aşk bitsede sözde kalpte bitemezki. sürer yıllarca bir hayal olarak;ama an gelir ve o aşk bitmiştir artık çünkü bir hayali aşk sanıp, sürümceme bitmiştir. başka bir insana aşık olmak bitirmemiştir, çünkü farkındalıktır aşkı bitiren,o bir hayaldir... aşk bu olmasa gerek...
"o gitti" artık hiç dönmeyeceklerin yürekte çınladığı andır. yürek buselik makamında bir şarkıya durur. nakarat kurşun gibi hep aynı sözde durur. vurur, vurur, vurur... Gurur!
"küçük hesaplar peşinde olmadım hiç. hesaplamadım aşkın iç açıları toplamını. zaten matematiğim de kötüdür benim. aşkı üçgenlerden, beşgenlerden oluşturmadım. benim noktalarım oldu. düz çizgilerim. dairelerim oldu hep çevresinde dönüp durduğum. saplantılarım oldu, bir anda sildiklerim. hayallerim oldu, senin el vermediğin, ses etmediğin.
ikinci el aşklardan korktum hep üzerime giymedim. giyemem diye,sığamam ben geçmişe. içimden taşar duygular. aşkın prensipleri yoktur ama benim vardı. çünkü benim aşkım yoktu. mükemmelim vardı o sendin. bilemedin.
zaman bir anıyı bir papatyaya satma zamanı. anımız yok papatyamız da yok daha. bahar gelmedi. gelince ben sana gönderirim bir demet. seviyor sevmiyor yapma ama koy öylece masaya. seni sever bu yürek sorgusuz sualsiz.
ama işte benim sevdam bana bin fırın büyük ben o kadar ekmek yiyemem obez olurum maazallah. küresel ısınma bana da uğrar pek yakında.
seni seviyorum derim babama o da teşekkür eder sen gibi. ne güzel...
"seni seviyorum,
teşekkür ederim"
ben teşekkür ederim. ne desem az. artık bu yolu yalnız yürüyeceğim. sen olmadan. her sey gonlunce olsun.
askin bitecektir, elbette bu günler geçecektir. elbette ben de büyüyeceğim, akıllanacağım. saf yanımı soyunacağım. bir hayat giyineceğim,içinde sen olmayacaksın. bu kez roller farklı kenar susu olmayacağım. boyalı cümlelerim olmayacak. duygularımı tek renge boyayacağım. rengi sen seç bu sefer. pembe olmasın, mavi olsun.
"gözlerimi açsam da
sen çıksan karşıma"
sen söyle bana.
dokunamadığım ellerin, yüzüme süremediğim yüzün. seni senle yaşayamadıktan sonra ne fark eder. susmak da merhem olmaz ki. ne çare.
ona dokunmanın tat vermediği, onu öpmenin eziyet geldiği, kokusunun baygınlık getirdiği, "ben bunu mu sevdim, aman allahım!" cümlesinin sarfedildiği andır. sevilen özelliklerin hiç biri gelmez o anda akla ki ne gözlerinin güzelliği kalır ne de başka herhangi güzel bir şey... andığınız sadece şaşı gözler, yamuk burun olur ki bu da o insanı gerçekten sevmediğimiz anlamına gelir.
bir sabah uyandığınızda taşıyamadığınız vücüdunuzda anlayamadıgınız bir hafiflik hissedersiniz...geçirdiğiniz depremlerden çıktığınız enkazdan üstünüzü başınızı silkeler, tekrar ayağa dikilirsiniz...böyle duyguları bir daha hissedebileceğinize dair şüpheye düşersiniz...her şey çok geride kalmıştır...hislenirsiniz...
çok çook özlersiniz kalbinizin bir bahar sabahındaki heyecanını, coşkusunu...içlenirsiniz...aşkın bittiği an, belki de o anda olmayı hiç istemezdiniz...
dört sene bir kızı seviyorsundur. içki masasından kalkar yalpalaya yalpalaya sessiz bir yere gidersin. istemezsin masanda söylenen acem kızı türküsünü duysun. ararsın açmaz ararsın açmaz, sonra telefon çalar, Odur arayan, bir heyecan açarsın. karşındaki kendisini kızın ablası olarak tanıtır, oysa ki kız tek çocuktur. ve sen hiçbir şey yapmamana rağmen, sana bir tecavüzcü, bir sapık, bir çingene gibi haddini bil, yoksa bildiririz denir. işte aşk o zaman biter.
aşık olamadığını anladığın ana denk gelen andır. yanından geçen binlerce güzel/yakışıklı sadece estetik açıcan "güzelmiş/yakışıklıymış" diyecek kadar ilgini çekebiliyorsa, herkesten ve herşeyden yeri ve zamanı gelince kolayca vazgeçebiliyorsan, kimse umrunda olmuyorsa, hayataki tek amacın kendini mutlu etmekse ve anı tek başına yaşamaya başlamışsan, geçmiş olsun aşk bitmiştir ve o an bunların farkındalığının tavan yaptığı andır...