yaptığı onca şeye rağmen kendinde hata ararsın, bitti ulan dersin bu sefer bitti sonra zamanla bi bakarsın öfkenden zerre kalmamış. Sonra tekrar başa... Acaba ben m bu hale getirdim demeler falan
Aşk (bkz: dopamin) miktarını arttırır , bu odaklanmayı fazlalaştırır , dopaminden sentezlenen (bkz: norepinefrin) ise uyarıcı etkiye ve yemek , uyumak gibi ihtiyaçlarımızı unutmamızı neden olur . Ayrıca Dopaminin artmasıyla vücutta testesteron da artar bu da size haz ve cinsel istek verir. Birde dopamin ile birlikte (bkz: kaudat nukleus) kaudat çekirdeği aktiviteside artar bu da hedef - ödül algısını yöneten bir arkadaş.
(bkz: Serotonin) yani mutluluk hormonu sanılanın aksine azalır , sonra aşkın sevgiye dönüşmesiyle normale döner . Bazı psikologlar bu serotonin azalışını (bkz: okb) ile bağdaştırır hatta işi abartarak aşk takıntıdır bile diyenler var.
iş bağlanmaya gelince (bkz: hipotalamus)da sentez edilen (bkz: oksitosin)i unutmamak lazım. Bu hormon soyut anlamında bağlanma duygusunu arttırır ve aşık olan insanlarda yüksektir.
Aşık insanların beynin temporal lobunda ikamet eden (bkz: amigdala) özellikle erkeklerde deli gibi çalışır. Özellikle görsel uyaranları duyarlılıkta çok işe yarar. ilk birliktelik sonrası bu deli gibi çalışma erkeklerde daha çabuk sonlanır.
mal gibi dolaşıp durma. onu görünce kendine hakim olamama. onu düşünmekten uyuyamama. her insanda onu görme, benzetme. daha milyonlarcası var tabi. mesela benim gibi arsız, laf çeviren, iyi konuşmayı bilen biri bile onun karşısında heyecandan kelmeleri biribirine ekleyemiyorsa durum vahim demektir.
kah güldürür, sevindir, üzer, mutlu eder. bunlar hayatta aşk olmadanda oluyor mu evet oluyor. ama bunu aşk yaptiriyorsa ağlamanın bile tadı başka olur.
zamanında yapmam dediğin her bir boku yaptırır insana bu aşk.
yaptıktan sonrada bir damla pişmanlık duymazsın, bende yaptın pişman mıyım değilim.
aşk tarifi bulunamayan bir dilim pasta gibi aslında ilk dilim büyük olur tadı güzel geldiğinde bitmesin diye küçük küçük
yemeye başlarsın, sonunda tabi ki hüsran...