frederic beigbeder'in duygusal ilişkiler adına başarılı tespitlerde bulunduğu ve çok satan yapıtı. arka kapaktan:
"Sivrisineklerin ömrü bir gündür, güllerinki üç gün. Kedilerin ömrü on üç yıldır, aşkınki üç. Böyle işte. ilk yıl tutku, sonra bir yıl şefkat ve nihayet bir yıl can sıkıntısı. ilk yıl, "Beni terk edersen kendimi ÖLDÜRÜRÜM" denir. ikinci Yıl, "Beni terk edersen, acı çekerim, ama kendimi toparlarım" denir. Üçüncü yıl, "Beni terk edersen şampanya patlatacağım" denir.
Sizi aşkın hayat boyu sürdüğüne inandırırlar, oysa aşk kimyasal olarak üçüncü yılın sonunda yok olur. ilk yıl eşyalar satın alınır. ikinci yıl eşyaların yerleri değiştirilir. Üçüncü yıl eşyalar paylaşılır.
Hakikat, aşkın mis kokuları araısnda başlayıp bok kokuları içinde bitmesidir."
-3 yıl önce nalbantoğlundaki kitapçı tezgahında görüp aldığım fakat okumadığım kitabın adı
-ilk aşkım olan kişiyle 4.yıla girmek üzere olduğumuz dönemlerde yaşadığımız kötü şeylerden sonra (bahsi geçen dönem kitabı aldıktan sonraki dönemler) ayrılma durumuna gelmemiz esnasında içimden okkalı bi hsktr çekmeme sebep olan kitabın adı
Aşk her gorüşünde onu, hayranlıkla bakmaksa; hic bir gorusmeyi heyecansız karsılayamamaksa; konustuklarinizdan cok daha fazlasının aranizdaki görünmeyen bağda var olduğunu hissetmekse ; gozlerinde ne var neden icimi yakıyor, ellerinde ne var neden bu kadar güc veriyor , sıradanlar işte diye dusunerek kendini abartılı bir mutluluk içinde bulmaksa üzgünüm üç yılı aşanları mevcut.
Bilemiyorum tuhaf yani. Aşık olmak falan biri için kendini feda edecek duruma düşmek mi, onun için herşeyi göze almak mı ? Ve bunları yaptıktan sonra sadece 3 senemi aşıksın sonrası ne oluyor? Hissizleşiyor muyuz ?!?!
Kişilerin ya da duyguların ömrünü uzatıp kısaltan şeyin içsel olanların yanında -ve en az o ölçüde etkili olarak- dış etkenler olduğundan hareketle, yaşam denilen büyük pazardan alışveriş yaparken -günümüz şartlarında- sergilenmekte olanların nicelik ve niteliklerindeki artışla doğru orantılı bir biçimde, aslında elde etmiş olduklarımızdan çok daha farklı ve o anki düşün yapımıza göre çok daha uygun sunumların var olduğunu görme şansımızın artması ve bizim elimizdekinden daha çok, onun pazara sürülmüş olan son versiyonunu hak etmekte olduğumuzu düşünmemiz nedeniyle giderek -ne yazık ki- daha da kısalacak bir zaman dilimidir, aşkın ömrü...