Kendini sevmeni sağlayan bir değişimin başladığı noktadır . Herhangi bir konuda aşka ulaşırsan ,aşkı hissedersen fark ediyorsun ki önceye göre kendini de sevmeye başlıyorsun . Hiçbir zaman sevildiğine emin olamadığın dipsiz bir kuyunun tepesindeki güneş güneş ışığıdır aşk .
zahiri bir bedbahlık bu ahvalimin çıtası,
ram eyler gönlü perişan beyhude yanar çırası,
görür ölmeden erbab olursa ahir,
sikerim yalan dolan hepsi yazılmış şeylerin aşka dair.
şiirime burada son verirkene.. seni ne kadar çok sevdiğimi söylemek isterim..
Bir insanın hayatında, yaşadığı eski acılardan daha fazla canını ne yakabilir ki? öyle şeyler vardır ki, canını yakmaktan öte gider. Sevdiğin kişinin, aşık olduğun, uğruna herşeyi feda etmeye hazır olduğun, her şeyi göze aldığın sevdiğinin, aşkının, senden ayrılıp, bir başkasıyla çıkmaya başlayıp, birlikte olduğunu bilmek. Sanırım aşık olduğun kişinin, başkasıyla birlikte olması kadar hiç bir şey canını yakmaz insanın. Sen herşeyi uğruna feda etmekte kararlıyken, tüm dünyanı, tüm düzenini uğruna yıkmaya, her günahı kabul etmeye hazırken, onun bunu yapamaması, gidip bir başkasıyla olması kadar kötüsü yoktur sanırım. Canın yansa ne ki? sanırım ölümden bile beter bir acı bu.
Hayat işte böyle acı oyunlar oynuyor insana. insanın kendinden nefret edesi geliyor. Yaşasam mı,yaşamasammı da kalıyor. Ama biliyorsun, belkide uğruna çok acılar çekti. Bir çok şeye katlandı, ama düzenini yıkmaya cesaret edemedi. Zamanında verilen sözler, bir bir havada kaldı. şimdi elinde ne var? Hiçbirşey. Uğruna dünyayı yıkmaya kara verdiğin kadın nerede? Artık o da yok. Ne olacak peki? Kendine kızsan ne olacak, ona hiç kızamıyorsun. Ne olursa olsun, sonuçta ona hala aşık olduğunu biliyorsun. Kıyamıyorsun, toz konduramıyorsun. Onun açısından bakmaya çalışıyorsun. Cesaret edemedi diyorsun kendi kendine. Anlıyorum diyorsun. Ama aslında anladığın hiçbirşey yok. Kendini teselli etmekten başka bir şey yapmıyorsun aslında. Ya içindeki derin yara, o geçecekmi böyle düşününce. Elbetteki hayır. Hergün daha da derinleşip, bir gün gelip yüreğini delip geçecek.
Hayatın oyunları bunlar hep. Suçu kadere yüklemek saçmalık. Kimse tercih etmediği bir hayatı yaşamaz genelde. insanın karşısına seçenekler çıkar ve insan tercihini yapar. Kader böyleymiş demek, işin kolayı. Soru çok önemli, hayat mı acı olan, yoksa yapılan tercihler mi?
Ey aşk, sen değilmisin Ferhat'a dağları deldiren, Mecnun'u çöllerde gezdiren. Böyle bir aşkı buldummu bırakmamak lazım. Ama bazen istesen de elinden gidiyor. Sana ne kalıyor peki? Ömrünce sevip bekleyeceğin, yüreğinde her gün daha çok acıtan bir aşk yarası. Soruyor ondan sonra insan kendine "böyle mi olmalıydı?".
Yaşananları unutabilir mi insan? Sevgilinin elleriyle hazırladığı yemekleri, kendi elleriyle hazırladığı kahvaltıyı, hatta elleriyle bir şeyler yedirmesini? Unutamaz tabiiki. Nasıl unutsun ki? Onun elleri değmiş, elleriyle yemekler, kahvaltılar hazırlamış. insan zehir olsa yer. Onların değeri hiçbirşeye değişilmez. Unutulmaz hiçbirisi. Hatırlandıkça hüzünlendirir insanı ve hep sorar bir gün döner mi, yine yaşarmıyız bunları diye. Ama bilirsin ki dönmeyecek geri. Hiçbirisi yaşanmayacak tekrar. Hep acıyacak canı insanın, üzülecek, kahrolacak.
Diyorum ya insan soruyor kendi kendine "böyle mi olmalıydı".
"Gam, bir âşıkın en kadim ve vefalı dostudur. Kim sadık bir dosttan vazgeçmek ister ki?!. Yüreğinde bir gam taşıyan âşık(ister sufiyane,ister beşeri aşkın gamı olsun),o gamdan güç alır,bir gün bitivermesinden korkar. Çünkü kalpteki gam devamlı sevgiliyi düşünmek ister. Oysa bir âşık,sevgiliyi düşünmediği bir vakit nefessiz kalacaktır. Üstelik bu gamın sonunda mükafat da vardır: Vuslat!.."
flört'ün demli albümünden bir şarkı.
"Ya hiç olmamış olsaydın,
Karşıma çıkmasaydın,
Orhan Veli o şiiri yazmazdı.
Ne anlamı kalırdı şu hayatın?"
(bkz: ağlatan şarkı sözleri)
aşk ? kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi ihtirasların, mutluluğun, huzurun, acının birleştiği tek adres. ben aşkı sende bir başka yaşadım güzeldi, katmerliydi, başından belli olan bir aşktı bu insan bile bile kaybetmeyi göze alabilir mi ? hangimiz sevdiğini kaybedecek kadar gözü karadır. ben kaybettim artık benim kaybedecek birşeyim yok ama sana teşekkür ederim bana aşkı yaşatığın için. atilla ilhan ne kadar kaleme almış bu şiiri
KiMi SEVSEM SENSiN
kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum.
aşk; nasıl bağlandım ki bu kadar? bilmiyorum ..
bana bakmayan gözlerine mi?..
yoksa benim olmayan, kalbine mi?..
diye işin içinden çıkılmaz sorular sordurabilir insana.
"ben bir yalanım , ancak inanıldığımda var oluyorum" dedi...onu var edebilmek için ahmaklığa verdim kendimi.zaten aşk başlı başına ahmaklık değil miydi...