Sebepsiz sevmektir aşk,
nedeni olmadan bağlanmak birine.
Gözlerine baktığında erimektir içten içe,
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
Hatta sarıLamamktır utançtan,
...Çünkü utanmaktır sevmek aslında,
Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?
Güzelliğimi?
bilmez kimse bu soruların cevabını..
Kimi sever güzelini,
Kimi sever özelini...
evet üzüldüm. ve bende isterdim içten içe bir sesle , güçlü bir nefesle , ağzın kenarında kesilmiş enfes levreğin süzgecinde kalibrasyonu bozulmuş bir notayı üflemek ciğerlerine... çıplak bir şeyler vardı elbette üzerinde , belki bir şehir sise susamış ve görüş mesafesini azami bir metreye indiriyordu lilian ağaçları.
sosyal bir mesaj veriyordu dudakların ; " feodal ıslaklıklığımla öp beni ! "
üzüldüm, evet. alabildiğine yeşilliğe bakan bir balkonum olmadı hiç. asrın çekmecelerinde tozlanmış anılardı artık fotoğraflarımız... i̇msal verecek olursam, elzemden bozma otelin köşesinden dönünce gözükürdü gözlerin.. temsili bir nikâhtı yanyana uyumamız. uyku mahmuru içilmiş sigara ardı , pencereden fırlatılan solgun izmarit. yere düştüğünde yüzeyi zedelenmiş arnavut bozması kaldırım. i̇şte o kaldırım seslenmişti yine , geldim.
ben sırf seni kendime aşık edebilmek için komposizyon olarak yetiştirildim.
evet üzüldüm. kim tecelli edecekti şimdi ' kader 'i ? i̇sa bile dayanamaz zulmüne şavkın. alnında hafif parlak ay geçişi.. göz zevkini bozmasın diye senin için mazgallara bıraktığım antilo çiçekleri. zevkin uşağı olmuş bir maça valesi gibi , yumrusuna saklanmış yüzüğüm. kurduğumuz ilk iletişimin mecrasında söylemiştim. ben oyunlardan çok etkilenirdim. " gidiyorum " dediğinde kapanıp dizlerine " gitme " diyecek kadar gururu yont bir lahite gömdüğüm gibi ..
söz vermiştim sheakespeare' e , macbeth bu gece ölmeyecekti.