bi gerçektir. bi aşk ilişkisinin ancak ilk zamanları keyiflidir. sonradan acı ve ızdırap vermeye başlar. aşkınızın karşılığı olsa bile tuhaf tuhaf tripler, duygusal dengesizlikler, kıskançlıklar, sorunlar, kavgalar vs eksik olmaz. hele ilişki limoni hale geldiğinde dalyan gibi adamın aciz bi ruha dönüşmesi görülmeye değerdir. başlarım böle aşkın ızdırabına. o yüzden hiç aşık olmak istemiyorum. aman kalsın. o ruh halini ve sürekli birisine bağlı olma saçmalığını da sevmiyorum. insan aşık olmadığı zaman bağımsızdır ve aşk gerçekten geçici bi psikoz durumudur.
(edit: lan ben karşılık aldığım aşklarda bile acı çektim. yemek bile yiyemez hallere düştüm. aman kalsın aşkın mutluluğu da bilmemnesi de. bi insana köpek gibi bağlanmak kadar salakça bişey yok bu dünyada)
hoş bir acıdır. hiç aşık olmamak/olamamak daha zordur. aşk acısı bir şekilde atlatılır ama o acıyı çekmeden hayat boşunadır. kimi zaman platonik aşk bile insana zevk verir.
gerçektir, şu ki; aşk ın en tatlı tarafı acılığıdır, hep mutlu olmak ne boktandır ama aşk acısı diğerlerinin üstünde ölümdür, ancak hayatı şekillendirir.
Ben aşkın mutlu ettiğini görmedim. Aşık olanlar hep mutsuz. Hep acı çekiyor, bir şeyleri dert ediyor ve en nihayetinde mutluluğu yine yakalayamıyorlar. Şunların aşkları o kadar imrendirici ki diyebileceğim kimseyi tanımıyorum şu dünya üzerinde, ya sahte ya tükenmiş ya sadece sevgi olarak sürüyor.
Son olarak; aşk sevip de kavuşamamaktır. Bir başka deyişle "seversin, kavuşamazsın adı aşk olur".