iyi demlenmiş bir çaydanlık çayla birlikte gün doğumunu izlemek için çatıya çıkıp kiremitler üzerinde oturup, ince belli bardağından aldığın her yudum çayla şehrin tüm sessizliğiyle yükselen güneşi izlemenin mutluluğu ne aşkta vardır ne de başka bir şeyde. kendini şehrin hakimi gibi hissediyorsun o kısa zaman diliminde. ama çay bittiğinde inmen gerekiyor. yoksa bütün olay bozuluyor.
mutluluk varken aşka gerek var mı? peki aşk varken mutluluğa gerek var mı? mutluluk aşktan üstün müdür? yoksa aşk mutluluğun kaynağı mıdır? sonuçta her ikisi de geçicidir. diğer tüm duygular gibi... ancak aşkın kaynağı belirli bir kişidir yada bir nesne. mutluluk gibi... kişi yada nesne kaybolunca aşk da biter. hiçbirşey değişmez ise bu sefer heves gibi aşk yine biter. oysa yağmur yağarken bile hissettiğimiz duygudur mutluluk. perşembe sandığınız günün cuma olmasıdır... her iki duygunun zıtını düşünürsek aşk daha hasar verir. bununla beraber en zor bulunan şeydir aşk. mutluluk ucuzdur. kaybı aşk kadar hasar vermez. etkisi aşk kadar uzun sürmese de, heves gibi bir anda uçup gitmez.
aşktan daha güzel şey mutluluktur. aynı yazarların bkz. ile verdikleri şeyler gibi.