bu filmi şubat ayından beri bekleyen bir izleyici olarak gittim filme. yanıma bol selpak eti browni ve birikmiş gözyaşlarımla gittim. ama nafile. filmin tek artısı gorselleri ve ince mesajlarıydı. özellikle ikinci yarısındaki zambak vadisi çok başarılı. orada ölmek isterdim.
filmin konusu çok basit, geliştirilmemiş ve çok yavaş ilerliyor. ama buna ragmen filmin çok özel bir havası vardı. mehmet aslantugu'nun ses tonu oyunculuğu gayet başarılıydı. bir fotografçı gözüyle filmi izlediğinizde ise 10 üzerinden 7 verebilirsiniz, belli ki kullanılan ekipmanda iyimiş. filmden çıkınca çok farklı hissetmenizi saglayan, korkularına yenik düşme içindeki güzelliği sevgiyi ortaya çıkar diye bagıran bir film.
ps:herkes duşunur ya hayatım benim elimdedir diye. istediğimi yaparım istediğim gibi yaşarım ama hayatta herşey zamanında güzel ve ölüm bizi ayırana kadar güzel.
mehmet aslantuğ'un yazıp yönettiği ve eşi arzum onan'la başrolü paylaştığı ilk uzun metrajlı filmi. kıyı öyküleri adıyla kaleme aldığı üç hikayenin sinemaya aktarılan ilk öyküsüdür.
2 ekimde'de vizyona girmesi planlanan film; yıllar sonra yeniden bir araya gelen, birbirlerine çok aşık iki eski sevgilinin öyküsünü anlatıyor.
ayrıntıya değinmeyen ve konusu itibariylede vasatı altında olan filmdir. aslında durağan filmleri seyretmeyi çok severim ama ortada bi olay yok be kardeşim bu kadar olmaz dediğim film.
film alkolik ressam bi adamın eşini hamileyken bırakması ve 5 sene sonra tekrar buluşmalarını adamın kızıyla birlikte vakit geçirmesini konu alamaktadır. ama filmde bu ayrılmayla ilgili detay verilmemiştir. yani adam evlendikten sonra mı alkol bağımlısı olmuştur yoksa önce mi olmuştur yada en basitinden evlilikleriyle ilgili bi kaç kare fotoğraf dışında hiç bi sahne geçmemiştir.
bide arif karakteri sürekli bi intihar düşüncesindedir yani izleyici hem merak ettirilir hem de tatmin edilmez.
arzum onan güzel oyuncudur fakat sesi çocuk filmleri dışında kullanılmaması gerekmektedir kulak tırmalıyacak kadar tizdir.
yani bu kadar eksi olunca da ortaya böyle göt gibi film çıkar.
hayda rinna rinna rinanay! hey yavrum, önce filmin ismine gel. "lan kesin çok duygusal bi'filmdir bu. oyuncular da şahane." diye düşünen varsa aranızda bir an önce vazgeçsin. evet hadi? yalnızca 3 saniyeniz var.
hani tee lise zamanlarında yazılılarda aynı cümleyi değiştirip dönüştürüp daha fazla puan alma derdine düşersiniz ya.. ama aslında yazdıklarınızın hiçbir şey ifade etmez. tam anlamıyla "gereksiz"dir. hah! bu güzel ambalajlı film de aynen o şekilde icra edilmiş gibi. gibi değil aynen öyle. sakın ola sinemada izleyeyim felan demeyin, paranıza yazık. o paraya bim'e gidip hunharca alışveriş yapın.
"ne sevdiğin belli ne sevmediğin oy oy" temalı bir film diyesim geliyor ama o da değil, içerik yok, hiçbir şekilde kayda değer bir olay yok. bi'umut bekleniyor, "acaba hangi dakikadan sonra ufak çapta da olsa bi'gelişme olacak?" deyi amma hiç heveslenmeyin anacım. yalnızca zaman kaybı. her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız gitmeyin.
izlediğim en kötü filmdi. hatta film bile değildi. bir konu yok, bir olay örgüsü yok, başı yok sonu yok... duygusal falan da değildi. resmen bütün klişeleri toplayıp bir film yapalım demişler bu çıkmış ortaya. tek iyi yanı çekildiği yerin doğa güzellikleriydi.
sinemada izlememenizi tavsiye ederim.paranıza ve vaktinize yazık olur.
--spoiler--
arzum onan hala sevdiği eski kocasının ölüm haberini alır ve sadece iki saniye 'ühü ühü' der o kadar. bu mu duygusallık?
--spoiler--
mehmet aslantuğ'un yazıp yönettiği ilk filmdir, iyidir, hoştur, güzeldir diye bir heves gidilmiş bir filmdir. film arası olduğunda daha 10 dakika geçmişte bir sürü şey olacak hissi verdi film. sonra daha ikinci yarısı var, toparlar dedik. olmadı. ya da olmamış. artık bu kadar klişe hikayelere film çekildiğine inandıramayacak kadar klişe bir konusu var. aşkın ikinci yarısını ben göremedim. gören, bilen varsa dinlemek isterim çünkü kaçırdım o kısmı sanırım. duygusal dediler. çok daha duygusal filmler yapıldı bu ülkede, bu duygusalsa onlar neydi?
--spoiler--
tamam arif'in öldüğünü duyduğumuzda bir göz yaşarması, bir tüylerin diken diken olması durumu yaşandı ama geldi geçti bir anda. iz bırakamadı.
--spoiler--
zaten bir avuç insanın olduğu sinema salonundan kimse memnun ayrılmadı. oysa ki herkes çok sevdiği o adamın mükemmel işini izlemeye gelmişti. hayal kırıklığı oldu.
başta adı son cemre olsa da filmin konusuna uygun bir başlık olması dolayısıyla aşkın ikinci yarısı olarak değiştirilmiş.
mehmet aslantuğ yazmış, yönetmiş, oynamış.
6 haftada çekilen film, 2 milyon dolara mal olmuş.
mehmet aslantuğ u hem de arzum onan ile görmek, filmin şahane olacağına işaret.