aşk; gel-geç, hayata renk katan, cici bir duygu değildir gerçekte ve üç gün de sürmez, günümüzde ki yaygın kanının aksine.
ay dönümü, gün dönümü çiçekleri, klişe günler de alınıp verilen, bilindik armağanlar, moda hitaplar, aşk sanılmakta.
ne yanılgı.
oysa aşk; hayatın özüdür pek çok alime göre.
en çok da mesnevi, aşkın bilinmeyen hallerini anlatırken, şaşırtır insanı.
aşk fedakarlıkların bütünüyse taraflardan birinin aman ya sikerim demesiyle bitecek olan ilişkidir. zaman geçtikçe ne denli büyük - küçük bir şey olduğu anlaşılacaktır. beraber hayaller kurmak güzelde gerçekleştiğini görmek ayrı bi güzel olacaktır. her şeye de aşk dememek lazım. bi insan hemen aşık olmaz ayrıca. tanıdığın insana aşık olursun her şeyini bilirsin. geleceğe dair şüphelerin olsa bile en azından bazı şeylerden eminsindir. tabi bu süre zarfındada kavgalar olur , yanlış anlaşılmalar olur biterse zaten aşk değildir ama aşılırsa sağlam bir ilişki olması muhtemel. bi de 1-2 sene içinde ibnelik yapan taraflar vardır. bi anda değişirler değişincede insanı hayattan soğuturlar. kısacası aşkta ve ilişkide ne dersen de işte aşık olunan kişi değişirse taraflar kopar. biri değiştiği kişiyi severse o mutlu diğer taraf mutsuz olur. yani insan ne derse desin hayal kırıklığına uğrar sevdiği kişi değişince.. o zaman da verilen sözlerin , anıların , fotoğrafların bi sikim anlamı kalmaz.
Aşka dair bilinen bir şey var mıdır dedirtir. En az varoluşumuz kadar belirsiz bir duygu. Günümüz aşklarını görünce çok da anlam yüklememeli diyorum ama eskiden çok güzeldi be aşklar. O dönemde yaşamasam da günümüzden daha derin anlamlara sahip ilişkiler yaşandığı kesin.