aşure pişirmeye yarayan kazandır; anadolu'yu tanımlamak için de kullanılır;
nuh tufanından beri bilir onu anadolu insanı; kimileri onu mozaiğe benzetse de, ki buna kızmam ama doğru da bulmam çünkü mozayikte parçalar yanyana gelir ama etkilemez, etkilenmez, etkileşmez, öyle durur, soğuk biçimde; anadolu bir asure kazanidir, içindeki insanlar da tüm güzellikleriyle, aşure;
aşure o denli güzel bir aştır ki kimileri tatlı der; öyle ki, yediğimizde aşurenin içindeki her şeyin tadını ayrı ayrı hissederiz, hiç birisi öbürüne baskın çıkmaz, diğerini ezmez, ötekileştirmez ama bu tek tek güzel tadların yanında aynı zamanda aşurenin kendi başına ayrı bir lezzeti vardır, hem herkesten, her şeyden biraz almıştır hem de artık kendi olmuştur.