tam olarak inanmamak ne demek bilmem, tanımlayamam. ama aşka olan inancı kaybetmeye dair kitap yazabilirim heralde. kitap da bir kaç bölümden oluşurdu sanırım...
1-hayal kırıklığı böyle beynine beynine vurur her gece, her sabah ve de her an.
2-geleceğin daha kötü olma korkusu sarar içini
3-.......
4- güvensizlik... off off
5-anlaşılmadığın için tercih edilen mod; sessizliktir...
6-içinden gelmez hiç bir şey...
7-.......
8- zamanla kaçmak için beyninden başlayan bir tünel kazarsın...
9- karanlık tünelin ucunda ki yer önemli değildir. geçiş süreci zordur, önemli olan ışıktır.
10- her türlü pişmanlık.
bazıları saçma, anlamsız gelebilir, siz de boşlukları doldurup anlamlandırın kendi tünelinizi, ya da karanlığınızı.
aşk denen 'şey'in bir yanılgı olduğunu kabul etmektir.
allah sizi inandırsın, tweety'li peluş terlik giyen, nescafe ile dolu kupamı kolları uzun gelen hırkamdan çıkan ellerimle sıkı sıkı tutarken bir yandan yann tiersen dinleyip bir yandan da kız kitabı okuyabilecek kadar duygusal bir insanımdır, ama gel gör ki böylesine nihilist kelebek tadında olan bünyemle bile şu zırvanın var olabilme ihtimaline inanmıyorum.
biri sever, karşı taraf seven kişiye şans verir, bir şeyler olur, sonra diğeri de sever ya da alışır, böyle gider bu. aşkın tam olarak bu işin neresinde yer aldığını benim bu odun kişiliğim anlayamıyor. neyse, ben bir nescafe içeyim.
aşk bütünlükle giden bir şey değil bence. bir kez aşık oldum o aynı hızda aynı şiddette devam etsin diye bir şey yok. bazen azalıyor bazen kayboluyor bazen çoğalıyor baZEN BAŞKA bir şey göremiyorsun ondan başka. işte o azaldığı zamanlarda ya da sen hala çok severken bir zamanlar seni gerçekten sevdiğine inandığın insanın buz gibi bakışlarıyla başbaşa kalınca aşka inanmıyorsun. varlığına yokluğuna değil bu inanmama. aşk aldatıyor insanı. her seferinde bitmyecekmiş gibi hep devam edcekmiş gibi davranıyor. gün geliyor en saçma zamanda bitiyor aşk. aşka inanmamak o olabilir ancak. aşka güvenememek. aşktan emin olamamak. aşkın sözüne inanmamak.
Şahsen benim için bundan 5 yıl önce ortaya çıkan durum. Umarım sadece bana has olarak bir durum olarak kalır zira gerçekten psikolojik açıdan yıkıcı sonuçları tespit edilmiştir. Bundan 5 yıl önce, hayatın en dar anlamda iktisadi kurallara göre devam ettiğine inanmak sonucu bünyede baş gösteren durum.
Not: Söz konusu entryde bahsedilen iktisadi kurallar kavramı " kızlar bmw arabası olanlara verir" gibi sığ bir yaklaşım değildir arz ederim.
aynı düşünceye sahip olanı bulamamasıdır. insanlar birine aşık olması için aynı düşüncede birbirinden etkilemesi tabi günümüzde aşk kalktı her sey cinsellik üzerine kuruldu gercek aşk onun için ne kadar fedakarlık yapması onu saygı göstermektir.
aşkı bulamamış kişi düşüncesidir. o gün gelip seni çarptığında yaşadığın şokla anlarsın varlığını ve o gidince de dibine kadar yaşarsın yokluğunu. daha sonra da bir koruma kalkanı olarak kullanılabilir bu ifade "artık aşka inanmıyorum" diye, ama "artık nası birine güvenirim" ifadesi daha mantıklı bir sığınak gibi. çünkü aşkın varlığını dibine kadar yaşayıp görmek var sonuçta.