aşkı aramak

entry56 galeri0
    1.
  1. arayan bulamaz, bulanlarsa hep arayanlardir. boyle tuhaf bir paradoksa sebeb olan aktivite diyeyim de format disina cikmayayim.

    edit : basima kaldi iyi mi ?
    2 ...
  2. 2.
  3. kendini biriktirenlerin daha da güçlük çektiği durumdur.
    1 ...
  4. 3.
  5. yılların arayışlarından sonra nihayetinde aşkın aranarak bulunmayacağı anlaşılır. aşık olmak istersiniz, olursunuz; iyi kötü bir şeyler yaşarsınız, büyüsü çabuk bozulur. bu aşk mıydı? hadi ordan...

    aşk değilse neydi? kimse bilmez, herkes yorum yapar, şuydu buydu diye...

    dünya üzerinde ki bütün dillerin lügatında bulunan bazı kelimeler vardır; tanımları hep yetersiz kalır, ya da belki de "olmayan" birşeyi tanımlarlar...

    "aşk" üzerine asırlardır bir çok insan düşünmüş; felsefesini yapmış, içmiş; şarkısını, şiirini yazmış, içerlemiş; öyküsünü, destanını yazmış... bu mudur aşk? edebiyatın aldatmacası mıdır?

    kimse bilmez...

    "aşık olmak" nedir o zaman?

    belki de bizi yanılgıya düşüren en önemli şey; aşkı "ölümsüz", "nihai" olarak görmemiz...

    belki de "anlık" birşey, bir "kıvılcım"dan öte olmayan, bizi sadece "alev alev" yakmaya yarayan "bir dal kibrit"...

    başlamasıyla bitmesi bir olan -hani rüya görürüz gece boyu, ömür gibi gelir insana, fakat beynimizde oluşan bir kaç saniyelik elektriksel dalgadan ibarettir- ve etkisini uzun süre yaşadığımız bir travma mıdır?

    hastalık mı yoksa? bulaşıcı bir "nevroz" mu?

    arayıpta bulamamak koyar insana tabi; neyi olursa olsun...

    ama çok arzuladığınız halde aramaya cesaret edememek daha bir üzücüdür...
    0 ...
  6. 4.
  7. çırpınırsın bulabilmek için ama yalnızlığın bir adım daha yakındır sana ve elini uzattığı anda ulaşır, aramana bile izin vermez çoğu zaman o seni bulsun der beklersin ama ne gelen vardır ne de giden.
    2 ...
  8. 5.
  9. 6.
  10. belayı bulmakla sonuçlanabilecek eylem.
    1 ...
  11. 7.
  12. o seni bulur zaten, aranmaz...hen de en beklenmedik anlarda inanamazsın...
    2 ...
  13. 8.
  14. 9.
  15. 10.
  16. hiç açılmayan telefon gibidir.bir türlü ulaşılamaz. sen aramayı bırakırsın en beklemediğin zamanda karşına çıkar.
    0 ...
  17. 11.
  18. --spoiler--
    Aramak... Ömür boyunca aramak... Yalnız seni aramak.. Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, ağaç diplerinde, sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de aynı sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı... Beni bekliyorsun yada bir başkasını, bir başkasını..

    Hiç gel demeyeceğim sana.. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok birden karşıma çıkma. Kaç saklan Seni aramak istiyorum.

    Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara. Rüzgarların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da geldim, yine kaç. Başını al açıl denizlere. Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni, dilediğin yerde demir atmalı. Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya!

    Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünde bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.

    Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika'dan getirip bir kağıt üzerine yapıştırmalıyım. Saçların Sibirya'da olmalı dudakların Çin'de. Gözlerin Hindistan'da bir mabudun gözleri olmalı. Ellerin italya'da bir heykelin elleri. Bulursam seni parça parça bulmalıyım. Yine de bir yerin eksik olmalı. Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.

    Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim..
    --spoiler--
    0 ...
  19. 12.
  20. diyelim ki aradınız, kural no bir ödemeli aramayın.
    diyelim ki aradınız, eğer cevap vermiyorsa tipi değilsinizdir.
    meşgul çalıyorsa, aradığınız kişi halihazırda farklı bir kişi ile paylaşıyordur o aşkı.
    telesekretere yönlendirildiyseniz kendinize güveniyorsanız kime niyet kime kısmet durumları olabilir, üç vakte kadar sekreter ile bir yakınlaşma olabilir.
    beklemeye aldıysa ise içinde bol bol soru işareti barındırır.

