyan doyana
    bunu gören yürek nasıl dayana
    yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
    bilmem söylesem mi söylemesem mi

    namaz kılsan kılmayana dokunma; (laikliğin tanımıdır bana göre bu türkü)

    namaz kilsan kilmayana dokunma
    belki haktir onu munafik sanma
    insan dili başka başkadir amma
    allahin huzurunda ferd var değilmi

    `uçağa binerek hacca gidersin
    uçağı yapana gavurdur dersin`
    bırak nuh'un gemisini neylersin
    sende gemi olan sırt var değil mi

    baş örtüsü (birilerinin üstünde dura dura dinlemesi gereken bir eserdir)

    anam da giyerdi baş örtüsünü
    ele güne açmak için giymedi
    allah’a inandı dini bütündü
    amma hak’tan kaçmak için giymedi

    beyaz saçı serin serin tarardı
    bilirdi örtünmek neye yarardı
    edebiyle siyah poşu sarardı
    vaşinkton’a uçmak için giymedi

    define buldum diyerek milyar dolarlarla oynayan babacan bir ağaya yazdığı güzel türkü; defineyi nerden buldun (elbet de anlayana)

    mısır satıyordun iki yıl evvel
    gardaş defineyi nereden buldun?
    baktım defterine vergi ne gezer
    gardaş defineyi nereden buldun?

    haber verse idin müzemiz vardı
    kumandan kaymakam kazamız vardı
    yoksa muhtarımız azamız vardı
    gardaş defineyi nereden buldun?

    kendisini tehdit eden, günümüz kurtlar vadisi gençliğinin reis diye tabir ettiği zat için yazdığı muhteşem taşlama;

    bana dönek demiş itin birisi
    açığım neymiş sor hele hele
    eli çatlamamış ayı irisi
    sen bizim köylerden geç hele hele...

    `köylüden yanadır toprak görmemiş
    viskiden gayriye dudak sürmemiş
    ömür boyu serçe bile vurmamış
    beni vuracakmış bak ite hele hele`...

    bir yığın kitabı yığmış önüne
    sinek konsa korkar tatlı canına
    hipi yosmasını almış yanına
    pehlivanlık taslar gör hele hele...

    yiğittir ölüsü dağlarda kalan
    maraş'ta kalan, sivas'ta kalan, anadolu'da kalan
    yiğittir yiğidin öcünü alan
    soytarıdan yiğit olur mu ulan
    ordu yıkacakmış ker hele hele...

    bu herifin önü sonu ayandır
    anlayana benim sözüm beyandır
    senden korkan hayvan oğlu hayvandır
    gel de mahzuni'yi vur hele hele...

    soygunculara, hırsızlara, başımızdakilere; meydan sizindir

    soyulmadık bir derimiz kalmıştı
    soyun babo soyun, meydan sizindir
    hiçbir canlı kardeşine kıyamaz
    kıyın babo kıyın, meydan sizindir

    bugün sizin ama yarın bizimdir
    dünya bizimdir, evren bizimdir
    dostluk bizimdir, kardeşlik bizimdir

    toprağa karışmış fakirin teri
    ağlamak bilir mi beylerin biri
    size beyefendi, bize serseri
    deyin bab, deyin, meydan sizindir

    bugün sizin ama yarın bizimdir
    dünya bizimdir, evren bizimdir
    dostluk bizimdir, kardeşlik bizimdir

    kıyas edilir mi çul ile halı
    kimler yaptı bize böyle bir yolu
    yemekle biter mi milletin malı
    yeyin babo yeyin, meydan sizindir

    bugün sizin ama yarın bizimdir
    dünya bizimdir, evren bizimdir
    dostluk bizimdir, kardeşlik bizimdir
    mahzuni bizimdir, mahzuni bizimdir...

    daha buraya yazılması gereken onca türkü var tabii; ama ustanın bir anısıyla bitirmek istiyorum: (aydın güçkıran)

    --spoiler--
    sevgiler,

    14 ekim 1973 tarihinde gaziantepte şahveli mahallesinde oturduğumuzda, seçim sonuçlarını dinlemek için kırkayak kahvesine gidiyordum. giderken mehmet doğanın oğlu haydar'ı da almak için evlerine uğradım. bir baktım ki, içeride mahzuni baba, davut sulari, mehmet amca masayı kurmuşlar sazlarını konuşturuyorlar. hepsi babamın dostuydu. babam vurulduğunda mahzuni baba bir türkü yazmış söylemişti, plak çıkarmıştı. girdim ellerini öptüm. bir iki saat dinledim. orada mahzuni baba hiç daha önce duymadığım bir türkü söylemişti. seçim gecesinede tam uymuştu. gencim, o zaman kolay şiir ezberliyorum 8-9 kıta olan bu türküyü o söylerken ben ezberledim. yıllarca aklımdaydı arada bir mırıldanırdım. aklımda kalan ancak aşağıdaki dörtlüklerdir.

    ...
    ey erenler ey gaziler
    yürüyelim dizi dizi
    fakirin bağrı sızılar
    yürüyelim dizi dizi
    yürüyelim dizi dizi
    burjuvazi itleri görsün bizi

    meydanda merdan olalım
    sakın ha mervan olalım
    bir ile bin can olalım
    yürüyelim dizi dizi
    yürüyelim dizi dizi
    burjuvazi itleri görsün bizi

    yıkılsın mervanın tahtı
    böyle miydi bize ahdı
    i̇şte geldi hesap vakti
    yürüyelim dizi dizi
    yürüyelim dizi dizi
    burjuvazi itleri görsün bizi
    ...

    "baba bunu nezaman plak yaparsın?" dedim.
    "bunu yapmayayım oğlum, artık çekilecek tırnağım kalmadı." demişti.

    siz mahzuni severlerle paylaşmak istedim.

    bu o'nu son görüşümdü. işığı yolumuzu aydınlatsın...
    --spoiler--

    mahzuni, öğrenilmelidir, bilinmelidir, okunmalıdır. türkü sevmeseniz bile şiirlerinden haberdar olunuz. bir zamanlar aşık veysel'in nefes alıp verdiği bir memlekette, bilal göregen ve nicelerini alkışlayanlardan olmayınız! ustayı tanımak için onu görmüş olmak, ya da onunla konuşmuş olmak gerekmez; onu anlamaya çalışmak yeterlidir... tıpkı bu sözünde de belirttiği gibi;

    "benim söylediklerim ne ise, ben o'yum." aşık mahzuni şerif
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük