Aile içi ilişkiler kadar dalgalı ve karışıktır aile dışı ilişkiler de.Ressamlar neden boyayı yayarak ve portre içindeki renkleri ustalıkla birbirine karıştırarak rengarenk bir gerçeği gözler önüne sererler.Onların tuvalinde neden erkek ve kadın hep tek başına ve düşünceli yer alır ve neden çizgiler keskin değildir.Maviden kırmızıya geçerken bir şeyler anlatılır.Siyahtan beyaza geçerken de tonların içinde kaybolan sonra bir anda ortaya çıkan bir sen anlatılır.Karakalem bir sen.Geçişler o kadar belirsiz ve karmaşıktır ki can yeleği en fazla ilk baktığınız ana kadar sizi su üstünde tutabilir, yüzme bilenleri de boğabilen bir sanattır aslında yaşamak.Bir ressam der ki:’Ben tuvali değil insanları boyuyorum.’.
insan ilişkileri öyle karmaşıktır ki yeni tanıştığınız bir kadını bazen annenizi sevdiğiniz kadar sevebilirsiniz.Aşktır yani, burada karmaşık olan.Ya da bir insanın ne kadar iç dünyasına girerseniz, o kadar samimiyet artırır karşı insandaki bu sonradan gördüğünüz farklılıklar.Bu farklılıkları keşfedip lakap takarsınız.Lakaptan sonrası aman tanrım çok karışıktır.Onun o keşfedilmeyen zayıf noktalarına dokunduğunuzda kavgalar izler devamında ilk etapta tatlı kavgalar annelere bile küfür edilir ve yorulursunuz.Eve kafanızdaki erkeksi veya kadınsı veyahut işsel ve içsel çatışmalarınızla gelerek girersiniz yatağa.Ev içinde kimsenin sizi görmesini istemezsiniz.Kaybolursunuz.Ya patron aslında öyle demek istememiştir ya da siz ağzınızdan çıkana gereken özeni gösterememişsinizdir ve kızı veya kankiyi incitmişsinizdir.Unutmayın laf ağızdan çıkana kadar sizin esiriniz,çıktıktan sonra da siz onun esirisinizdir.Uçurumlar zıplatır sizi karşıya.Düşerken tutulan bir dal iyi gelir eskileri unutmaya.Özürler.Ressamın sözünü tamamlayamadım:’Ben tuvali değil insanları boyuyorum.Bir insanı kazanmak on yıl alır kaybetmekse on dakika.Boyamaksa bana kalan bir şeydir.’
Bugün oruçsuzum.Tanrı affetsin.Taksim meydanında dönercilere dört lira bıraktım.Ya da dört liraya biraz daha günah satın aldım.Namaz kılmak,oruç tutmak,ibadet etmek gibi şeyler bedavayken ve cennetin kapılarını aralarken insanlar neden günahları parayla satın alır anlamam doğrusu.içki para, kadın para ve diğer yasak olan tüm hazlar para.Aile dışı ilişkiler işte hepsi her neyse.istiklalden aşağıya doğru yürüyorum.Yan yana yürüyor olmalarına aldanıp da beraber olduklarını sanan ama aslında yalnız başlarına yürüyen insanlar görüyoum.Herkesin gözleri yanındakinin değil de diğerlerinin üzerinde.Telefonla bu manzaranın bir resmini çeksem, çizgiler çok keskin olurdu.Duygularımı fotografa; bir ressamın tuvaline aktarabildiği kadar iyi aktaramazdım ama bu yazıyı okuduktan sonra fotografa baktığınızda insanların ne kadar zavallı olduğunu anlayabilirdiniz.Dönerimi yudumlarken(çok açım nedense ayran yudumlarıyla beraber bir bir aşağıya iniyor) el ele iki kör dikkatimi çekti.Birinin sol eli diğerinin sağ elinde çubuklar dış ellerde.Önlerini tamamen açıyorlar.Ambulans gibiler.Gören kenara çekiliyor.Polis arabası bile ara sokaktan ara sokağa geçerken durdu.Hızla döneri yiyorum.Sabah sekizde kalktım halen bir sigara yakamadım.Bizim evin oralar varoşlar olduğu için insanların oruç tutan insanlara saygısı var ama oruç tutan insanların oruç tutmayan insanlara saygısı yok.Tezatlık işte.Etrafım bir esans dalgası.Parfüm içinden çıkıp parfüm içine dalıyorum.Her dört kadından üçü güzel.Sigaramı yaktım.Off hayat ne güzel her dört kadından üçü gibi.Körler göremezmiş.Yok canım.Bence bizim göremediğimiz bir gerçeği yaşatarak görüyorlar.Eskilerin mektupla ve sabırla yaşadığı tertemiz aşkları biz yirminci yüzyılda bırakmışken bu kör çift; bizim yiyişmek,sevişmek, tadını alıp ayrılmak gibi gördüğümüz aşkı halen yirmi birinci yüzyılda hakkını vererek yaşıyorlar ve bunu ulu orta yerde öylesine güzel gösteriyorlar ki ne yazık benden başka kimsenin dikkatini çekmiyor.Onlardan kör değil de mutlu çift diye bahsetmek istiyorum yazımın devamında çünkü kör olan diğerleri.Bir güzel kadın daha geçmiş olmalı yanımdan.Dönüp bakmadım.Ben kadını kokusundan anlarım.Mutlu çiftin sopası yandan geçen bir bayanın eteğine değdi.Zayıflamak için ölmeye kalkışan taze kızlardan birisi.Etek biraz açıldı.Bundan memnun kalmadım değil.Merak konusu, görkemli bacakların kumaş yetmeyen eteğinin içindekidir doğrusu.Buraya kadar her şey tamam.Sinirlenmedim ama kız şunları söyledi:’Biraz dikkat edermisiniz?’.Lan salak.Kör adam nasıl dikkat etsin.Sen ona dikkat ettin mi?Aşka dikkat ettin mi?Sen de olmayan bir şeye dikkat ettin mi?Şükret o çubuk bir yerine girmedi.Allah’ın salağı.
Mutlu çiftin mutluluğu kıskandırıcıydı doğrusu. Onların gözleri bizim gördüğümüz bütün saçmalıkları,kötülükleri,kötüleri ve berbat şeyleri görmüyordu.Görmeyen gözleriyle istiklal caddesini bir istiklal caddesi olarak nasıl gezebiliyorlardı?Ben şey düşünürdüm hep hani körler ya; başka bir caddeye de götürsen istiklal caddesi diye yutturursun aslında, sonuçta caddenin içinde değil de seslerin içinde gezdiklerini düşünürdüm.Öyle mi acaba?Sürekli gülümseyen yüzlerinden belliydi ki kader onlardan aldığını fazlasıyla başka şekilde onlara geri vermişti.Kahretsin insanlar sadece mutlu oldukları zamanlarda mutlu görünebiliyorlar.Kimse kimseye bedavadan gülümsemiyor.Önce karşıdan kendisini mutlu edecek bir şey istiyor.En basitinden bir espri.
En mükemmel dört ayaklı bir aşk istiklal caddesinde yürüyordu.Elleri o kadar bağlıydı ki bir bütündüler her şeyin yanı sıra.Bir elmanın iki yarısı diyemem.Bir şeyin artık o her ne şeyse o şeyin bölünmez tamamıydılar.Yanımızdan geçen ikişer ayaklı bir çift.Neredeyse kızın içine düşecek ukala.Sürekli kıza terbiyesiz yerlerini öpebileceği bir yere götürmekten bahsetti yürürken.Yol boyunca neler denmedi:Kız:’Beni seviyor musun’dedi.Oğlan:’Kör olayım ki seni seviyorum’dedi.Ah be salak ukala, sevişebilmek için elinden geleni yapıyorsun,kör olsan bir defa o kız seni beğenmez bırakır.O yüzden kör olma.Kör olsan ve kız sana verse bile bu sefer önündekini göremezsin.Gidin kapalı bir yere yiyişin sadece hadi bakalım.Az önce çubuktan dolayı eteği kalkan kızın patavatsızca söylediği cümleden sonra adam çubuğu kapattı cebine koydu.Tek çubukla yola devam ettiler.Çubuk aşkı tutan avuçların birbirine değen kısımlarının arasında.Aşkın gözü kördür demişler.Ne kadar doğru bir laf baksanıza.
