aşkı bir bakışta fark etmek

entry63 galeri0
    38.
  1. aşk öyle kuş bakışı farkedilmez önce bunu anlamalı, resmin bütününde vardır aşk,sen görmek istediğin gibi görürsün, herşeyi içinde barındırır hayat gibi tek farkı belki de onu bu kelimeye hapseden tek şey abartıdır,abartırsın ,olamam dersin ,yaşayamam, sonra anlarsın bu kadar beylik konuşmamak gerektiğini,kendi kendine öğrenirsin,kimsede - aaa yaran kanıyo dur saralım demez- zaten beklemezsindir de alışırsın iyi pansuman yapmaya zamanla ustalaşırsın yine de güzeldir...
    0 ...
  2. 37.
  3. hayattan kopmakla eş değerdir.
    0 ...
  4. 36.
  5. okyanus dalgalarıyla dans eden adamları kıskanmaktan farkı yoktur aşka aşık adamlara hayranlık duymanın.. ama sonuçta bir farklılık yatar.. okyanus dalgalarıyla dans eden adamlara aşık olunur.. onlar başka bir dalganın üstüne binip sizi terkettiklerinde anlarsınız ancak işin aslını..aşka aşık adamlara ise acınır sadece..vah vah zavallı çok duygulu biri denir.. her türlü duygusu, iltifat becerisi, incelikleri sömürülür..ve terkedilir..ancak okyanus dalgalarıyla sevişen o adamdan deniz kestanesini yediğinde hatırlarlar aşka aşık adamı..güzel sözleriyle teselli versin diye hemen engellenmiş msn' i açılır ve naber canım özledim seni nidalarıyla höykürülür.. küçük bir detay unutulmuştur ama , aşka aşık o adamlar; aşkla palavrayı ayrdedecek kadar kalplerini derilerine yakın taşırlar.
    3 ...
  6. 35.
  7. aşk günümüzde saptırılmış normlar sayesinde gerçek anlamını yitirdiğinden ve menfaate dayandığından olmayacak şey.
    1 ...
  8. 34.
  9. 33.
  10. geceydi..
    karanlık ölüm kadar katıydı..
    sokağın başıydı..
    sonbaharın sonu..
    ıslaktı saçların..
    ve çıplaktı ayakların..
    bir gecelik vardı üstünde...
    bileklerin incecikti..
    bakışlarınsa ürkek..
    evden kaçmıştın..
    gözyaşların kurumuş..
    korkuya dönüşmüştü..
    bocalıyor, çırpınıyordun..
    yürümüyor, titriyordun..
    yağmur acımadı sana da minik ayaklarına da..
    belki de hasretti ayakların o ılık yağmura..
    o sevecen okşayışa..
    .............................................
    balkondaydım..
    intihar saatindeydim..
    ve saatim bir ömür geri kalmıştı..
    pili bitmişti hayallerimin........
    ve şarj edilemiyordu düşler artık...
    radyodan titrek bir ses...
    "benzemez kimse size"
    benzemiyordun gerçekten kimseye..
    ve üşümemmiştim hiçbir gece sen kadar...
    ama yine de sen kadar...
    kaçacak cesaretimde olmamıştı..
    yaşadığım karanlıktan..
    .................................
    usturamın pusulası şaşmıştı..
    şaşıp önceğizine düşmüştü..
    sizin galiba derken bir meleğin sesiyle..
    bilemezdin bana bir hayat bağışladığını..
    ve bilemezdim...
    gecelikli bir kadına aşık olacağımı...
    1 ...
  11. 32.
  12. 31.
  13. anne aşk bu mu sorusunun cevabı:
    -anne aşk bu mu?
    +yavrum o aşk değil babanın el izleri
    -haaaa...
    0 ...
  14. 30.
  15. 29.
  16. aşık çiftin gözlerinden, bedeninden akan ve farkedilmesi ile farkedeni dahi sarmalayan enerjidir, mutluluktur.

