uzun zaman önce yitirdiğim inanç biçimi. neden mi? bir türlü yürütemedim ben ilişkilerimi. birçoğu sanaldı zaten ama olmadı işte. nereye kadar ki? bir gün dünya gezisine çıkıp her şeyi unutacağım ben. birileriyle tanışır mıyım? kim bilir... ama yine de tedbiri elden bırakmam herhalde. kalbime set çektim beynim sorgulamaya devam ediyor.
orta yaşlı olmak ve beklenen kadının yakışıklı ve uzun boylu ayrıca fırlama arkadaşlarla çıkıp yatmasıyla söz konusu olan durum. biz kimiz ki zaten ? insan bir kahve içip sohbet etmeye çağırmaz mı ? yemişim kaç tane kitap okuduğunu, ne kadar kültürlü olduğunu diyorlar resmen. varsa yoksa uzun boy, yakışıklılık, fırlamalık...
Son tahlilde üst üste gelen ve ne idüğü belirsiz flörtöz haller, bir dengesizlik yarattı. Daha başımızı kaldıramamıştık ki, sahte sevgililer kasayı boşaltıp gitmişler, rahmetli devran çağlar abla ilerde belki haklı çıkar amma, biz toparlayamadık.
romantik filmdeki kendi ayağının üzerinde duran karakterden etkilenen, "ben aşık olmak için fazla neşeliyim." diyen bir kızdan duymuştum zamanında. ortamdan hemen uzaklaştım.
yanlış olandır. bilimsel bir durum olum. yok bir kere aşık olunurmuş, yok aşk yokmuş, ben aşka inanmam bi entel havalar falanlar filanlar. hormonu var arkadaşım. oluyorsun işte aşık. onu salgıladı mı vücudun sıçtın işte. oluyorsun kaçışın yok. sadece senin karakterinin ne kadar güçlü olup olmadığına bağlı.