Biraz daha yürüdükten sonra yere iki selpak serip üstüne oturdular.Bir selpak da önlerine serildi.Adam omzundaki bağlamayı indirdi.Gözlükleri çıkardılar.Aman tanrım ikisinin de gözleri çok güzeldi.Var mısın Yok musun’daki Evrenin gözlerindeki gibi bir kayma yoktu gözlerinde.Metin Şentürk’ten daha güzel bakıyorlardı.Sanki bakmaya çalıştıkları en ilerideki bir noktayı görür gibiydiler.Acaba az da olsa görüyorlar mı diye elimi gözleri önünde gezdirerek kontrol ettim.Ne yazık ki o güzelim gözler görmüyordu.Zaten biraz olsun görselerdi hem metin abi vazgeçerdi bütün gülüşlerinden hem de karşılarına dikildiğimde ‘Allah rızası için’ diye başlardı kadın lafa bağlama başlamadan.Adam bağlamayı çok iyi çalıyordu.Göremediği perdelere tam yerli yerinde basıyordu.Görebildiği tek perde vardı o da gözlerinin önüne inen gündüzleri açılmayan bir perdeydi.’’işte gidiyorum çeşmi siyahım’’.Bir an kendimi onların yanındaki mağazanın vitrininin önünde otururken ve şarkılara eşlik ederken buldum fakat paralar benim önüme değil onların önüne atılıyordu.Adamın tezeneyi tutan sağ eli, kadının sol kolunun içinden geçerek tellere ulaşmıştı.’’Karadır şu bahtım kara! Sözüm kar etmiy…’’.Öksürdü adam.Kadın sırtını sıvazladı ve beline sarıldı adamın.
Bir saat sonra topladıkları parayı alıp,sazı kılıfına koyup gözlükleri takarak yola devam ettiler.Tarlabaşı’na kadar yürüdüm arkalarından.Otobüs durağının olduğu yerde durdular ve otobüs beklemeye başladılar.Kendi kendime ‘Allah Allah acaba binecekleri otobüsü nasıl bilecekler?’ diye düşünürken; ben denk geldim bana sordular o soruyu çünkü onlara çok yakındım:’Kardeş Edirnekapı arabası gelince söyler misin bize?’.’Tabi söylerim’ dedim.Nasıl söylemem yaklaşık bir buçuk saattir hep sizinleydim ne güzel sesinizi de duydum.Artık kafamda sizinle ilgili kurduğum hikayenin içinde bir ton da var.O sırada Edirnekapı otobüsü geldi ve duraktan kalkmak üzereydi ki ben görmedim.Adam otobüse bakarak ve iyice üzerinde yazan 87 yazısını okuyarak ‘Hanım dur bakayım ha bu bizim araba hadi kalk kalk.’ diyerek kadınının elini tuttu ve otobüse bindiler.Kahretsin, anlamalıydım.Otobüsün içinden bana bakarak el salladılar.Kör olasıcalar.
gökgöz
--spoiler--
an itibariyle su pınarın volkan tarafından balkonda bırakıldığı programdır.volkanın mallığınamı gülsem su pınarın düştüğü halemi karar veremedim.
--spoiler--
kanal d'nin bir programı. her hafta -ya da gün tam bilmiyorum- 6 tane dingili çıkarırlar. 3 kız 3 erkek olmak üzere. saçma sapan şeyler yaptırırlar. sonunda saçma sapan bir yerde bunları buluştururlar. kimisi -ki genellikle bir çift- gerçekten aşık olup ilerler -bu aşkın ne kadar adam akıllı bir aşk olduğu şüphelidir-, kimisi ise zartını beğenmedim zurtunu beğenmedim diyip çekip gider.
peki bu çekip gidenin sonu nedir? izdivaç programları. bu tür programlara bir b.k varmış gibi katılan bu dingil şahıslar aşk denilen duygudan birşey anlamayan tiplerdir, evlilik kavramından uzak tiplerdir. ergenlik dönemi ilişkilerinde yok kilosu çok, yok boyu kısa, yok sivilcesi patlamış tarzı nedenlerle ayrıldıklarını düşünüyorum. çünkü görüldüğü üzere bu tipler için aşk basitleşmiş bir kavram olmuştur. hey gidi gözünü yidiğimin televizyonu, sen daha başımıza neler çıkaracan acaba.
Bir televizyon kanalında yayınlanan saçma, bir o kadar da gerçek programla alakası olmayan program (bkz: MTV - senseless). TR şartlarında ancak bu kadar yumuşatılıp cinsellikten uzak bırakılabilen program.
saçma ama çok da eğlenceli proram özellikle ece isimli yarışmacının karanlık odada partneri umut a sorduğu zeka soruları(!) ve sonrasında umut un isyanı izlemeye değerdi..
yarışmacılar için görünümün hiç önemi yokmuş, onlar ruh güzelliğine önem veriyorlarmış güya ama programın sonunda hiç tipim değil, yok cık beğenmedim falan dediler. elleşirken öyle demiyolardı ama. kanal d böyle programlarla yazımızın içine sıçmaya devam ediyor.
(bkz: kocam size emanet)
(bkz: telefon kulübesi)
dün akşam ki programı ne olaki acaba bu program diye bir merakla izleyip nazlı isimli bayanın 100 watt.lık ampül gibi boyanmış göz altları, altta eşofman varken yüzde katman katman makyaj ve o kadar makyaja rağmen bir şeye benzemeyen yüzünü görmemle gece gece beni ürperten hadisedir.
aşk , sevdiğini bulunmaz hint kumaşı zannetmekle bir boka yaramadığını anlamak arasında geçen süreçtir. velhasıl kelam doğrudur efendim . aşkın gözü kördür.
çok acayip bir programdı. 3 kızı 3 erkeği evvela karanlık bir odaya koyuyorlar, bunlar biraz muhabbet ediyor. sonra her biri bir tane seçiyor gibi oluyor. tek tek giriyorlar 5 gün boyunca, her seferin bir konsepti var. işte hediye götür, yetenek göster gibi. ama görmüyorlar tabii birbirlerini. en son bir kere gösteriyorlar ama konuşturmuyorlar. ardından ya yukarda balkonda buluşuyorlar ya da evden gidiyorlar. ikisi de balkona çıkarsa ala, ikisi de gitmezse ne olur bilmiyorum, birinin gidip ötekinin gitmemesi acı.
sonuçta hayli saçma ama meraktan izledim ne olacak diye.
tipler şöyleydi, 3 tane normal erkek, yani bildiğin erkek.
kızların biri hoş bir kız, aklı mantığı yerinde, biri daha boş görünümlü güzel bir kız, bir de sesi benden kalın ve diğerlerine nazaran güzel olmayan ama spor madalyaları, gitarı falan olan bir kız. bunlar girerken dedim bu gitarlı kız iyi birine benziyor diğerleri pislik yapar.
ama çok pis yanılmışım.
ay beğenmedim, istemiyorum demesini beklediğim o süslü kızlar, hep tipe baktık da ne oldu, bu kez gerçekten anlaşabileceğim biriyle gideceğim diyerek çıkıverdi balkona, aferin lan dedim.
gel gör ki benim iyi birine benziyor dediğim nispeten çirkin olan kız, justin timberlake'e benzeyen bir çocuk için, bu çok baby face ben böyle sevmem dedi ve gitti. oha ayı. içeride o kadar iyi anlaştığın insan sırf yüzü senin tam istediğin gibi değil diye bir anda bırakılır mı. her şeye tipe göre karar vereceksen ne işin vardı yarışmada.
zaten yapımcı da sinir oldu kıza bence, görüntüleri öyle bir ayarladı ki kız sanki şerefsizmiş gibi bir görüntü oldu.
kanal d´nin iyice çöpçatanlık yapmaya çalıştığını anladığım program. önce kocam size emanet çıktı kadınlara kocalarını * ayarladılar şimdi bu programda yine birilerine karı kız ayarlıyor. programda yarışmacılar hergün yarım saat göz gözü görmeyen karanlık bi odada birbirlerini tanımak için sohbet edip elleşiyorlar.