    aşkı bir bakışta farkedersin,

    baktığın, ağaçsa daha yeşil,
    baktığın, denizse daha engin,
    baktığın, çocuksa, cana sokulası,
    baktığın, uçurtmaysa kuyruğuna takılası,
    baktığın, çiçekse en görkemlisi,
    baktığın, kuşsa kanadında uçulası,
    baktığın, sevgili ise gözlerini kapatasın
    .................................. gelir..
    1 ...
  17. 28.
  18. aşksız geçen günleri düşmeli ömürden...
    1 ...
  19. 27.
  20. asıl olan farketmekse ve farkettiysen eğer, geriye dön ve git derim. belki aradığın farkettiğin değil farketmeyip kaçırdıklarındadır.
    2 ...
  21. 26.
  22. birden simsek cakar ve yildirim duser etraf aydinlanir ama yildirimin ustune dusmesine ask deniyor. karanlıkta bir anlık parlama icin kisi kömür oluyor. iste öyle bir seydir bir görüste asik olmak.
    0 ...
  23. 25.
  24. aşk kızgın yürekte eriyen bir kar tanesidir. bazen de içine taş konulmuş bir kartopu.
    0 ...
  25. 24.
  26. Anladığım hiçbir şeyi sevemedim ben. Tanrı yı, hayatı, insanları, filmleri, şarkıları, kitapları..Hiçbirini sevemedim. Bir aşkı anlayamadım. Belki de ondandır bunca uğraşım. Bunca mücadelem. Ve bunca çabalayışım. ilk sevişmemde canım yanmıştı benim. ilk öpücüğümde hüngür hüngür ağlamıştım. ilk seni seviyorum cümlesini duyduğum an öfkelenip bu kadar iyi olamazsın? dedikten sonra bir tokat atmıştım kendime. Koşmuştum sahilde. ilk aşkım arkamdan bağırmıştı; nereye? Donup kalmıştım sonra. Ellerimi dizlerime koyup öksürmüştüm. Nefesim açılsın diye deniz suyundan içmiştim. Tekrarlamıştı ilk aşkım; nereye? Tekrar koşmuştum. Soruları sevememiştim hiçbir zaman. Nefesim ritmine kavuştuğunda dönüp geri baktığımda hiç kimseyi görememiştim. Hayatların sonlarını gördüğüm an bu filmi önceden izlemiştim demiştim. Sonları değiştirmek için çabalamadım hiçbir zaman. Anladığım hiçbir şeyi sevemedim ben. Dostlarımı sevmemin tek nedeni; onları anlamamış olmam..........
    edit:
    belki de anlamamak lazım kimseyi..
    5 ...
  27. 23.
  28. 22.
  29. 21.
  30. + gelene bak, tanıdın mı?
    - çaktırma tanımamazlıktan geliyorum. geçen sefer bana yaptıklarını unutmadım daha...
    3 ...
  31. 20.
  32. 19.
  33. --spoiler--
    aynı terasa açılıyordu, yanyanaydı kapılarımız kaldığımız pansiyonda. sabahları ya da akşam üzerleri karşılaşıyorduk. ortak duş, ortak mutfak, çekingen bir selamlaşma. aynı terasta yanyana kuruyordu çamaşırlarımız. bu ürpertiyordu beni. acemi, tutuk bir kaç sözcük eşliğinde beyaz şarap içerek aynı terasta seyrediyorduk günbatımını. bu da ürpertiyordu beni.
    ışığın azalan şiddetinde yanyanaydı terasa vuran gölgelerimiz ve karışıyordu birbirine. elimizde olmadan gülümsemiştik bakışlarımız çarpıştığında. sahildeydik ve aynı kitabı okuyorduk ilk karşılaşmamızda da. sezon açılmamıştı, seyrekti sahiller, daha erken yaz gülümsüyordu. pansiyon önündeki sandalların kıpırtısı, çiçeklerin çekingen dirimi, günbatımıyla gölgelenmiş alanların rengi kalmış aklımda. ikimiz de yalnızdık ve birbirimize ilişmemeye çalışıyorduk adını kimselerin bilmediği o uzak sahil kasabasında... oysa güneşin batışını izlemek gibi kendiliğinden bir birlikteliğe dönüştü paylaştığımız şeyler. birbirinden kamaşmaya başlamıştı. tenlerimiz, dokunmasan da, yanındaki gövdeyi duymanın şiddetine dönüşmüştü. aramızdaki çekim tenin çağrısı hazırdı kendine kurulan bütün tuzaklara. o akşam terastaydık gene. gün çoktan batmıştı. çamaşırlar asılıydı, uzaktan şarkılar geliyordu ve kekik kokuları... nedense herzamankinden başka bakıyordun bana. sonra usulca dedin ki: "ilk kez birinin tenine dokunma isteği duyuyorum içimde." benim için yaz başlamıştı. "dokun öyleyse" dedim. sustun. uzun uzun baktık birbirimize. kendine nasıl karşı koyduğun okunuyordu yüzünün derinliklerinde...
    sonra hiçbir şey söylemeden usulca kalktın, odana gittin, yavaşça örttün kapını. saatlerce orada, gecede ve terasta kaldım. sabah uyandığımda, odanın kapısı açıktı, eşyalarını toplayıp gitmiştin, baktım... yalnızca terasta unuttuğun havlu çırpınıyordu rüzgarda.
    bir daha hiç rastlamadım sana. hiçbir yerde, hiçbir yazda. düşünüyorum aradan onüç yıl geçmiş. onüç yıl içinde uyanan o isteğin anısı saklı duruyor mu sende?
    birden adını hatırlamadığımı farkettim bunu yazarken. ama terasta çırpınan havlunun rengi hala gözlerimin önünde...
    onüç yıl sonra şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde, neden ansızın aklıma düştüğümü sordum kendime.
    sonra anladım:
    "bir aşk birçok aşktan yapılıyor ve ayrılınmıyor hiç bir seferinde!"...
    --spoiler--
    10 ...
  34. 18.
  35. 17.
  36. 16.
  37. ask sehveti birbirine karistiran insanlarin fena durumlara dusebilcegi atraksiyon.
    2 ...
  38. 15.
  39. 14.
© 2025 uludağ sözlük