bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti. sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. aradan uzun yıllar geçti, içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı.
geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:
- a gönlüme hükmeden!.. bunca yıl geçti, yolunu gözledim. ne bir haber, ne bir mektup?!.. meğer ne kadar vefasızmışsın?!..
hakiki aşık başını yere eğdi, gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:
- ey sevgili! yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?!..
aşk ki insana hem cennetin güzelliklerini hem de cehennemin tüm azaplarını yaşatan duygudur. ey min-el aşk varlığın mı daha çok keder verir yokluğun mu bilinmez muammadır lakin sayende derbeder olmuş bir aşığı da en güzel anlatan cümleler iskender pala' nın "aşknamesi"ndedir heralde.
--spoiler--
Ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacım kalmadı artık. Sevgili eşiğinde ölene değil sağ kalana şaşmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aşkınla hasta, ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Araya bunca yılın hasreti girmişken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldığı güzellik ile insan içine çıkıyor diye güneşe, eşiğini döne dolaşa senden nur çalıyor diye her akşam mehtaba bakıyorum, bilesin. 'Bugün nasılsın ey kâinatın başı dönmüş yıldızı? ' diyorum ona, hasbıhal ediyorum; 'Ne haldedir sevgilim, hoş mudur, sofaca mıdır istanbullar sultanı bugün? ' diye tekrar soruyorum. 'Hiç benim bulunduğum yerden daha kederli bir âleme doğdun mu sen; hiç aşkta altüst olmuş bencileyin bir firkatzede üzerine parladın mı? ' diye sitem ediyorum bazen... Velhasıl günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlenmeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayışımı şikâyetle söylüyor, anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tevbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için.
--spoiler--
--spoiler--
hikaye:
sultanıın kızına bir gariban aşık olmuştu. sultan bunu duyunca aşığı huzura getirtip,
-ya ülkemi terk edersin, dedi ya da kelleni vurdurtacağım kararını hemen ver.
adamda civanmertlik yokmuş, düşündü, taşındı ve gitmeye karar verdi. sultan ise adamın cevabını duyunca cellatları çağırttı. vezir dedi ki:
- hünkarım, neden suçsuz birinin kelllesini vurdurttunuz?
- çünkü gerçek bir aşık değildi o, sahtekardı. eğer gerçekten aşık olsaydı başının kesilmesini seçerdi. eğer başının kesilmesini seçseydi, tahtımdan kalkıp onu yerime oturtacaktım"
--spoiler--
--spoiler--
' nazın koynunda doğmuş, nezaket tarafından emzirilip nazenin beşiklerde berceste ninnilerle büyütülmüş bu güzellik, bu karşısında billur gibi duran güzellik gerçek miydi ? ''
--spoiler--
aşka farklı açılardan bakmayı öğreten iskender pala kitabıdır, başlı başına bir deryadır.
--spoiler--
senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal
edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. sana tevbeler ediyorum seni unutma ihtimalini düşündüğüm için...
--spoiler--