acı biber turşusu. canın çeker yersin ama ihtiyaç duymazsin, canın yandıkça mal gibi yemeye devam edersin sonrasında tatlı tatlı geçmeye başlar acısı ama günün sonunda yalnız kaldığında tuvalette ağzına sıçar bırakır.
aynı bardaktan içmeyeceğiz
ne sıcak şarabı, ne suyu,
kuşluk vakti öpüşmeyeceğiz,
pencereden bakmayacağız akşama doğru.
sen güneşle soluklanıyorsun, ben ayla,
ama düştüğümüz aynı sevda.
sadık ve sevecen dost, benim yanımda,
senin yanındaysa neşeli bir sevgili.
gri gözlerindeki korkuyu anlıyorum sanma,
ve bu çektiklerimizin sensin sebebi.
sıklaştırmıyoruz ayaküstü buluşmalarımızı.
ne çare ancak böyle koruyabiliriz huzurumuzu.
şiirlerimde yalnızca senin sesinin ezgisi duyulur
senin şiirlerinde benim soluğum eser.
bir ateş ki, ona kim dokunur,
buna ne korku, ne unutuş cesaret eder
ve bilsen nasıl hoşlandığımı
seyretmekten senin kuru, pembe dudaklarını.
Çayı şekerli içmeye benzetiyorum ben aşkı. Olması her zaman gerekmeyen ama olunca tadı güzelleştiren bir duygu ve şekersiz çay içen insanların alışamadığı bir tat. Kalbini nadasa bırakan insanların aşk karşısında bocalaması hep bundandır.