aşkın adı ve bilinmezliği

    1.
  1. Hayat bazen koşar ve çooookkkk uzaktan seçer insanoğlunu
    kurumuş gibi ve bir masanın etrafında dört köşe serilmiş kağıt gibi,
    tutturulmuş mandallar gibi
    neye sarılacağını,tutunacağını bilmeden alıp attığı tütün tarlalarında
    kokusunu salan bir içimlik sigara misali
    ne kadar savursan,ne kadar silsen ve ne kadar attığın yerde
    ayaklarınla ezsen de o senin içine işlemiş,çektiğin nefes kadar sana yakınken;
    Bazen ne olduğunu bilmeden herkesten uzakta olmak gibidir aşk;ancak
    gerçeği görmek istemeyenler en çok da aşıklardır belki;göstermek istemeyenler ise politikacı aşıklardır.Nedense ama onlarla sınırlı kalmaz.Hakikatlere gözlerini kapatanlar olan bitene inanmak istemeyip doğrulardan kaçan sade insanlara sıklıkla rastlanır dünyanın her yerinde.Kandırmaca aşktı onlarınki!
    Onlar umut bekçileri,yalnızlık elçileri oldu bunca zaman,kızıl gökyüzünden baktılar yeşil dünyaya,indiler ve durdular,ışık tozları saçtılar her iklime,ışık da olsa tozdu saçtıkları,bulduklarını sandıkları oldu tek eşyaları,içinden çıkanlar sadece aşktı,aşktı ve aşkın acılarıydı,onları okuyup öğrendiler aşkı,sigaralar vardı tek tek,paket paket yanmak için;ama çakmak yoktu, kalplerinin yangınıyla yaktılar onları,içinde adı çok,manası az kalan aşkın ateşleri vardı,yağmur dilediler Tanrıdan sönsün diye ama sadece kuraklıktı bu,rastlantıların arasında!
    Kuraklığı yakan güneş miydi,adı mıydı aşkın?Nasıl bilmemler içinde kayboluyorsa her gece güneş ,nasıl doğuyorsa her gece ay;"sen" gibi "ben" de yüzünü gösteriyorsa "aynalar" neden ki?
    Hangi ayna gösterir ki bir aşka gerçek yüzünü, hangisi yanılsama değildir ki,başka bedenlere saklanmış başka ruhlar aşkı ararken mi kaybolmuşlar;yoksa bilmecelerden bilmece seçip hepsini bir mi çözmeye çalışmışlar,hangi dünya burası,hangi duyu göz renginde saklı adın ne çözmeye saklı ey;aşk!;
    Aslında Bachmann gibi göçebe bir ruhtu kendi sürgününde;Erskine Caldwell;gibi tuza,müziğe,aşka dairdi ve;Helen Killer; gibi parmaklarını yüreğine götürdüğünde aşkın,sevginin,gücün ruhunun orada olduğunu,bildiğini sanmak kadar yakındı aşk.
    Kaybettiğini bilmek kadarda uzak,düşlerde kurulan oturulan bankta okurken aşk mektuplarını,sesleri kesilirdi eski benliklere baktıklarında ,eski "biz" lerine avuçları terlerdi,kokuları yayılırdı aşkın coğrafyasına,ne zamandı o eskiler?
    Okurken yazarların yazdıklarını,dinlerken bestekarlar bestelerini,ne besteler gelirdi dillerinin ucuna,ne kalemler tutarlardı o terleyen avuçları,tek konu,tek bilek,aşk olsa gerek ya tüm denklemlerin tek formülü.
    3 ...
  2. 2.
  3. askin bilinmezligi bunca kalabaliklar icinde insanin kendini özel hissetmesini,hayata karsi tukenmemesini saglayan hissin hallerinden yalniz biridir.adi da kim adini ne koyarsa odur.bu da kisye ozeldir ve kisiyi ozel kilandir.bu yuzden asla denklemi ve formulu yoktur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük