namık kuyumcu'nun ilya yayıncılıktan çıkmış kitabıdır. yazar şöyle der;
Sevemediğimiz, sevmeyi beceremediğimiz, sevip de erken yorulduğumuz için, daima alacaklı duruyordur aşk ve ihtilalci duygular. Gidemediğimiz, gitmeleri beceremediğimiz için, derin hatıralarımıza, buğulu camlara, kapı eşiklerine, öpüşürken çektirdiğimiz fotoğraflarımıza güceniktir ayrılıklar. "Ayrılıkların da bir sonu olmalı" sesi gelir derinliklerden... Aşk çağırmaz mı, ayrıldıkları halde duygularını filizkıran fırtınalarına karşı koyanları? Aşkı, ayrılıklardan uzak yaşamak mümkün değildir; budur belki de aşkı anlamlı kılan duyguların kaosu ve tuhaf kamaşma. Ruhumuzu ve içimizi burgaçlayan, karın boşluklarımızda tarifsiz hançerler dolaştıran ağrıları nasıl hafifletebiliriz? Nasıl söz geçirebiliriz, içimizde durmadan dağılan ve bozulan harflere işaretlere? Belki de hepsini yakmalı! Kokusunu yitirmiş iğde ağaçlarıyla... Yanmalı...
aşkı yaşamasına bilene güneşli gün gibi gün ışığı rengi, aşk uğruna asıp kesene göre kırmızı, aşık olup da dert çekene göre siyahtır bu renk. bana göre ise bok sarıdır aşkın rengi. aşk olunca her şey boka sarar çünkü, tepetaklak olur insan.
aşkı görmek istediğiniz gibi görürsünüz. renginide siz belirlersiniz. çok mutlu bir ilişkini vardır aşkın rengi beyazdır, sırf cinselliğe dayanan bir ilişkiniz vardır kırmızıdır, geleceği hayal ederek yaşadığınız bir ilişkidir pembedir, sonu yakın olan bir ilişkidir siyahtır.
not: tek renk olsa herkes aynı şeyleri yaşaması lazımdır.
başlangıç rengi pembedir efendim ama sonrasında siyaha dönme ihtimali kuvvetle muhtemeldir. hadi siyah olmasın gri olsun ama sürekli pembelik beklemek boş bir beklenti olur.
yanlıştır efendim. aşkın rengi belirsizliklerle dolu olduğu için gridir efendim gri. siyah kesinlik belirtir. sonun acısını, yasını taşır. oysa gride herşey belirsizdir. zaten aşk sisli havada bastığın yeri görmeden gezmek gibidir.
edit: yani diyorum ki aşkı siyah, kötü görmek istersen öyle görürsün. güzel, hiç bitmeyen, ne kadar darbe yersen ye aşksız bir dünyanın bir hiç olduğunu düşünürsen renkli görürsün.
aşkın rengi aşkın evrelerine göre değişir. ilk zamanlarını yaşıyor ve çevrenizi göremeyecek kadar etsinde kalıyorsanız rengi pembedir. zamanla dengesine oturmuş iyi yanını da kötü yanını da görüyorsanız fakat artıları ağır bastığı için hala seviyorsanız rengi beyazdır. daha da ilerleyen evrelerinde artık anlaşamıyor, sürekli birbirinize girip ayrılığın size daha iyi geleceğini düşünüyorsanız ama yine derinizde bir yerde hala aşıksanız o zaman aşkın rengi siyahtır. aşk asla kaybolmaz sadece renk değiştirdikçe kendine farklı bir yer bulur insan kalbinde.