    bir rivayete göre aşkı aramak da bu tarz basit soruları, basit cevapları ve basit problemleri ile beraber basit ilişkileri doğurur.*
    0 ...
  21. 13.
  22. aramakla istemekle oluşacak bir şey değildir ki. hiç beklemedğiniz bir anda o sizi zaten bulcaktır.

    yok ben bulurum diyosan sen kaşındın;

    http://kisalink.com/1c74f15/

    *
    0 ...
  23. 14.
  24. geberircesine peşine düşülen hadisedir. nedensiz hüznün çaresine tek ilaç olacağını düşündürür. yıllarca bekler var olduğuna inandığı ama bir türlü ulaşamadığı maşuğunu. bir gün der evet bir gün mutlaka onu bulacağım ve taparcasına seveceğimi bağlanacağım bırakmayacağım der insan kendi kendine. ama yoktur ve o günün özlemi ile yanıp tutuşmaya devam eder arayan insan.
    1 ...
  25. 15.
  26. boşuna kürek sallamaktan başka hiçbir işe yaramayan eylemdir.
    0 ...
  27. 16.
  28. 17.
  29. bugün bir arkadaşımdan duduğum eylem . felsefe yapar gibi durmuyordu . anlattıkları soner arıcanın deniz gözlüm şarkısını anımsattı.
    0 ...
  30. 18.
  31. diyorlar ki, aşkı boşuna arama, o ansızın çıkagelir.
    1 ...
  32. 19.
  33. aşkın tanımına aykırı bir eyleme geçme durumudur. o seni bulursa adına "aşk" deniliyor zaten.
    0 ...
  34. 20.
  35. 21.
  36. 22.
  37. çözüm değildir,
    kendiside gelmez,
    yoktur işte yok
    soğuk
    tek başına...
    mutsuz
    umutsuz

    şarkılarda teselli bulmak,kendini suçlamaktır.

    neredesin ey aşk!
    1 ...
  38. 23.
  39. 24.
  40. aradığın zamanlarda aşkı yaşama olasılığını azaltan eylemdir.zamana bırakıp aramamak en iyisidir.aşkın kısa süreli zamanda yaşanan duygu yoğunluğu olduğunu da hatırlarsak,belki aramakla harcıyacağımız zamana acıyıp vazgeçebiliriz.
    0 ...
  41. 25.
  42. yıldızlar hep geceleri çıktı güneş gittikten sonra. sadece güneş vardı herkesi ısıtan. geceleri çıkan yıldız, güneş varken de oradaydı... güneş o kadar etkilemişti ki onu kör oldu göremedi orada duran yıldızları. bir gece göz kırptı yıldızın biri ya da ona öyle geldi, ama o onun için göz kırpmıştı biliyordu, uzun uzun yıldızı seyretti benim için parlıyor dedi, onu düşünmeye başladı. yorulmuştu orada uyuya kaldı. uyandığında güneş vardı, rüyamı gerçek mi anlayamadı bir an. sonra güneş varken de onu göremeyeceğini bile bile derin boşluklara baktı, onu düşündükçe iyice bağlanmıştı. bu gece de dün ki gibi aynı saatlerde yine ona göz kırpacaktı, onun için parlayacaktı. delicesine bekliyordu onu, güneş kayboldukça içini büyük bir heyecan kapladı. çok yıldız ortaya çıktı, ama hiç biri onun gibi parlamıyordu, gözleri onu aradı. içine şüphe ve korku düştü, sanki bir çok yıldız ona benziyordu. göz kırpmasını bekledi... olmadı. o büyük heyecanın yerini korku aldı bakamadı yıldızlara. sarılıp yastığına uyudu. uyandığında yine güneş vardı. ısıttığını, onun korkusunu aldığını fark etti. sonra, güneşi düşündü o da bir yıldız, hem de çok yakın ve hep uyandığında yanında olan bir yıldız. daha önceden hiç böyle hissetmemişti güneşe karşı. tekrar ona göz kırpan yıldızı düşündü; onun diğer yıldızlardan farkı yok. hepsi uzak, hepsi erişilmez ve hep yanımda olan güneş kaybolduğunda onlar çıktı.

    aradan zaman geçti güneşi yine seviyordu, ama yine sıradan olmaya başladı... özlemişti, heyecanlarını, korkularını.
    göz kırpan yıldızı düşündü tekrar;
    evet erişilmez, uzaktı ama o bana göz kırpmıştı, benim için parlamıştı belki işi vardı geri gelecek dedi ve hep geceleri onun göz kırpmasını bekledi gördüğü yıldızlardan haber gönderdi, haber bekledi.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük